Erzincan’ın simgelerinden biri olan Kırklar Tepesi, halk arasında kırk şehidin yattığı yer olarak bilinir. Ancak bu şehitlerin kimlikleri ve ne zaman şehit oldukları hala sırlarla doludur. Zamanla halk tarafından mübarek kabul edilerek ziyaret edilen bu bölge, tarihî bir anlam taşır.

Halk arasında anlatılanlara göre, Kırklar Tepesi’nde kırk şehit yatar ve her birinin bir "göze"sinin olduğu söylenir. Göze, şehitlerin ruhani ihtiyaçlarını karşılamak ve manevi temizlik yapmak amacıyla kullandıkları özel bir kaynaktır. Her bir şehit, kendi gözesinde abdest alır ve Huda'ya niyazda bulunur. Erzincan Ovası'nda bir zamanlar büyük bir göl olduğu, bu gözelerin ise Kırklar Tepesi'nin ön kısmında bulunduğu kaydedilmiştir. Ancak zamanla depremler ve jeolojik hareketlerle gölün suları çekilmiş ve gözelere ait kaynaklar kaybolmuştur.

Erzincan Ketesi: Tandır geleneğinden modern sofralara geçiş süreci Erzincan Ketesi: Tandır geleneğinden modern sofralara geçiş süreci

Zamanla yerel halk, bu kaybolan gözeleri "Günebakan Gözeleri" olarak adlandırmıştır. Kayıp gözeler ise Erzincan’ın güneyindeki çayırlar arasında, Cenabet Gözesi olarak bilinen bir yerin altında bulunmuş ve buranın asıl "Günebakan Gözesinin" olduğu öne sürülmüştür.

Hafız Ömer’in yazdığı bir şiirde ise Kırklar’ın yaşamı ve ibadetleri hakkında dikkat çeken detaylar yer almaktadır. Şair, Kırklar’ın nasıl ibadet ettiklerini, Kur’an okuduktan sonra acıktıklarında nasıl bir sofra istediklerini anlatır. Şiir, Kırklar’ın yemekleri “yeşil çini tabaklarda” yediğini, yemeklerin ise “dünya nimetlerine pek benzemediğini” ifade eder. Ayrıca, Kırklar’ın üç sofrada bir araya gelerek yemek yediklerini ve yemeklerin dokuz kapta sunulduğunu belirtir. İlginç bir şekilde, Kırklar’ın türbe yapılmasına karşı oldukları ve türbesiz şehit oldukları ifade edilmiştir. Ancak Yavuz Sultan Selim’in bir türbe inşa ettirmesiyle ilgili ilginç bir olay yaşanmıştır. Türbenin çatısı ertesi gün bir tarafa savrulmuş, taşlar başka bir tarafa dağılmıştır.

Erzincan’ın tarihî geçmişi ve manevi mirası açısından önemli bir yere sahip olan Kırklar Tepesi, sadece bu efsanevi şehitleri değil, aynı zamanda kaybolmuş gözelerin ve türbe yapımına dair çeşitli rivayetleriyle de dikkat çekmektedir. Bir diğer önemli figür ise Sultan Seydi’dir. Son yatan şehitlerden biri olan Sultan Seydi’nin de Kırklar’la beraber olduğu, onların toplantılarında yer aldığı söylenmektedir.

Kırklar Tepesi, bu mistik hikayeleriyle Erzincan’ın kültürel dokusunun önemli bir parçasıdır ve yerel halk tarafından saygı ile ziyaret edilmeye devam edilmektedir.

Editör: Merve Kiraz