Bazen yanağınızdan süzülen iki damla yaş bazen elmacık kemiklerinizde beliren bir tebessüm yoldaş olur size. Kalbinizden geçenlerin tercümanıdır.
Her saniyeden bir şeyler kapıp her hatadan ders çıkarmayı da bilmelidir elbet insan. Yaşadığı her tecrübe, boyundan büyük ettiği her laf bir küpe gibi kulağa takılmalıdır. Ve boncuk boncuk umutlar sıralanırsa kalbe, gönül hep deminde, hep taze kalır.
Dostluklar sohbetlerle pekişirse başınız sıkıştığında kime ihtiyaç duyacağınızı bilirsiniz. Ve hatta siz çağırmadan onlar sanki ışınlanırlar baş ucunuza. Nihayetinde bir çocuğun şekeri kadar değerli olmalıdır size bağışlanan her gün.
Kimi zaman bir kelebeğin çiçekler arasında süzülmesi dahi huzur bulmaya yeter. Bir müziğin nağmeleri, bir bebeğin masum gülümsemeleri işte bu detaylar fark eden için küçük, göremeyenler içinse büyük bir şeydir. Fark edemeyen öyle kocaman bir karanlıkta dır ki ne bir sokak lambası vardır ona ışık olan ne de bir fener! Leylak kokusunun, iğde tazeliğinin enfes kokusundan mahrumdur. Akasya ağaçlarını dikenli tellere benzetir ve yaydıkları o parfümün kapsama alanına dahi giremez.
Biliyor musunuz anıları daima fotoğraflardan takip etmek de acı vericidir? O anıları yaşadığınız insanlarla beraber yad etmeli, iki lafın belini kırıp yeniden gülümsemelisiniz.
Gökyüzünde ki yıldızların sonsuzluğu kadar sayısız olmalı yarın için yapacaklarınız. Hepsini birden yapamazsınız kabul fakat ne kadar çok seçeneğiniz varsa o kadar az üzülürsünüz yapamadıklarınıza. Her şey her zaman dört dörtlük ilerlemez ve bazen pürüzler aşılması imkansız bir dağ gibi de durabilir. Aslına bakarsanız hiçbirimiz mükemmel değiliz peki ya öyleyse neden bu mükemmel insan arayışımız ? Unutmayın yaşarken öyle insanlar tanır, öyle güzel dostlar da biriktiririz ki her birinin meziyeti size sonsuz gülücükler sunmaktır....