Bu günlerde İsrailli politikacıların verdikleri açıklamalar, bölgeyi daha da gerilim dolu hale getirmektedir. Bu açıklamalar, dinler arası çatışmaları tetikleme potansiyeli taşıyan dini referanslar içermektedir. Ortadoğu’daki insanların din, milliyet ve mezhep temeli göz önüne alındığında, bilinçli bir şekilde yapılan bu tür açıklamalar gerilimi artırabilir.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu; son düzenlediği basın toplantısında, 30 asır önce Arap Amâlika kavminin İsrailoğulları’na yönelik eylemlerine gönderme yaparak, “Tevrat bize Amalek’in size neler yaptığını hatırlatır. Evet, biz de hatırlıyoruz ve mücadele ediyoruz” dedi. İsrail askerlerinin 3 bin yıllık Yahudi savaş geleneğinin bir parçası olduklarını vurguladı ve “Ölümcül düşmanı yenmek ve topraklarımızı korumak için savaşmak zorundayız” dedi.
Netanyahu: Kutsal kitabımız diyor ki “Amalek’in sana yaptıklarını hatırlamalısın”
Bahsedilen Ayet Samuel 15:3: ‘’Şimdi gidin ve Amalek’i vurun. Sahip oldukları her şeyi tamamen yok edin ve onları bağışlamayın; Hem erkeği hem de kadını, bebekleri ve emzirenleri, öküzleri ve koyunları, develeri ve eşekleri öldürün.’’
İsrail’in en yetkili ağzından çıkan bu sözler, İsrail’de devlet erkinin devam etmekte olan savaşı, bir “din savaşı” olarak kodladığının en somut örneği olarak yorumlanmaktadır.
İsrailoğullarının Tarihi Düşmanı Amalek Kavmi
Amalek, İbranice Kutsal Kitap’ta İsrailoğullarının tarihi düşmanı olarak tanımlanan bir ulustur. “Amalek” adı, ulusun kurucusu olan Esav’ın torununa, onun soyundan gelen Amalekliler’e ya da yaşadıkları Amalek topraklarına gönderme yapar. Bazı haham yorumları Amalek’i, “kan yalayan halk” olarak açıklar, ancak çoğu uzman, kökeninin bilinmediği düşünülmektedir.
Amalek kavmi, Yahudi tarihinde önemli bir rol oynamış ve aynı zamanda Arapların da atalarından biri olarak kabul edilen eski bir Sâmî topluluğudur. Amalek kavmi, Tevrat’a göre Hz. İshak’ın torunu Elifaz’ın oğlu Amalek’ten gelir. Ancak Kur’an’da bu kavim adıyla bahsedilmez. Bu kavmin hikâyesi ve tarihi, hem dini metinlerde hem de geleneklerde yer almaktadır. Amalek kavminin nasıl yok olduğu konusunda ise kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Tevrat (Eski Ahit) içinde Amalek hakkında bilgilere yer verilir. Balam’ın kehanetinde, Amalek “ulusların ilki” olarak adlandırılır. Bazı modern bilim insanları, bu ifadenin Amalek’in kadim bir medeniyet olduğunu kanıtladığına inanırken, geleneksel yorumcular, “İsrail’le savaşmak için diğer uluslardan önce geldiğini” belirtirler. Ayrıca, birinci yüzyılda yaşamış Romalı-Yahudi bilgin ve tarihçi Flavius Josephus, Amalek’i aşağılayıcı bir şekilde tanımlar.
Amalek Kavminin İsrailoğullarına Saldırması
Tarihsel olarak, İsrailoğulları Mısır’dan çıkıp Kızıldeniz’i geçerek çöle adım attıklarında, ilk karşılaştıkları topluluk Arap Amâlika kavmiydi (Tevrat, Tesniye 25:17-18). İslam öncesi Arap kaynaklarına göre Amalek, o dönemde Yemen’den kuzeyde Suriye ve Irak sınırına, doğuda Basra Körfezi’nden batıda Akdeniz’e kadar geniş bir coğrafyada bulunuyordu.
MS 1312 tarihinde, İsrailoğulları Mısır’dan çıktıktan sonra Refidim adı verilen bölgeye ulaştıklarında, Amalek tarafından saldırıya uğramışlardır. İsrailoğulları bu ilk saldırıyı atlatmış, daha sonra Yehoşua’nın liderliğindeki bir ordu tarafından kısmi bir başarı elde edilmiştir. Ancak Amalek tamamen ortadan kaldırılamamıştır (Çıkış 17/8-16). Bu savaş, İsrailoğulları için unutulmaz bir deneyim ve travma yaratmıştır.
İsrail Tanrısı, Amalek’in sadece İsrailoğulları’na saldıran bir kavim olarak hafızalarda kalmış olmasını istemiş ve bu savaşın kayıt altına alınmasını emretmiştir (Çıkış 17:14). Yehoşua’nın kazandığı zaferin, “Tanrı’nın Savaşları Kitabı” olarak bilinen bir kitaba kaydedildiği belirtilmektedir. Bu kitap, Tevrat’ın bir bölümü olabileceği gibi, diğer Tevrat kitaplarında da bu savaşa dair bahsedilen bölümler bulunmaktadır: “Zahor al tişkah: Hatırla ve asla unutma!”
