Meksikalı ressam Frida, kendisini halk ressamı olarak tanımlıyordu. Ona göre resimleri kendi gibi Meksika’nın devrimci ruhunu simgeliyordu. Resimlerinde yer alan gerçeküstü kompozisyonlara rağmen sürrealist olduğunu kabul etmedi. Sonuçta o bilinçaltı düşüncelerini ya da rüyaları yansıtmakla ilgilenmiyordu. Resimlerinde gerçek dünyadan bir kompozisyonun yanında duygularını yansıtan unsurlar da yer alıyordu. Günümüzde onun stilini Büyülü Gerçekçilik (Magic Realism) ile ifade etmek daha makul sanki. Büyülü Gerçekçilik akımının bir manifestosu, kuralları yoktu. Ayrıntılara ve ikincil anlamlara değer veren, naif stile sahip ressamların ortak diliydi. Hiç resim eğitimi almamış ve resim yapmayı kendi kendine öğrenmiş bir ressam olduğundan Naif Sanat yaptığını da söyleyebiliriz.

Kadin5 796X960

Frida, vahşi güzelliğini Alman babasına ve Kızılderili annesine borçluydu. 6 yaşındayken çocuk felci geçirdi ve bir bacağı sakat kaldı. Tam ismi Magdalena Carmen Frieda’ydi. 1930’lardan sonra milliyetçi duygularla, isminin Almanca Frieda yazımını değiştirip, Frida olarak kullanmaya başladı. İlk dönem resimlerinde imzasında Frieda Kahlo yazdığını görebiliyoruz.

İyi bir eğitim aldı, kaza geçirmese muhtemelen doktor olacaktı. Sorgulayan, entelektüel aynı zamanda anarşist ruhlu biriydi. 19 yaşındayken geçirdiği trafik kazası hayatının dönüm noktası oldu. Kazada ölenler de olmuştu, o kalçasından giren demirle hayatta kaldı. Sıkıntıdan hastanede kendisine bir eğlence buldu; resim yapmak. Aynaya bakarak otoportrelerini yaptı. İleride bu kadar çok otoportre yapmasını “yalnızlık” olarak açıklayacaktı. İki yıl sonra ancak ayağa kalkabildi ama bir tesellisi vardı, “ressam” olmuştu.

İşte ressamın merak edilen hayat öyküsü ve resimlerine dair bilgiler;

Bir yirminci yüzyıl popüler kültür ikonu hâline gelen ressam, resimlerinin yanı sıra inişli çıkışlı özel yaşamı ve politik görüşleri ile tanınır. Sanatı sürrealist olarak tanımlanmışsa da kendisi bu tanımı reddetmiştir.
1907 yılında Meksiko'nun güneyindeki Coyoacán'da dünyaya geldi. 6 Temmuz 1907 günü doğmuş olmasına rağmen kendisi doğum tarihini Meksika Devrimi'nin gerçekleştiği 7 Temmuz 1910 günü olarak ilan etmiş, yaşamının modern Meksika'nın doğuşuyla başlamış olmasını istemiştir.

Altı yaşındayken geçirdiği çocuk felcinin sonucu olarak bir bacağı engelli kalmış, kendisine "Tahta Bacak Frida" denmişti. Bu engeliyle baş etmesini bilen Frida, genç kızlık çağında, dönemin en iyi eğitimini veren Ulusal Hazırlık Okulu’nda okudu. Bu okul, onu sanat, edebiyat, felsefe gibi alanlara yönlendirdi. İleride Meksika düşün yaşamının önemli isimleri olarak anılacak Alejandro Gomez Arias, Jose Gomez Robleda, Alfonso Villa okul arkadaşları oldu. Okulda, anarşist bir edebiyat grubuna dâhil oldu; güçlü bir kişilik oluşturmaya başladı. 18 yaşında geçirdiği bir trafik kazası bütün hayatını değiştirdi.

Otobüs kazası

17 Eylül 1925'te okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvayla çarpışması sonucu çok kişinin öldüğü kazada, tramvayın demir çubuklarından birisi Frida'nın sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştı. Kazadan sonra tüm hayatı korseler, hastaneler ve doktorlar arasında geçmiş; omurgası ve sağ bacağında dinmeyen bir acıyla yaşamış, 32 kez ameliyat edilmiş ve çocuk felci nedeniyle sakat olan sağ bacağı 1954’te kangren yüzünden kesilmiştir. Yaşadığı çocuk felci nedeniyle hem bedensel hem de psikolojik sorunlar yaşamıştır.

