Bu kadarda olmaz ki dedirten, neredeyse her gün işlenen kadına şiddet ve cinayet vakalarını duyuyoruz. Ne oldu bu erkelere neden bu kadar vahşileştiler neden bu duruma geldik. Bütün kabahat erkeklerde mi?
Bir genç evleneceği zaman, yeni bir hayata başlamanın heyecanı kuşatır. Anne baba hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz, yeni bir hayatın başlaması sevinciyle yeni bir ev kiralar, beyaz eşya ve diğer eşyalar tamamlanmış, evine dizilmiştir. Sözü nişanı olur yüzükler takılır, salonlar tutulur, eğlenceli, yemekli düğünler yapılır, takılar takılır, Konvoy halindeki otolar ve ardındaki sevinç gözyaşları. Birlikte el ele mutluluğa doğru koşarlar. Dahası uzak ve pahalı bir otelde balayının tadını çıkarırlar. Belki de o evlilik yüz binlere mal olmuştur.
Bütün bunların karşılığında bir erkek hanımından sadece itaat bekler, saygı bekler. Ama bir kadın eşine ‘’Sen sen ben de ben’’ dürtüleriyle, bir adım öteye geçmişse ve eşinin büyüklerine saygısız ve kötü davranıyorsa elbette ki, huzursuzluk başlayacaktır. Sanki o insan ağacın kovuğundan çıkmış ve kendi tapulu malı gibi görmeye başlıyorlar. Kendi çevresi baş tacı, senin çevreni acı ve öcü gibi görüyorlar. Bu arada temiz ve terbiyeli hanımları tenzih ederim.
Mutlu bir evliliği sürdürmek istiyorsan, her dediğini anında yapacaksın, onun beğendiklerini beğeneceksin birazda kendi yakınlarından uzak duracaksın. Yani ya pasif olacaksın ya da devamlı bir yerden parlak verecek. Bu gün sudan sebeplerle evlilikler son buluyor, kötü akıbetleri ortaya çıkıyor.
Neden evlilikler çekilmez hale geldi, akıbetleri facialarla biter hale geldi. Kadına şiddet ve cinayetlerinin tamamına yakınında telefon arsızlığı, kıskançlık, evinden uzaklaştırma, kadın olsun erkek olsun inatla her dediğini yaptırma dürtüleri keza bir bahaneyle boşanmak isteyenler evden kaçanlar, boşanıp tekrar evlenmek isteyenler, ya da terk eden sevgiler üzerinde yoğunlaşıyor. Her ne halde olursa kimsenin öldürme hakkı yoktur, her iki cihanda cezası çok ağırdır.
Keşkelerle dolu üç günlük dünya, yıllar ne de çabuk göçüvermişler. Alçak gönüllü, samimi olmak varken, sevgili ve saygılı olmak varken bu azgınlıklar hem kendine hem de karşı tarafa ziyan veriyor. Ama en çok çileyi çocuklar çekerken çevrelerine kem gözlerle bakıyorlar.
Erkeklerde çok suç var. Hanımının kendine verilen bir emanet olduğunu bilmeyen, onları emrine verilmiş hizmetçi gidi gören, ihanet eden erkekler var. Keza dışarıdaki yanlışlarının acısını eşinden çocuklarından çıkaran zalimler var.
Bunların asıl sebebi, istikbal ve okuma uğruna çocuklarımızın küçük yaştan itibaren dini eğitimlerini göz ardı ettik. Kadının erkeğe karşı, erkeğin kadına karşı vazifelerini zerk edemedik, sokaklara saldık baş edemedik. Neredeyse her genç başına buyruk olmuş söz dinlemez olmuşlar, hal böyle iken gelecekteki evlilikleri de uçarı oluyor.