TEŞHİSİ DE BİZ KOYDUK,

İLACINI DA BİZ BULDUK.

Merhum Necip Fazıl’ın Doğu, ruha Batı’da maddeye dürbünün doğru tarafı ile bakmış. Lakin Doğu maddeye, Batı’da ruha aynı dürbünün tersini çevirmiştir. Doğu’nun gidişatı bütünü ile bu dünyanın ötesini, Batı’nın gidiş ve usulü de tamamı ile dünyayı kendi mülkü gibi görme ve sahiplenme arzusu olmuştur ifadesi, yaşananların özeti gibi.

Böylece biri yumruğunu çözüp dünyayı elinden kaçırırken, diğer yumruğunu sıkıp dünyayı avucunun içine almıştır. Dürbünü tersinden çevirip bakan Doğu’nun, Batıcılık yorganı üzerine örtülünce, kendi kaynaklarından habersiz İslam Coğrafyası, tatlı ninnilerle uyumaya ve uyutulmaya mahkum olmuştur.

Bir tarafta, binbir entrika, hile ve desise ile ellerinde şifa reçetesi olduğunu söyleyerek kendilerine pazarda yer bulan sahtekar Avrupa.

Diğer tarafta Avrupa’nın kendilerine sunduğu reçetenin zehir olduğunu anlamayıp, Karun’a bile taş çıkartacak servetlerin üzerine oturup, halklarını sefaletin lağımında boğan, Ortadoğu’nun kukla kralları ve Devlet Başkanları…

Yer altı ve Yerüstü kaynaklarını ve gelirlerini kendi halkı ile paylaşmak, yoksulların karnını doyurmak ve üçüncü dünya ülkeleri ile işbirliği yapmak yerine, kuzu kuzu Amerikan Bankalarına yatırmak.

Ekonomik bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlığın bir anlamı olmayacağını, kendisine yön verecek düşünceleri, fikirleri, kalkınma modellerini kendisi imal etmeyen milletlerin, dışarıdan ithal edilen dış tahrik faktörleri ile ayakta kalamayacağını sıradan bir köylü bile anlamalı idi.

Teşhis yanlış konulunca tabii ki tedavi netice vermedi vermez. Teşhisi koyanda tedaviyi yapanda kendisine benzemeyenlerden seçilir ise ortaya çıkacak sonuç hastalıklı bir Coğrafyadan başka bir şey olamazdı.

Hani anlatılır adamcağızın birinin gözü ağrıyor, bunun üzerine aman doktor derdime bir çare deyip baytara(Veteriner) gidiyor. Yalvar yakar oluyor aman gözüme bir çare…

O kadar ısrar üzerine, baytar da dört ayaklılara sürdüğü merhemlerden terkip yapıp adamın gözüne sürüyor. Adam çok geçmeden kör oluyor.

Gözlerini kaybeden adam, baytardan şikayetçi olup dava açıyor. Mahkeme günü geliyor, kadı tarafları dinliyor ve hüküm.

Baytar suçsuzdur.

Gerekçe: Bu adam eşek olmasa idi baytara gitmezdi.

İşte aynen Emperyal güçlerde her gün sömürge ajanları ile dürbünün ters tarafı ile dünyaya bakanların topraklarında cirit atarak sömürge alanlarını genişletmek için plan üstüne plan kurar iken, Ahırı Avrupa sanan, Ah Avrupa! Ah Avrupa! Masallar Ülkesi diye kendisini küçük görme psikozuna girip onların emellerine hizmet etmiş, her merhemi her yaraya derman zanneden yöneticiler, acıların en katmerlisini de yaşayan halklara çektirmişlerdir.

Amerika ve onun ortakları için esas olan, ülkelerin rejimleri değildir. Cuntaymış, krallıkmış, diktatörlükmüş, totaliter rejimmiş fark etmez. Yeter ki çıkarları örtüşsün. Çıkarlarının örtüştüğü her rejimle işbirliği yaparlar.

Keşke kelimesi kaybolan ümitlerin tercümanıdır derler.

Libya’’da, Yemen’de, Irak’ta, Filistin’de, Mısır’da, Afganistan’da, Pakistan’da, Kuveyt’te ve Suriye’de olanlar, keşkelerin neticesi.

Ülkemiz üzerinde baskının bu kadar yoğunlaşmasının nedeni, piyon rolünü reddetmesidir. Yeni dünya düzeninde iplerin elinden kayarak gittiğini düşünen Amerika yalnızlığın senfonisini dinlemeye başlamıştır. Türkiye’nin rol verilen değil, rol belirleyen bir Ülke olduğunu ve bu topraklar üzerindeki etkinliklerinin kaybolduğunu iyiden iyiye anlamaya başlamışlardır.

Ancak bu sürece Ülkemiz kolaylıkla gelmedi.

İnşaallah, Kendi değerleri, dinamikleri, refleksleri ile kendi coğrafyasında şahlanan Ülkemiz diğer mazlum milletlerin de kendileri olma ve kendileri kalma kararlılığını göstermelerine sebebiyet verir.

Şu an Suriye’de yaşananlar, Küresel Oyun’un Merkezi Amerika’nın Stratejist Brezinski'inin “Büyük Satranç Tahtası” olarak tanımladığı, enerji kaynaklarının dörtte üçünün yer aldığı Coğrafya ya artık diş geçiremediği, çırpındığı ve çöküşünün hızlandığı süreçtir.

Çıkaracak sonuç şudur ki, suçluyu başka yerlerde aramak uyumaya devam etmektir.

Elverir ki, Ülkemizin onurlu ve gururlu duruşu, uyuyan İslam Coğrafyasına ilham kaynağı olsun.

Ey Amerika! Biz senin Cemaziyülevvelini çok iyi biliriz.

İtip bizi/ balımıza dadanmaya çalışanları da iyi biliriz.

Teşhisi biz koyduk,ilacını da biz bulduk

Artık mızrak çuvala sığmıyor bunu bilesin.