Kazadan bir ay sonra hastaneden çıkan Kahlo, ailesinin teşviki ile sıkıntı ve acıdan kaçmak için resim yapmaya başladı. Yatağının tavanındaki aynaya bakarak oto-portreler yaptı. İlk otoportresi, "Kadife Elbiseli Otoportre"dir (1926).[ 
1927 yılı sonunda yürümeye başlayan Kahlo, bu dönemde sanat ve politika çevreleri ile yakınlaşmaya başladı. Kübalı önder Julio Antonio Mella ve fotoğraf sanatçısı Tina Modotti ile tanışıp yakın arkadaş oldu. Birlikte, dönemin sanatçılarının davetlerine, sosyalistlerin tartışmalarına katılmaya başladılar. Kahlo, 1929'da Meksika Komünist Partisi’ne üye oldu.

Evliliği

Resim çizmeye devam eden Kahlo aynı dönemde arkadaşı Tina Modotti aracılığıyla Meksikalı Michelangelo olarak anılan ünlü ressam Diego Rivera ile tanıştı ve ona resimlerini gösterdi. Aralarında romantik bir ilişki doğan iki ressam, 21 Ağustos 1929'da evlendiler. Frida, Rivera'nın üçüncü eşi oldu. Evlilikleri, "fil ile güvercinin evliliğine" benzetildi. 

99070489 68D53397 8A2F 42Ed 84Fb Ecdaee68D74B 1280X720
Sanatçı, ikinci otoportresini evlendiği yıl yaptı (Eser, 2000 yılında Amerikalı bir koleksiyoner tarafından 5 milyon dolara satın alınmıştır). Aynı yıl Rivera'nın Komünist Parti'den ihraç edilmesi üzerine Frida Kahlo da partiden ayrıldı. 1930'da eşiyle beraber ABD'ye gitti ve 1933'te Rivera aldığı duvar resmi siparişlerini bitirinceye kadar eşiyle birlikte orada yaşadı. Evliliklerinden iki yıl sonra bir düğün fotoğrafından yola çıkarak "Frieda ve Diego Rivera" (1931) adlı tablosunu yaptı. San Fransisco Kadın Ressamlar Topluluğu yıllık sergisinde sergilenen bu eser, onun bir sergide yer alan ilk tablosu oldu. 
Çiftin fırtınalı bir evlilik yaşamları oldu. Sağlık sorunları nedeniyle bir çocuğunu aldıran ve art arda iki düşük yapan Frida, eşinin sadakatsizlikleri nedeniyle 1939 yılında ondan ayrıldı ama 1 sene sonra yeniden evlendiler ve Frida'nın çocukluğunu geçirdiği "Mavi Ev'e" yerleştiler.

Frida'nın da evlilikleri sırasında çeşitli erkeklerle ilişkileri olmuştu. Bunlardan birisi de Rus devriminin önde gelen isimlerinden Lev Troçki idi. Troçki, Rivera'nın Meksika Cumhurbaşkanından aldığı özel izin ile 1937'de Meksika'ya gelmiş ve Frida'nın evine yerleşmişti. Aralarındaki ilişkiyi Troçki'nin eşinin fark etmesi üzerine Frida, Troçki'den ayrılmıştır. Troçki'ye düzenlenen suikastın ardından suikastçı ressam Siqueiros'un arkadaşı olması nedeniyle sorgulanan Frida, bir süre Meksika'dan ayrılmayı uygun bulmuş; o sırada San Francisco'da bulunan eski eşi Rivera'nın yanına gitmiş ve çift orada yeniden evlenmişti.

Son yılları

Geleneksel birçok meslek gibi "Çubukçuluk" mesleği de tükenmekle yüz yüze Geleneksel birçok meslek gibi "Çubukçuluk" mesleği de tükenmekle yüz yüze

Sık sık sağlığı bozulan Frida, dayanılmaz acılarla başa çıkmak için bütün gücüyle resim yapmış; yalnız ülkesinde değil, Amerika ve Fransa'da da sergiler açmıştır. 1938'de New York'ta açtığı sergi ona büyük ün getirdi, 1939'daki Paris sergisi ile övgüler topladı.

