MAHMUT EFENDİ (2)

Abone Ol

Mahmut Efendi hac dönüşü bir sahip çıkan olamadığından yine Boyacılar Camisindeki tuvalet bekçiliğine devam etmektedir. Daha sonra hiçbir yerden geliri olmayan Mahmut Efendi sakat haliyle Ulu Cami tuvalet bekçiliği ve cami temizliği yapmaktadır, hatta bu garip adamın çok çalıştırıldığı söylenir. Her şeye rağmen yine de yüz verilmediği, ancak başka da gidecek yeri de olmadığından tedirgindir.

        Bir gün Yeni Mahalle Cami imamı Hasan Hocaya ‘’Beni buradan kurtar beni de yanına al’’ diye yakınınca Hasan Hocanın yardımıyla 1975 yılından itibaren Yeni Mahalle tuvalet bekçiliğine başlar. Yeni yerine taşındığında bir yatağı ve bir poşetten başka eşyası yokmuş. İkamet yeri olarak da aynı caminin çay ocağının bir köşesindeki dar bir koridoru, küçük bir odası, banyosu olan ve ömrünün sonuna kadar yaşayacağı, zikir hanesi bu yere taşınır.

        Mahmut Efendi Terzi Baba Hazretlerinin müritlerinden İrşadi Hazretlerinin mürtlerinden, Bayburt ilindeki Ağlar Babanın dergâhına fırsat buldukça ziyaretlerine gidermiş. Erzincan din adamlarında kura hafız ve Kuranı Kerim hocası Rahmetli Şemsettin Hoca Efendi her gördüğü yerde bu kötürüm olmuş bu garip adamın elini saygıyla, tazimle eğilip öpermiş. Mahmut Efendi de Şemsettin Efendinin kendi maddi ve beden gücüyle, kendi adına vakıf binası ve camisini yaptırmaktadır. Mahmut Efendi de eline geçen parayı katkısı olsun diye ısrarla Şemsettin Hoca Efendiye verirmiş.

        Daha evvel yeni Mahalle camisinin taş duvarları vardı. Mahmut Efendi taş duvarlarından dışarıya bakarken dalıp gidermiş. Çoğu kez de musalla taşının başında uzun bir süre dalıp gidermiş. Bu durum cemaatin dikkatini çektiğinden ‘Mahmut ne yapıyorsun’ diye sorduklarında:  ‘’Bu duvardan dışarıya bakarken dünyayı seyrediyorum, musallanın başında bakarken de ahreti seyrediyorum.’’ diye cevap verirmiş. Bir gün musalla taşına bir cenaze getirilir, uzun müddet tabutun başında öylece kalınca cemaatten biri ‘Mahmut Mahmut’ diye seslenmiş. Mahmut Efendi birden sıçrayıp, irkilerek şöyle demiş ‘’Herkes diriyle konuşuyor bende ölüyle konuşuyordum.’’ diye cevap verir. 

        Yıl 1998, bir kış günü yerler buz tutmuş yine sakat haliyle sabahleyin tuvaletleri temizlemeye giderken birden ayağı kayarak sırt üstü yere düşer, hastaneye kaldırılır, beli ağır sakatlanmıştır. Uzun süre tedavi görür ama nafile, beli ve ayakları tutmaz hale gelmiş, kötürüm olmuştur.                Devamı yarın