İşte, dilimizde çokça kullandığımız deyimler ve anlamları…

Küplere binmek: Çok sinirlenmek, öfkelenmek.

Derdini dökmek: Çekilen sıkıntıları, üzüntüleri birine anlatmak.

Ayağının tozuyla: Bir yere gelir gelmez, hemen.

Kağıt üzerinde kalmak: Yapılması kararlaştırıldığı halde uygulanmamak; konuşulan, kararlaştırılan yazıda kalmak.

Burun kıvırmak: Beğenmemek, küçümsemek.

Sinekten yağ çıkarmak: Olamayacak yerden çıkar sağlamaya çalışmak.

Ağzı açık ayran delisi: Aptal aptal bakan, şaşkın kimse.

Mal bulmuş mağribi gibi: Büyük bir zenginliğe kavuşmuşçasına büyük sevinç ve coşku ile.

Gözden düşmek: Eskiden değer verilen birinin artık sevilmemesi veya önemsenmemesi.

Tüyü düzmek: Önceleri kötü olan kılık kıyafetini düzeltmek, iyi yaşama kavuşmuş gibi güzel giyinir olmak.

İçine kurt düşmek: Bir konuda şüpheye kapılmak, endişelenmek.

Elini taşın altına koymak: Bir işin sorumluluğunu üstlenmek, risk almak.

Kulağına kar suyu kaçmak: Bir konuda şüphelenmek veya endişelenmek.

Ağzı kulaklarına varmak: Çok sevinmek, mutlu olmak

Süt liman olmak: Dingin, gürültüsüz, sakin olmak.

Kafasına dank etmek: Bir şeyi geç anlamak, farkına varmak.

Iskartaya çıkarmak: İşi yaramaz, değersiz bularak bir yana atmak.

Baltayı taşa vurmak: Yanlış bir şey söylemek veya yapmak.

Dilinde tüy bitmek: Bir şeyi defalarca söylemekten yorulmak.

Dünyanın en pahalısı: Türkiye'nin coğrafi işareti alan ilk baharatı Dünyanın en pahalısı: Türkiye'nin coğrafi işareti alan ilk baharatı

Gözden düşmek: Eskisi kadar değerli olmamak.

İğne ile kuyu kazmak: Çok zor ve sabır gerektiren bir işi yapmak.

Kırk yıllık kani, olur mu yani: Uzun süre aynı olan bir şeyin değişmeyeceğini ifade eder.

Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz: Bir kişinin istediğinden daha fazlasını elde etmesi anlamında kullanılır.

Kıl payı: Çok az bir farkla, neredeyse başarısız olacakken başarıya ulaşmak anlamında kullanılır.

Ana baba günü: 1) Mahşer günü. 2) Sıkıntılı kalabalık; telâşlı, tehlikeli, kimsenin kimseyi tanımadığı kalabalık.

Fütur getirmemek: Bezginlik getirmemek, umutsuzluğa düşmemek. "Sakın fütur getirme, göreceksin başaracağız.

Rüzgar gelecek delikleri tıkamak: İstenmeyen bir duruma veya zarar gelebilecek bir gelişmeye karşı her türlü önlemi almak.

Editör: Yasemin Dülgeroglu