Çağımızda israflarımız öylesine arttı ki, ister istemez, farkında olmadan bizde bir ucundan tuttuk. İsraf denilince öncelikle ekmek israfı boyutunu dile getiriyoruz. Öylesine mutat halde israflarımız var ki, ardı arkası kesilmiyor. Zira banka faizlerimiz, kredi kartlarımız, telefon konturlarımız var.
Meyve bahçeli küçük evlerinde ailece mutlu, bahtiyar ömür geçiren insanlar şimdi 100 metrekare, hatta üç artı bir evlere de sığamaz olduk. Bunun adı israf değil de ya nedir? O büyüklüğü doldurmak için modern eşyalarla doldurduk ama ne yazık ki, yalnız kalmış ana veya babamıza yer bulamadık.
Çay ocaklarında günlerini geçiren insanların ödediği çay ve sigara paraları israf değilmidir? Zaruri ihtiyacı yokken yeni alımlar, gelirinin üzerinde kredi kartı keyfiyetleri israf değilmidir? Çenebazlık ve dedikoduları yüzünden ödenen sınırsız kontur veya faturalı paraları israf değilmidir.
Bir ülkede, israfların boyutlarını öğrenmek istiyorsanız her ay sokak çöpçüleriyle mutat toplantılar yapınız ve sokaklara atılan eşyaların israflarını duyunuz. Keza israfın boyutlarını öğrenmek için lokanta, çay ocakları ve kafelere doluşanların sayısına bakınız, takı ve parfüm dükkânlarına butiklere doluşanların sayısına bakınız. Bütün bunlar ekmek israflarının da çok üzerinde değilmidir? Daha lüks araç, ev ve eşya alma dürtüleri. İnançlarımız zayıfladıkça israfımız arttı, kesemiz de iflas etti, bereketi gitti. Eşimize, çocuklarımıza ve kendimize söz dinletemez olduk. Kredi borcu olmayan kaç kişi kaldı?
Evin hanımı her zaman israfın ve itibarın öncüleridir. Bir kadın tutumlu kanaatkârsa, ev işlerinde mahirse ve saygılıysa ailesi de bahtiyardır, evi de bereketlidir. O kadın hazır yiyiciyse, doyumsuz elbise, takı, makyaj alma iştahı varsa o ev huzursuzdur, dışarıdan güzel görünse de asla mutlu olamazlar. Ne aylık yeter ne de kredi kartı yeter. Ve etrafta sigara israfıyla hava atan insanlar.
Evvelce dinen fakir denilince evinde üç günden fazla yiyeceği olmayan insanlar akla geliyordu, şimdilerde çocuklarına akıllı ve modern cep telefonu alamayan ailelere fakir deniliyor. Bu israflar ile bir vakıf ya da imarethaneler açılsaydı ne arsız kalırdı ne hırsız kalırdı.
Evvelce kredi denilince itibarlı saygın kişi anlamına gelirdi. Şimdi faizin adını yumuşattılar kredi dediler. İsraflarına ikram olsun diye artık kimse faizin günahına da aldırmıyor. Hatta bazı din adamları dahi ihtiyaç veya mecburiyet halinde, kredi kullanabilir diyerek kapı aralıyor.
Eskiden insanlar kendini ve ailesini doyurmak için çalışıyordu, şimdi insanlar dünyayı doyurmaya çalıyorlar dünyada bir türlü doymak bilmiyor ki!
M Ceyhun