Ekran Resmi 2024 01 12 03.32.36 1068X838 1223X960-1

1943'te La Esmeralda adlı yeni bir sanat okulunda öğretim üyeliğine başlayan Frida, sağlık durumu kötüleşmesine rağmen ders vermeyi on yıl boyunca sürdürdü. Sağlık koşulları nedeniyle Mexico City'ye gidemediğinden, derslerini evinde veriyordu. Öğrencilerine "Los Fridos" (Frida öğrencileri) denildi.
1948'de yeniden Meksika Komünist Partisi'ne katılmak için başvurdu ve başvurusu kabul edildi.
1950'de omurgasındaki sorunlar nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve 9 ay hastanede kaldı. 1953 yılı Nisan ayında Mexico City'de bir kişisel sergi açtı; Temmuz ayında sağ bacağı kesildi.

Ölümü

Frida Kahlo, 13 Temmuz 1954'te, akciğer embolisi teşhisiyle son nefesini verdiğinde; arkasında bıraktığı son tablosu; Yaşasın Yaşam isimli bir natürmorttu. Cenazesi ertesi gün yakıldı. Külleri Mavi Ev'de muhafaza edilmektedir. Mavi Ev, 1955'te Rivera tarafından devlete bağışlanmıştır.

Resimleri 

Frida Kahlo’nun 143 resmi vardır; 55 tanesi otoportredir. Yaşamının büyük bir bölümünü yatakta başının üstünde duran, “gündüzlerinin ve gecelerinin celladı” olarak tanımladığı bir aynaya bakarak geçirdiği için sürekli oto-portre çizmiştir. Resimlerindeki ustalık, Pablo Picasso'ya bile "Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz" dedirtmiştir.
Sürekli evcil hayvan besleyen Frida'nın beslediği hayvanlarla ilgili iki portresi vardır: 1941'de yaptığı "Ben ve Papağanlarım" ile 1943'te yaptığı "Maymunlarla Otoportre".

755518 Poster 960X960

Frida'nın resimleri "sürrealist" olarak değerlendirilse de o sürrealizmi reddetti.  Resimleri aslında acı ve kesin gerçekliği yansıtıyordu. Frida'nın resimlerinde Meksika kültürü ve devrimci ulusal kimlik tuvale aktarılmıştı.

Kahlo, 1938'de New York'ta sürrealist resmin öncü isimlerinden dostu Andre Breton'un da desteğiyle bir sergi açtı ve bu sergi ona uluslararası ün getirdi. 4 tablosunu aktör Edward G. Robinson'a satarak ilk büyük satışını gerçekleştirdi, resimlerinin yarısı satıldı. Bu başarı üstüne 1939'da Paris'te bir sergi açtı. Paris sergisinde fazla resmi satılmasa da eserleri büyük ilgi topladı; Picasso ve Kandinsky gibi sanatçıların övgüsünü kazandı; Louvre Müzesi, sanatçının Çerçeve adlı tablosunu satın aldı. Sanatçı, ülkesindeki ilk kişisel sergisini 1953'te Meksika'daki galerisinde açtı. Doktoru yatağından çıkmasını yasakladığı için serginin açılışına karyolasında taşınarak götürülmüştü
 
Müzeye dönüşen evi

Her gün yüzlerce turist buraya Latin Amerika’nın en ünlü kadınının özel hayatından bir parça görebilmek için akın ediyor.Frida’nın hayatına ve tarihin önemli anlarına tanıklık eden bu özel mekan 1958’te müze haline gelmiş.

Frida Kahlo Muzesi 24 Saatligine Sanal Ziyarete Acildi 721959 5 1280X711

AA'nın yayınladığı habere göre Başkent Mexico'nun Colonia del Carmen semtindeki, iki katlı, avululu mavi ev, dört bölümden oluşuyor. 1904'te inşa edilen, sonradan restorasyonu yapılan evde, yatak odaları, stüdyo alanı, geniş bir mutfak ve yemek odası bulunuyor.

Kahlo'nun doğduğu, büyüdüğü, eşi Diego Rivera ile yaşadığı evde, Meksika halk sanatını yansıtan ürünler, Kahlo'nun kişisel sanat koleksiyonu, fotoğraflar, kartpostallar ve mektuplar ile ressamlar Jose Maria Velasco Gomez, Paul Klee ve Kahlo'nun kocası Diego Rivera'nın eserleri de yer alıyor.

Kaynak; https://tr.wikipedia.org/ - https://bayaiyi.com/

Editör: Merve Kiraz