Bursa’da Kültür Park’ta toplantıdaydık, tarih 8 Nisan 2011.
Erzincan Lisesi Mezunları olarak o yılki ilk toplantımızı aşağı yukarı yüz elli kişi ile gerçekleştiriyorduk.
 
Arkadaşlardan oluşan koro şarkı söylüyor, ben de fotoğraf makinemle bu anı ölümsüzleştirmeye çalışıyordum. Birden yanımda genç birini gördüm. Baktım şimdiye dek hiç görmediğim biriydi. Niye tanımıyorum diye düşündüm, toplantıya katıldığına göre bizden biri olmalıydı. Biraz buruk, çekingen bir duruşu vardı. Ona yaklaşmak ve konuşmak ihtiyacı hissettim.
–Merhaba dedim, ben Metin Tombul’um. Ayağa kalktı, elini uzatarak,
–Gürsel Arslan dedi, Bursa Erzincanlılar Derneği’nin başkanıyım.
Bursa’daki arkadaşlarımızın geceye davet ettiklerini düşünerek,
–Memnun oldum, dedim.
O da içtenlikle toplantıyı biraz evvel birilerinden duyduğunu, duyar duymaz çıkıp geldiğini dolayısıyla davetsiz misafir olduğunu söyledi. İçindeki Erzincan sevgisi baskın çıkmış çağrılmadığı halde gelmişti. Toplantıyı organize eden Bursa’daki arkadaşlarımız niye bu derneğe haber verme ihtiyacı hissetmediler bilemem, herhalde düşünemediler.
 
Kalp kalbe karşıdır derler ya zaman içinde birbirimize olan muhabbetimiz arttı. Daha sonra Fenerbahçe Koyu’ndaki toplantıya eşiyle birlikte geldi ve hanımlar da tanışıp konuştular. Birlikteliğimiz arttıkça onun kişiliğini ve içindeki Erzincan sevgisinin büyüklüğünü gördüm. Abi kardeş gibi sevmiştik birbirimizi.
 
Son kitabım “Sevdamın Adı Erzincan” yayınlanınca adresine gönderdim, çok memnun oldu ve
–Metin Abi bundan sonra sevdamın adı değilde; SEVDAMIZIN ADI ERZİNCAN olsun dedi, ben de kabul ettim.  O gün bu gündür “SEVDAMIZIN ADI ERZİNCAN.”
 
Onu tanıdıkça çalışkanlığını ve Erzincan için bir şeyler yapma çabasının ve gayretinin büyüklüğünü gördüm.
Bir ayağı devamlı Erzincan’daydı. ENERGAZ isimli bir şirketi vardı ve doğal gaz ihaleleri alıyordu devletten. Erzincan’da da iş almıştı ve merkez Bursa olmasına rağmen devamlı gidip geliyordu.
 
Bir gün şöyle bir yazı aldım ondan:
 
 Gürsel Arslan Sevgili Hocam;
Bizler yıllar sonrada olsa doğup büyüdüğümüz topraklar için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Sanırım sizin benim gibi çok sayıda Erzincan sevdalısı var, önemli olan onları bulup harekete geçirmek.
Biz geçtiğimiz yıl başlattığımız "KÖYLERİMİZDEKİ SOSYAL YAŞAMA DESTEK PROJESİ" kapsamında 120 koli giyim eşyası, ayakkabı ve havluyu Refahiye, Tercan, Çayırlı ve Otlukbeli kaymakamlıklarındaki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına teslim ederek Toprağa bağlı hemşerilerimize ulaştırdık.
Bu günlerde teslimini yapacağımız diğer bir proje çalışmamız da "HUZUREVİ SAKİNLERİMİZLE SEVDA GÜNLERİ PROJESİ". Bu proje kapsamında da yaşlılarımızı unutmadığımızı, onların unutulmuşluk hissine kapılmamalarını sağlamak maksadı ile Erzincan Huzurevine nevresim, havlu, pijama, iç çamaşırı ve benzeri çok kullanılan malzeme desteğini gerçekleştireceğiz.
Bunun devamında, "GELECEĞİMİZİN KÜLTÜR BİRİKİMİNE DESTEK PROJESİ" kapsamında İlçe ve köylerimizde bulunan halk ve okul kütüphanelerinin kitap varlıklarını zenginleştirerek yeni yetişen nesillere okuma alışkanlığını kazandırmak. Eğer becerebilirsek bu proje kapsamında tabii ki sizlerde kabul ederseniz Tanınmış Yazarlarımızı bu teslim törenlerine davet edip özellikle çocuk ve gençlerimizin okumaya ilgisini çekmek olacak.
Yeter ki Allah bize ömür ve güç versin, Bizim sevdamız bize yeter, Bizimle gelenler bizi ihya eder SEVGİLİ HOCAM.
Saygı ve Sevgi ile Kalın.
 
