Bir Ülkede çok büyük ve mesleğinde mahir bir ressam yaşıyormuş. Bu ressam sanatının inceliklerini öğretmek için kurs açmış.
Bu kursta azimli ve istekli öğrencilerden biri ustasından Ustacığım, sizden aldığım derslerden sonra sanatınızın inceliklerini öğrendim, ustalık belgemi alıp sanatımı icra etmek istiyorum demiş.
Usta, delikanlı şimdi senden acele etmeden en güzel resmi yapıp getirmeni istiyorum demiş.
Delikanlı gece gündüz çalışarak itina ile yaptığı resmi ustasına getirmiş. Ustası, şimdi bu resmi al ve şehrin en işlek meydanına as demiş. Resmin altına da bu resmi incelemeniz için astım, hatalı gördüğünüz yerlere X (çarpı) işareti koymayı Unutmayın notunu yazmayı sakın ihmal etme.
Genç ressam ustasının dediğini yapmış. Ustası birkaç gün sonra çırağından resmi astığı yerden getirmesini istemiş. Genç ressam resmin yanına vardığında adeta şok olmuş. Çünkü resmin her tarafı çarpı işareti ile doluymuş. Üzüntüyle resmi alarak ustasına getirmiş.
Ustası, genç ressamı teselli ederek aynı resmi bir daha yapmasını istemiş. Genç ressam tekrar gece gündüz itina ile çalışarak bir resim daha yapmış. Ustası resmi yine aynı yere asmasını istemiş. Yalnız bu sefer resmin yanına boya ve fırça koymasını, altına da bu resmi incelemenizi, hatalı bölümler var ise, alttaki fırça ve boya ile düzeltmenizi rica ederim notunu iliştir demiş.
Genç Ressam ustasının dediklerini yaparak resmi aynı yere asmış. Ustası genç ressamdan birkaç gün sonra resmi gidip getirmesini istemiş. Resmin yanına varan genç ressam gördükleri karşısında şaşkınlığa uğramış. Çünkü resmin üzerinde hiç çarpı işareti yokmuş, koyduğu boya ve fırçaya da hiç dokunulmamış.
Bu manzara genç ressamı sevindirmiş ve kendisine güveni tekrar gelmiş. Ustasının yanına vardığında, Ustası, “Evladım, bu gün öğrenmiş olduğun dersten sonra artık eğitimin tamamlandı” demiş. Genç ressam ustasından bu yaşadıklarını açıklamasını istemiş.
Ustası, Evladım, yalnız işinde ustalaşman yeterli değildir. İnsanlara fırsat verildiğinde o konuda bilgileri olup olmadığına bakmadan eleştiri yapmaktan geri durmayacaklarını öğrenmen gerekiyordu.
İlk resimde onlara bu fırsatı verdiğimiz için o konuda bilgileri olup olmadığına bakmadan gözleri kapalı resmin her yerini çarpı işareti ile doldurdular. Çünkü yaptıkları eleştiriler onlara hiçbir sorumluluk yüklemiyordu.
Ama aynı insanlardan buldukları hataları düzeltmeleri istenince bunu yapamadılar. Çünkü eleştirmek kolaydır. Önemli olan eleştirdiği şey konusunda daha iyiyi yapabilmektir.
Evet, beyinlerinde eleştiri üretme merkezi oluşturanlar, eleştiri tsunamisine tutulanlar, para biriktirir gibi eleştireceği şeyleri biriktirenler, insanların enerjisini emmeye çalışanlar, hasetten çatlayanlar, karşısındakinin azmi ve başarısı karşısında hazımsızlık yaşayanlar, insaf süzgeci tıkalı olanlar için tedavilik ve psikolojik bir vaka demek isabetli olur kanaatindeyim.
İçteki problemlerinin sesi, bulanık bakışlarının, toplum nezdinde hiçbir itibarlarının olmamasının neticesidir. Öğütecek bir şey bulamayan küçük beyinlerinin kendi kendisini öğütmesidir, her şeyi eleştirmek.
Kusur müfettişleridir onlar… Mükemmel, masum ve kendilerini müthiş zeki zannedenlerdir. Göklerde uçar, önüne gelen her problemleri aşar, yalanı ağızlarında sakız gibi çiğnerler.
Cenneti garantilemiş saadet yolcusu zannederler kendilerini, Farz-ı muhal peygamberlerle de buluştursanız onlarda bile kusur bulurlar. Dilleri uzun, işten ziyade konuşmayı meslek edinmiş, insafsız ve zalimdirler onlar.
Sineleri dar, beklentileri menfaat üzerine kurulu, egoları kendine yar, cürümleri dağlar kadardır, Kusur Müfettişlerinin.
İnsanın kendisine âşık olması, dermansız dert imiş. Bunu Yunan Mitolojisi de söylüyor.
Aman can dostlar! Aynanın karşısında fazla durmayalım, ara sıra içimize inmeye çalışalım ki, beyin çöplüğümüz aydınlansın. Aydınlansın da içimizde çöp evi varken, başkalarının paçasına bulaşan toz ile uğraşmayalım.