Her doğan gün yeni bir umut… Her gelen yıl yeni bir sayfa…
Her doğan gün yeni bir umut…
Her gelen yıl yeni bir sayfa…
“Geçen geçti cancağızım artık yeni şeyler söylemek lazım” diyen Pir misali, taze bir umut ve yenilenme ile ileriye atılma zamanı.
Ne kadar günahkâr olsan da ne kadar ihmalkarlık göstersen de her gün doğan güneş, her yıl gelen dönüm noktası hala senden umudun kesilmediğini göstermiyor mu?
Ressam misali eline fırça verilmiş, materyal ve malzeme sıkıntın yok.
Mülkün sahibi, ‘tablo senin, dilediğini çiz ve resmet’ diyor.
Sen, sana yakışanı çiziyor ve karalıyorsun.
Küp içindeki boyayı sızdırıyor.
Büyük Şair Mehmet Akif’in mısraları akla geliyor:
“Bir zaman vardı ya tarih-i mukaddes modası...
Yeni yaptırdığı köşkün büyücek bir odası
Mutfakta eski resimler ile hep süslensin
Diye ressam aratır hayli zaman bir zengin.
Biri peyda olarak 'Ben yaparım' der, kolunu
Sıvayıp akşama varmaz, sekiz arşın salonu
Sıvar ama ne sıvar...Sahibi der:
-Usta bu ne?
Kıpkızıl bir boya çektin odanın her yerine!
-Bu resim, askeri basmakta iken Firavun' un
Kızıl Deniz yarılıp geçmesidir Musa' nın
-Hani Musa, be adam?
-Çıkmış efendim karaya
-Firavun nerde?
-Boğulmuş.
-Ya bu kan rengi boya?
-Kızıl Deniz, a efendim yeşil olmaz ya bu da!
-Çok güzel levha imiş, doğrusu şenlendi oda!”
Bunca zaman ve sermaye ile baştan savıp karalamak da var.
Zamanı ve materyali en güzel şekilde kullanıp şahikalar yaratmak da..
Tercih senin…ömür senin…irade ve kudret senin…
Ancak bunların sana geçici bir zaman dilimi için verildiğini unutma!
Vakti geldiğinde emanet sahibinin emanetini geri isteyeceğini bil!
Emanetçinin şaheseri olarak yarattığı yüzünün bir gün solacağını hesap et!
Bak mevsimler bile akıp yeni dönencelere giderken sen nasıl yerinde sayabilirsin?
Umutsuzluk girdabında çırpınmaktansa kalk bir çerağ da sen uyandır.
Yeni yılın insanlığa umut, barış, huzur ve refah getirmesi dua ve temennisiyle…