Düşünebiliyor musunuz Bursa’da Erzincan’la yaşıyor, başkalarını da yaşatıyor. Üşenmiyor, yılmıyor daha da önemlisi asla vazgeçmiyor. Bu insanla yolun sonuna kadar gidilmez mi?
Yukarda yazdıklarının hepsini gerçekleştirdi. Yaptığı fedakârlıklardan hiç söz etmiyor, öylesine de mütevazi.
 
İki projesi daha var, birincisi Erzincan’da Kurma evlerin el değmemiş bir sokağını olduğu gibi muhafaza etmek. Bunu her yerde yineliyor, acaba yetkililerden biri duyar da ilgilenir mi diye. Kimsenin duyduğu duyacağı yok. O diyor ki: Erzincan’ın tarih hafızası yok ediliyor. Buna engel olmak lâzım.
İnönü ve Kurtuluş İlkokulları yıkılıp yerlerine üç katlı binalar yapıldı. Eskiyi hatırlatan hiçbir şey bırakmıyorlar.
 
Bu konuda ünlü gazeteci ve yazarımız Hikmet Köksal da dertli:
Şunu anlatamıyoruz, marka kent olmak ve kimlik sahibi olmak hafızaya dayanır. Hafızanız yoksa sizde yoksunuz, dünü bilmiyorsanız yarın için kent için hedef koyamazsınız. Eğer basılı eserleriniz yoksa, kolay ulaşılabilir değilse dünü bugüne taşıyamazsınız. Eğer kütüphaneleriniz marketleriniz kadar zengin değilse vay halinize…
Diyor ve şöyle devam ediyor sayın Hikmet Köksal yazısında:
Önceki gün bir meslek yüksek okulu müdürü bir arkadaşım öğrencilerine “Erzincan depremi“ üzerine mezuniyet tezi verdiklerini ama öğrencilerinin yeterli belge ve kitap bulmak için Halk kütüphanesi, Belediye ve Valilik olmak üzere çok sayıda kapıyı çalmalarına rağmen yeterli doküman bulamadan elleri boş döndüğünü üzülerek söyledi.
 
Her otuz bilemedin elli yılda bir yerle bir olan bir şehirde elbetteki yeterli sayıda doküman bulmak zor olacaktır. İyi de var olanlara sahip çıkan bir kurum var mı? Çok kıymetli bir eser olan bir zamanlar Erzincan’da valilik yapmış Ali Kemali Bey’in “Erzincan Tarihi” kitabını bulamadığımız için dostlardan alıp fotokopi yaptırmak zorunda kalıyoruz. Değerli araştırmacı yazar, tarihçi kardeşimiz Tahir Erdoğan Şahin’in iki ciltlik “Erzincan Tarihi” eserini de yine bulmak mucize kabilinden bir şey oluyor.
Belediyeler ya da İl Kültür Müdürlükleri bu eserleri neden bastırıp tüm Türkiye’deki kütüphanelere göndermezler. Okulların kütüphanelerinde de bulunsa iyi olmaz mı? Kitapçıların raflarında yerlerini alsalar da hepimiz birer tane alsak, geçmişimizi öğrensek, çocuklarımıza da desek ki: bakın Erzincan’ın geçmişi burada yatıyor, başınız sıkıştığında size ışık tutacaktır.
 
Gürsel Başkan’ın ikinci projesinde birlikte yola çıktık, mimar o ben de destekçisiyim. Yanımıza tüm Erzincan Sevdalıları’nı da alarak çıkıyoruz yola.
ERZİNCAN KÜLTÜR VE SANAT VAKFI DERNEĞİ’ni kuracağız.
 
Söyleye söyleye Erzincan Belediye Başkanı’nı ikna ettik, Türkiye genelindeki tüm Erzincan Dernekleri’ni bu oluşuma davet ettiler. 24 Nisan’da toplanacaktık ama Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın o tarihte gelemeyecek olması nedeniyle VUSLAT ERZİNCAN adıyla yurdumuzdaki tüm dernek yönetimlerinin katılımıyla Mayıs ayının başlarında yapıldı bu toplantı. Sevgili Gürsel toplantıdan sonra şöyle dile getiriyor memnuniyetini: Kim sahiplenirse sahiplensin, bir İLK in gerçekleşmesine vesile olarak ben hedefime ulaştım ve bunun mutluluğunu yaşadım.
 
Biz gönlümüzdeki yapılaşmayı tamamlarsak; Erzincan dışında yaşayan Erzincanlıların gönlünde özlem yaratmak, onların içindeki sevgi ve hasreti hareketlendirmek mümkün olur. Bakarsınız birileri aşka gelir de memleketine yatırım yapmaya karar verir. 
 
Gürsel kardeşimiz bugünlerde Erzincan’da çalışmalarını sürdürmekte, biz eminiz ki; kendilerine güvendiğimiz gazeteci, yazar, sanatçı ağabeylerimiz ve kardeşlerimiz bizi bu yolda yalnız bırakmayacaklardır.
 

Her şey modern ve güzel bir Erzincan için.