Nasrettin Hoca'ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: ...
“Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” (Kaymakam) demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam.
“Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki, ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam. Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: "Hiçlik makamında!”
Tasavvuf ilminde bir makamı temsil eden “Hiçlik”, kulun Rabbi karşısında acziyetini sembolize eder.
İnsanoğlu ne kadar zirvelere ulaşsa da ahirinde geleceği yer musalla taşı, gideceği yer toprağın altıdır.
Marifet, yerlerde sürünürken acziyetini göstermek değil, şahikalarda iken fakirliğini fark edip itiraf edebilmektir.
İşte geldiğimiz şu tablo da göstermiştir ki, insanlık ve teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, sonunda varıp dayanacağı güvenlibir limana ihtiyaç vardır.
Ziya Paşa’nın deyimiyle; Nush (Nasihat)ile uslanmayan tekdir görür; tekdir ile uslanmayan ise kötek (sopa) ile yola getirilir.
Şu ufacık virüs (covid-19) adeta dile gelmiş, insanlığı dize getirmiştir.
Manen demektedir ki; Ey İnsanoğlu! Haddini hududunu bil, sınırları zorlama, kendine dön ve acziyetini farket!
Hele ki kibir abidesi haline gelmiş, ‘küçük dağları ben yarattım’ edasındaki insancıklara âdeta haykırıyor kainat kitabı: “Ey İnsanoğlu!”
Küçücük bir virüs karşısında sen acizsin!
Karnın acıktığında sofra başında sen acizsin!
Susadığında suyun karşısında sen acizsin!
Yediklerini boşaltma ihtiyacı duyduğunda sen acizsin!
Nefsani arzularını yerine getirme ihtiyacı duyduğunda sen acizsin!
Hastalandığında hekimin karşısında sen acizsin!
Kışın üşüdüğünde sobanın karşısında sen acizsin!
Yazın terlediğinde klimanın karşısında sen acizsin!
İhtiyaçların için paraya bunaldığında sen acizsin!
Daha dünyaya geldiğinde ebeveynin ilgisine ve şefkatine muhtaçsın!
Hayatta kalabilmek için anne sütüne ve onun şefkatli kollarına muhtaçsın!
Yürümek ve hayata tutunabilmek için babanın desteğine muhtaçsın!
Meramını anlatabilmek için dilini döndürmeye muhtaçsın!
Hayatını idame ettirebilmek için bedeninin yanında akıl ve ruh sağlığına muhtaçsın!
Seni anlayacak, sana yol arkadaşlığı yapacak eşe muhtaçsın!
Soyunu sürdürecek, sana göz aydınlığı olacak evlatlara muhtaçsın!
Ve nihayetinde ecel geldiğinde, hayatın her anında olduğu gibi Yaratanın sonsuz rahmetine muhtaçsın!
Peki, sen şimdi kimsin?