AHKÂM KESMEK KOLAY…

Yaşam nedir ki, yaşadığın müddet içinde her daim senin verdiklerini sana geri veren, dahası, davranışlarımızın aynası…

  1. yaşamak isteyenler için, kıymetini bilenler için ne hazineler barındırır bünyesinde. Hayat ulvi bir görev, tamamlamasını bilenler için, yaşamak oyun, kurallarına göre oynamak için.

Bazen bulmaca, sağdan sola, soldan sağa, yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarıya çözmek için…

Bir yönü ile hüzün, aşmayı bilmek, sabrın mükâfatını görmek için.

Her şeyden önemlisi, varlığın dilinden ve kendi varlığından kâinatı okumak ve mücadele etmektir yaşamak… Hem kolay hem zor…

Kolay… Hayatın künhüne varanlar için yaşamak ve yaşam…

Ahkâm kesmek kolay, yakmak, yıkmak kolay da… Yıkılanı yapmak, yananı söndüren olmak zor…

Sadece bakmak kolay da, gören göz olmak zor… Kazanç kolay, servet kolay, zenginlik, şöhret kolay da, vicdanlı, namuslu, ahlaklı olmak, helalinden kazanmak zor…

Mazlumların omuzlarında yükselmek, açların iştahını kabartmak, caka satmak kolay da, onların dünyasından dünyaya bakıp açları doyuran, el uzatan olmak zor…

Seçilmek, yükselmek, baş olmak kolay da, hakkı tutup kaldırmak zor…

Hile, yalan, entrika, riyakârlık, menfaatperest olmak kolay da, kalem gibi doğru olmak zor…

Acıtmak, kan akıtmak, zulmetmek kolay da, yara sarmak, akan kanı durduran olmak zor…

Yuva kurmak, evlat sahibi olmak kolay da, Anne- Baba olmak, yuvayı cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirivermek zor…

İnsan doğmak kolay da insan olmak zor…

Yaşamak, yaşlanmak kolay da, insanca yaşlanmak zor…

Öyle ya, yaşam elimize verilmiş bembeyaz bir kâğıt… O kâğıdı seyyiat-ı hasenat la doldurmak zor…

Hani baba ile oğul ormanda gezinti yaparlarken birden oğlanın ayağı ağacın dalına takılıp düşerken “ AHHH” diye bağırır.

İlerideki dağın tepesinden “AHHH” diye bir ses duyar ve şaşırır evlat.

Merak edip sen de kimsin diye bağırınca, aldığı cevap, Sen de kimsin olur. Aldığı cevaba kızıp, Sen bir korkaksın diye bağırır.

Dağdan gelen ses, sen bir korkaksın olur.

Çocuk babasına dönüp, “Baba ne oluyor böyle diye sorar. Baba, oğlum der, Dinle ve öğren. Baba dağa dönüp “Sana hayranım” diye bağırır.

Dağdan gelen ses, “Sana hayranım” sesi olur.

Baba, dağa doğru tekrar bağırır,”Sen muhteşemsin” Dağdan gelen cevap “Sen muhteşemsin” olur.

Evlat şaşkındır, hala daha ne olduğunu anlamamıştır.

Baba, açıklama yapmaya başlar, Oğul buna yankı derler ama aslında bu yaşamın ta kendisidir. Sen ona ne verirsen o da aynısını sana geri verir der.

Hayat, ölüme ölüm, hayata gebe… İnsan dünyaya geldi, bir bedene bindi, öldü ve indi… İnsanın hikâyesi, bu… Anlayacağın ölümle hayat koyun koyuna yatarlar.

Anlaşılan o ki, karakter insanı olmak, daima bulunduğu ortamın şeklini alarak değil, sıcakta, soğukta, karda, fırtınada, borada duruşunu muhafaza edip olgun bir meyve gibi toprağa düşmekte.

Yalana, iftiraya, haksızlığa, zulüme, riyakârlığa karşı vücudumuzun harareti yükseliyor ise, doğru yoldayız demektir.

Allah, doğru yolda, istikamet üzerinde olanlardan eylesin.

Zira hem dünyevi hem uhrevi kazananlar, zora talip olanlar olacaktır.