Düşünür ve bilgeler; “Vefa Duygu’sunun” asaletin göstergesi olduğu konusunda birleşirler.

Erzincanlı da asildir. Erzincanlı da vefalıdır. Kendisine iyilik yapıp hizmet edenleri hiçbir zaman unutmaz.

  Hani ne derler:  “Marifet İltifata Tabidir”

Tabii ki toplumumuza hizmet edenleri takdir etmeliyiz ve değer vermeliyiz. Onlara değer vermezsek, onları yüceltmezsek, önemli kılmazsak; bir zaman gelir; topluma hizmet edecek değerli insanlar bulamayız.   O zaman da işler ehlinden çıkar. Osmanlı’nın son dönemlerinde olduğu gibi işler; kalem efendilerinin eline geçer.

 Hizmet edenlere gerekli değeri vermek, onları yüceltmek;  aynı zamanda o topluma hizmet edecek değerli kişilerin çoğalmalarını, yetişmelerini sağlamaktır. O toplumun geleceğine değer vermektir.

Çünkü bir toplumu değerli kılan;  o toplumun içinden gelen,  üyesi olan; her yönüyle iyi yetişmiş insanlarıdır. 

Değerli olanı; değerli kılmalıyız ki, değerli olanı yüceltmeli ve gereken önemi vermeliyiz ki; o toplumun üyeleri değerli olana yönelsin ve onunu için yarışsın, kendini iyi yetiştirsinler.   Değersiz olanların peşinden koşmasınlar.  O toplumun makamları da sıradan insanların eline geçmesin. 

 Yıl 1918. Açlık, sefalet, çaresizlik, can, mal namus korkusu; Erzincanlı her ailenin üzerine oluk, oluk yağmaktadır. Kutsal topraklarımız; Rus Çizmeleri altında inim inim inlemektedir.  Zaten zavallı olan bu insanlar, daha da perişandır.

 Güçlü aileler, zamanında göç etmiş, gitmişlerdir.  Kalanlar; göç edecek kadar imkâna ve güce sahip olmayanlardır.

Zavallı garibanlar! Rusların çekilmesiyle Anadolu’yu vatan yapmak için yola çıkmış; Türklere ölüm kusan Ermenilerin elinde kalmışlardır. 

 Ermeniler; tarihin hiçbir devrinde yaşanmamış korkunç, korkunç olduğu kadarda aşağılık bir vahşet sergilemektedirler.   Erzincanlı en barbar şekilde çocuklarının gözleri önünde öldürülüyor, kızlarının, kadınlarının ırzına geçiliyor,  akla gelmeyecek, insanlığın vicdanında yeri olmayan işkencelere tabi tutuluyordur. Her taraf parçalanmış, aşağılanmış insan cesetleriyle doludur.

 İşte böyle karanlık günler yaşanırken Erzincanlının imdadına;önce Deli Halit Paşa, ardından Doğu Anadolu’nun kurtarıcısı Kazım Karabekir Paşa yetişiyor.

 Tabii ki bizler onları; her zaman minnetle anıyoruz.  O zaman da Kazım Karabekir Paşayı Fahri Hemşerimiz yapmış ve tarihe not düşmüşüz. Ancak gönül istiyor ki; bu vefa duygumuzu görünür hale de getirelim.

Şarkın Halâskârı Kâzım Karabekir Paşa Hazretlerine

Paşa hazretleri, memleketimizin halâsına rehber oldunuz. Sa­hipsiz kaldığımız bedbaht [talihsiz] günlerde, bizleri saadete eriştirecek yolu gösterdiniz. Erzincan halkı, nam-ı devletinizi ebediyen kalbinde takdis ve tazim edecektir. Minnet ve şükran­larımızın bir hatıra-i mübeccelesi olmak üzere “Erzincan "fahri hemşehriliğini kabul buyurmanızı ve daire-i askerîye önünden cami-i kebire kadar imtidad eden caddenin şanlı namınıza iza­feten tesmiyesine müsaade-i devletlerini arz ve istirham ile işbu memleket mazbatasını huzur-ı fahimanelerine takdim eyleriz.

Tarih 20 Teşrinievvel 1339/ 11 Rebiyülevvel 1342/ 21 Ekim 1923 Yevm Cumartesi.

                                                                                      Erzincan Belediye Reisi Abdülhak

                                                                                                        Yedi azanın mühürleri

Cevabım:

Erzincan Belediye Heyet-i Muhteremesine,

Pek muhterem Erzincan halkının beni fahri hemşehriliğe kabul ederek, şehrin en güzel caddesini namıma izafe etmek husu­sunda gösterdikleri arzudan fevkalade mütehassis oldum. Çok sevdiğim ve en samimi alâkalarla merbut [bağlı] olduğum Er­zincan’ın hemşehrisi olmakla şerefyâbım [şereflendirildiğim].- vatanımızın diğer kısımlarıyla beraber güzel Erzincan ’ımızın da refah ve saadeti için bütün kuvvetimle çalışmaklığıma müsa­ade etmesini, Cenab-ı Hak’tan diler ve teşekkürlerimin kabulü nü rica ederim muhterem hemşehrilerim.

Erzincan: 21 Teşrinievvel 1339/ 21 Ekim 1923

                                                                                           Şark Cephesi Kumandam
                                                                                                      Ferik Kâzım Karabekir

( Aslı Osmanlıcadır. Belediye Reisi ve Azaların isimleri ve mühürleri de vardır.)

Bu şanlı tarihi ve bu belgeleri;  her yıldönümünde Kurtuluş Bayramımızı kutladığımız Saat Kulesi’nin Kuzeyinde ki Cumhuriyet Ortaokulu Bahçe Duvarı üzerine yapılacak bir kaide üzerinde; görünür hale getirebiliriz.

 Bu abide; Erzincanlıya yaraşan bir vefa duygusu eseri olur.  Gelecek kuşaklara da iyi bir örnek teşkil eder.

Tabii ki; benim bu yazım bir öneridir.  Daha iyisini işin ehli olanlar bilir.

 İnşallah bu hizmet değerli Belediye Başkanımız Bekir Aksun Bey’e nasip olur.