Yahudiler Mısır’dan Çıkış’larında güçlü ve yenilmez görünmelerine rağmen, onlara ilk saldıran Amalek olmuştu. Bu savaşta her ne kadar Yahudiler galip gelse de Amalek onların özgüvenini sarsmıştı. Bu sebeple Amalek, Yahudiler için tarihi bir düşman olarak kabul edilir. Tevrat’ta Amalek’in unutulmaması ve mutlaka ortadan kaldırılması gerektiği vurgulanır (Çıkış 17:14-16; 1. Samuel 15:3). Amalek’ten intikam almak, İsrail Tanrısı’na saygı göstermenin bir yolu olarak kabul edilir.
Hatta geleneksel olarak, Yahudilerin ilk kralı Saul’un, Amalek’i mağlup ettikten sonra elde ettiği her şeyi ganimet olarak almasının, Peygamber Samuel tarafından onaylanmaması sonucu Tanrısal bir ceza olarak ölmesine yol açtığı kabul edilir (1. Samuel 15:9; 28:19).
Bir Yahudi hayatı boyunca hatırlaması ve paylaşması gereken on önemli konudan biri de Amalek’in İsrailoğulları’na karşı gerçekleştirdiği saldırıdır. Bu olay Çıkış (17:8-15) ve Tesniye (25:17-19) kitaplarında anlatılır.
Tevrat tefsirlerinde, “İsrail’in Amalek’le olan savaşının sürekliliği“ne dair ilginç bir açıklama da bulunur. Çıkış kitabında (17:16), Tanrı’nın, kendi kürsüsüne elini koyarak Amalek ile savaşın nesiller boyu devam edeceğine yemin ettiği ifade edilir:
Bu nedenle, geleneksel olarak, Amalek ile savaş, Yahudilere nesiller boyu devam eden bir görev olarak kabul edilmiş ve Amalek’in tamamen ortadan kaldırılması emredilmiştir. Arap Amâlika kabilesinin atası olan Amalek, İsrailoğulları tarafından can düşmanı olarak kabul edilir ve midraşik anlatımlarda kötü bir şekilde tasvir edilir.
Amelekin Soyu: İsrailin Filistin Düşmanlığının Sebebi
Amalek’in soyu hakkında çeşitli gelenekler ve kaynaklar mevcuttur. İslam, Yahudi ve diğer geleneklerde Amalek ve soyu hakkında farklı bilgiler bulunmaktadır.
Arap geleneğine göre, “Amalek” Arapça’da “Amâlika” olarak bilinir ve soyu günümüze ulaşmayan Araplardan (Arab-ı Bâide) gelmektedir. İslam kaynaklarında Amalek’in soyu genellikle ‘İmlik b. Lûz (veya Lâviz) [b. İrem] b. Sam olarak verilir. İslam kaynaklarında Amalek’in soyundan gelen Câsim adlı bir oğlu ve bundan türeyen sekiz torunu anlatılır. Bu torunlardan türeyen gruplar, farklı bölgelerde yaşamışlardır, örneğin Hicaz, Necid, Medine, Hicaz ile Teymâ arası ve Yesrib çevresi gibi yerlerde.
Yahudi geleneğine göre ise, Amalek’in anavatanı ‘Akabe körfezi ile Lutgölü (Ölüdeniz) arasında yer alan Edom memleketi olarak kabul edilir. Eski Ahid’in diğer kitaplarında Amalek’in, Lutgölü’nün batısındaki Necef çölünden başlayarak Mısır’a kadar Sina yarımadası ve Kuzey Arabistan dâhil birçok bölgede yaşadığına dair kayıtlar bulunur.
Müslüman gelenekte ise, Amalek’in yaşam alanı daha geniş bir coğrafyayı kapsar. Amalek, öz Arap olarak kabul edilir ve başlangıçta Bâbil çevresinde yaşadıkları söylenir. Daha sonra Hicaz’a göç ettikleri, ardından Necid, Teymâ, ‘Umân, Bahreyn, el-Cezîre (Yukarı Mezopotamya), Suriye, Filistin, Mısır ve İfrîkıyye’ye (Tunus) kadar çok geniş bir bölgeye yayıldıkları belirtilir.
Amalek hakkındaki bilgiler Tevrat ve İslam kaynaklarının yanı sıra Yahudi geleneği ve diğer tarihi metinlerde bulunur. Bu farklı gelenekler arasında çeşitli görüş farklılıkları ve efsaneler bulunmaktadır. Amalek, İslam ve Yahudi geleneğinde önemli bir rol oynar ve bu geleneklerin içinde farklı yorumlara tabi tutulur.
Günümüzde Amalek: Özelde Filistinliler, genelde tüm Araplar olarak kabul edilir. Yahudi geleneğinde Amalek kötülüğün en kötü biçimini temsil eder. Ulusların ilki olan Amalek’in kaderi “sonsuz yıkım” olacaktır. İsrail ile Amalek arasındaki mücadele “iyi ile kötü arasındaki sonu gelmez bir mücadelenin simgesi” olarak kabul edilir [Bkz. Tora ve Aftara, 2. Kitap, s. 187].
Bu tarihsel bellekten hareketle günümüzde İsrail’de aşırı sağcı ve dinci Yahudiler, bir Arap kabilesi olan Amâlika’dan hareketle Araplar’ın İsrail’den sürülmesini ya da ortadan kaldırılmasını Tevrat’ın bir emri olarak telakki ederler. Yahudiler, Arapları ve Filistinlileri, Tevrat’ın Yahudilere yok etmelerini emrettiği Amalekler olarak tanımlıyorlar. Bu nedenle Yahudi egemenliğini reddeden Araplara karşı acımasızca savaşılmasını savunuyorlar. Kaynak:keşifiz