İnsan için en büyük hedef, dünya ve ahiret saadetini elde etme, yaşadığı hayattan razı olup, hayatı vereni razı etme, O nun rızasını elde edince de sonsuz saadetlere erişme. Çıtanın konabileceği en üst nokta, varılacak en son hedef. Çabaların, gayretlerin, emeklerin zirvesi, insanın memnuniyetinin razı olmasının son hali, sürekli kovaladığı, aradığı, arzu duyduğu zamanını tükettiği hedef. İnsanın önündeki hedefi, kimin projesi,  ömrünü verdiği, ardından gittiği, hedefim diye heder olduğu, meşguliyeti ahret eksenli mi, hayatı ve ölümü insana verenin projesi mi, onu mutlu edebiliyor mu, huzura kavuşturabiliyor mu, o nu mutmain edip, mutluluğun ufuklarında dolaştırıp, gönlünü huzurla doldurup, ahireti, ebedi saadeti ona hazırlaya biliyor mu………………..
İnsanın daha dünyadayken sonsuz mutluluğun ve huzurun tadını alabilmesi, onun kokusunu duyabilmesi, onunla mest olabilmesi ömrünün hedef çıtasını koyduğu yere bağlı… Çabalarının ana hedefine, yaşamının gayesine bağlı. ‘Kalpler ancak Allah ı anmakla mutmain olur’ buyruluyor. Sayısız yollarda, gayelerde, hedeflerde dolaşan insan önüne dünya ve aldatıcıları sayısız sahte mutluluklar koyarken, onu yaratan, onu en güzel bir şekilde tasvir edip yol gösteren, onu en iyi bilen, ona şah damarından daha yakın olan, onun ancak yaratıcısını anmak, o na bağlanmak, ondan emir almak ve ona yönelmekle mutlu olacağını beyan ediyor. Hayatının gayesi; O olsun, ona razı olmak, onu razı etmek, onu zikretmek olsun, hayatının, gayretlerinin çıtası ona ulaşmak, onun yolunda huzurla dolmak. Verilen enerji ve  imkanları son zerresine kadar O nun için sarf etmek olsun. Eğer sonsuz mutluluğu  tatmak, yudumlayıp onunla doymak istiyorsa insan; kalbinin, aklının duygularının, bütün alıcılarının ona çevrilip, onu dinleyip, ona bağlanıp yaratılanlarda onun azametini görüp okuyup, o na secde edip, onun rızasını aramalı, secdesi  ona yönelmeye, itaat etmeye, tabi olmaya, ondan başkasını reddetmeye odaklanmalı, sahte hedefleri, geçici olanları aradan kaldırmaya, ruhu ona yöneltmeye, onun rızasında kanaat edip kanmaya, kalpten ona açılan bu kutlu yolda ilerlerken ayağına takılanları bakmadan terk edip geçmeye azami gayret göstermeli. 
Secde o na en yakın olma, aradaki engelleri kaldırma, zikre kanma,  iç huzuru ile dolma, insanlık çıtasının konduğu en yükseğe yakın olma hali.  Engelleri kaldıra bilmek, diğer bilerek bilmeyerek secde edilenleri reddedip silebilmek, ancak ona yönelişle, onun tarif ettiği mümin duruş ile  olabilir. Sahibini, kalbi mutmain oluşunun zirvelerinde dolaştıra bilir. bu secde insanı daha dünyada iken kendinden geçirip, sonsuz huzuru hissettirip, oraya otağını kurup, son nefesini de bu hal ile yaşata bilir. Yeter ki neyi reddedip neyi kabul ettiğini,neyi bırakıp neyi andığını, ne olduğunu bilsin ne ile olduğunu  bilsin……………….
Yakinen O nun azametini, güzel isimlerinin tecellilerini hissetme hali, bu haz ile kendinden geçme, kapıda duruşa ısrar edip sabredene, sonsuz kerem sahibinin  esirgemeyeceği bir lütuf olabilir. Duruşun şartı, secdeden huzura varış, sahte hedefleri, onun dışındaki secdeleri tamamen terk edip, onun lütfuna ulaşıp, onu razı edip, onu anmakla, zikre kanmakla, şükür ve hamd ile dolmakla, bu hal üzere yaşamakla olabilir.