Adıyaman şehir merkezine 87 kilometre uzaklıkta, Adıyaman’ın Kahta ilçesinde bulunan Kayadibi Köyü’ne yakın bir konumdaki Nemrut Dağı 1987'de UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilmiş. 1988 yılında ise tesis edilen Nemrut Dağı Millî Parkı ile korumaya alınmış.
Türkiye’de gizemi ve hikayesiyle oldukça dikkat çeken ve binlerce turistin ziyaret ettiği Nemrut Dağına dair bilmeniz gerekenler oldukça fazla. İşte gizemi, hikayesi ve heykelleriyle Nemrut Dağı;
Nemrut Dağı, tarih, mitoloji ve doğanın birleştiği büyülü bir mekan. Antik tanrıların ve kralların heykelleriyle dolu bu antik anıt, tarih meraklıları ve doğa tutkunları için büyüleyici bir keşif noktası. Nemrut Dağı'nın zirvesinde gün doğumunu izlemek, tarihin büyüsüne tanıklık etmenin yanı sıra, güneşin ve doğanın muhteşem dansını gözlemlemek için unutulmaz bir fırsat.
Nemrut Dağının Gizemi ne?
Nemrut Dağı’nın yüksek noktalarında, MÖ 750 yılından MS 1. yy’a kadar varlığını sürdürmüş bir krallığın izleri, tarih meraklılarını bekliyor. Dicle ve Fırat nehirlerinin arasına kurulmuş bu krallık; önce Asurluların, sonra ise Büyük İskender’in komutasındaki Makedon Krallığı’nın boyunduruğu altında yaşadı. Krallık, MÖ 2. yy civarlarında ise bağımsızlığını kazanmış.
Kommagene Krallığı hakkında konuşulacak çok şey var, ama biz Nemrut Harabeleri özelinde konuyu sınırlıyoruz. Kommagene Krallığı’nın en ünlü hükümdarlarından Antiochus I Theos Dikaios Epiphanes Philorhomaios Philhellen (I. Antiokhos Theos) adına dağa yerleştirilen devasa kafa heykelleri, günümüzde Nemrut Harabeleri olarak tanımlanıyor ve her yıl on binlerce tarih meraklısını Nemrut Dağı’nda buluşturuyor.
Nemrut Dağı’nın büyüleyen hikayesi
Nemrut Dağı’nda yaşayan bir kral varmış. İnsanlar o dönemde bin yaşına kadar yaşarlarmış. Bin yaşına kadar yaşayan kralın beş yüz yaşında bir oğlu varmış. Kralın hayatı boyunca en fazla düşkün olduğu varlığı, tek oğluymuş. Kralın oğlu indiği Van Gölü kıyısında göle düşmüş ve boğulmuş. Bunu duyan kral çok üzülmüş. O kadar çok üzülmüş ki, yataklara düşmüş, hasta olmuş.
Hastalığına bir türlü çare bulunamamış. Ölüm döşeğinde olan kral bir gün hasta yatağından kalkmış, yüzünü Nemrut Dağı’na dönerek: "Benim oğlum yaşı beş yüz yaş. Hele ham tıraş. Bilseydim dünyada ölüm var. Koymazdım taş üstünde baş” diyerek haykırmış. Kralın bu haykırışı dağın taşlarında yankı bulmuş ve çoğalarak geri dönmüş. Kral bu olanlara daha fazla dayanamamış ve ölmüş,
Volkanik bir dağ olan Nemrut Dağı bu ayrılığa daha fazla dayanamamış ve üzüntüsünden patlamış. Bu patlama Nemrut Dağı’nın son patlaması olmuş. O günden sonra bir daha faaliyete geçmeyen dağın, kralın ve oğlunun yasını tuttuğuna inanılmaktadır.
Devasa heykeller ve bu heykellerin amacı
Nemrut Dağı’nda bulunan devasa kafa heykellerinin, tüm dinleri ve kültürleri tek bir bayrak altında toplamak amacıyla tasarlandığı düşünülüyor. Tarihi belgelerin ve çevresel etmenlerin ışığında, burada bulunan kafa heykellerinin o dönem inanılan tanrıları simgelediğini biliyoruz.
Tarihe tanıklık eden heykeller, kireçtaşı bloklarından yapılmış. Bu heykeller, Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara olan saygısını ifade etmesinin yanı sıra bölgeyi bir tür dini merkez haline getirme amacı ile tasarlanmış.
Kommagene Krallığı, bir tarafında Pers İmparatorluğu, diğer tarafında Helenistik Yunan toplumu ile iki kültürden de çokça beslenmiş. O zamanlar dünyada çok tanrılı dinler daha yaygınmış ve hem Pers İmparatorluğu’nun hem de Yunan kültürünün kendilerine ait mitolojileri varmış. Büyük İskender’in soyundan gelen Kraliçe Laodike ve Kral I. Mithridates’in oğlu olan Kommagene Kralı I. Antiokhos Theos, iki kültürü de içeren bir eğitim alarak büyümüş.
Kral I. Mithridates (I. Mitridat Kallinikos), ülkesinin topraklarını hem doğuya hem de batıya doğru genişletmek istediği için hem Pers hem de Yunan kültürünü benimsemiş. Bu doğrultuda, kralın o dönem inanılan tanrıları hem Yunan hem de Pers isimleri ile kabul ettiği biliniyor. Kral I. Mithridates’in amacı, iki kültürü de kapsayan geniş bir imparatorluk kurmaktı.
Babasının vizyonu doğrultusunda Nemrut Dağı’nın tepelerine bir tapınak inşa ettiren I. Antiokhos, daha sonra buraya tanrıları simgeleyen ve uzunluğu 10 metreye kadar ulaşabilen dev heykeller koydurtmuş. Her ne kadar iki kültürün sentezlenmesi hayali gerçekleşmese de I. Mithridates ve I. Antiokhos’un vizyonu sayesinde o zamanların görkemine tanık olabiliyoruz.
Kommagene Kralı I. Antiochos (I. Antiokhos), tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için Nemrut Dağı sınırları içerisinde günümüze kadar ulaşan devasa heykeller tasarlatmış. Nemrut Dağı yamaçlarında hükümdarlık yapmış bu kral, günümüzde Adıyaman ili Kahta ilçesini böylece bir turistik merkeze dönüştürdü.
Kısacası 2150 metre yükseklikteki Nemrut Dağı yamaçlarında, antik zamanlarda kalma yapılar ve muhteşem doğa manzaraları uçak biletini alıp gelmeni bekliyor.
Kaynak; www.flypgs.com - www.kulturportali.gov.tr - https://tr.wikipedia.org/ - https://sertifika.subu.edu.tr/