Erzincan, tarih boyunca önemli dini ve kültürel mirasa sahip şehirlerden biri olmuştur. Bu mirası yansıtan camiler, şehirdeki dini yaşamın da şekillenmesinde etkili olmuştur. 1564’teki Matrakçı Nasuh’un Erzincan minyatüründe, kale içinde yer alan üç camiden biri, dönemin mimari ve dini yapısına dair değerli ipuçları sunuyor. O dönemde, şehirde camilerin sayısı fazlaydı, ancak Evliya Çelebi’nin 1640 yılında Erzincan’a yaptığı ziyarette, şehirde yedisi cami olmak üzere yetmişten fazla mescid bulunduğuna dikkat çekilir.
XIX. yüzyılın ortalarına gelindiğinde ise şehirde büyük bir cami inşa edilmiştir. Bu cami, büyük ihtimalle Kanuni Sultan Süleyman döneminde inşa edilen ve Erzincan’ın en büyük ibadet yerlerinden biri olan Camii-i Kebir’dir. Yine 1690-1730 yılları arasında Erzincan’da 22 cami ve 35 mescit bulunduğu kaydedilmiştir. Ancak, 1856 yılında Erzincan’a gelen İbrahim Halil (Aşçı Dede), yazdığı hatıratında şehirdeki küçük mescitlerin sayısına dikkat çekmiş, bunlardan daha büyük olanına ise Cami-i Kebir adını vermiştir.
1930’lu yıllarda, özellikle 1939 Erzincan depreminden önce, şehirdeki camiler arasında Ulu Cami, Halilullah Camii, Cemaleddin Çelebi Camii ve Hacı İzzet Paşa Camii aktif olarak kullanılmaktaydı. Bu camiler, şehrin dini yaşamının merkez noktalarından olmuş, halkın ibadet için toplandığı mekanlar olmuştur.
Erzincan’daki camilerde görev yapan imamların bir maaşı yoktu; genellikle köylerdeki imamlar halk tarafından, çoğunlukla buğday olarak belirlenen bir ücretle görevlendiriliyordu. Eğer camiye ait vakıf arazisi bulunuyorsa, imamlar bu araziyi işleyerek geçimlerini sağlıyorlardı. Ancak 1960 sonrası, devlet tarafından imamlara maaş bağlanmaya başlanmış ve kadro verilmiştir.
Cumhuriyet öncesinde, Cuma namazları için halk ve memurlar, Erzincan'da Cami-i Kebir'e giderlerdi. Cemaat gelmeden önce müezzinler, mahfilde Kur’an okumaya başlardı. Cuma geceleri ise mescitlerde cüz dağıtılır ve hatimler okunurdu. Ancak günümüzde bu gelenekler değişmiş ve Cuma gecelerinde cüz dağıtımı yapılmamaktadır.
Erzincan’daki camiler, geçmişten günümüze sadece dini ibadet yerleri değil, aynı zamanda şehirdeki sosyal ve kültürel hayatın şekillenmesinde de önemli bir rol oynamıştır.