(Halil İbrahim Özdemir’in Romanı Hakkında)
Şehirden ve şehir hayatından uzak, Munzur dağları ve Munzur vadisi etrafında geçen bir hayatı bir dönemin terör hadiseleri ile birlikte varın tasavvur edin…
Bir zamanlar terörün bu topraklarda kadın, erkek, çocuk demeden nasıl katliamlar gerçekleştirdiği, masum insanları nasıl aldattığı ve burada yaşayan alevi-kürt halkından vicdan sahibi insanların yanlışa yanlış deme cesaretlerini göreceğiniz gerçekçi ve sade bir dil ile anlatılan hakikatler…
Derken çocuk yaşta evlilikler, kayınpeder-kayınvalide ilişkileri ve geleneğin ördüğü duvar içerisinde acı ve suskun bir hayat…Geleneksel aile yapısından örneklerle karşılaşacağınız roman bazen beklenenin aksine heyecan ve endişe ile sizi sürüklüyor ama sonunda iş tatlıya bağlanıyor. Ve rahat bir nefes alabiliyorsunuz.
Buna rağmen ani kırılmalar, yokluklar (Âdem ve İsmail’in şehit edilmeleri, Pamuk’un intiharı gibi)la da karşılaşıyorsunuz.
Romanda baş kahraman Bese…Bese, çocuk denebilecek bir yaşta evlilikle birlikte medeni hayattan uzak, törelerin hüküm sürdüğü bir coğrafyada zor şartlar altında çileli bir hayat geçiriyor. Büyüklerin her dediğinin kanun olduğu bir aile yapısında,kocasının yokluğu ve çocuklarına hemanne hem baba gibi vazifelerin altında nasıl ezildiği konu ediliyor.
Romanda baş kahraman Bese olmasına rağmen bazen kahramanlar değişiyor (Âdem, İsmail, Haşim, Cemal gibi) fakat netice yine Bese’de düğümleniyor…Dönemin yetiştirme yurtlarında yetişen çocuklar ve akrabalık ilişkilerinden koparılmış aile bireyleri hakkında da bilgi sahibi olabileceğiniz roman endişe ve heyecanla beklediğiniz bir “son” da yüzünüzü güldürüyor.
Çünkü romanın kahramanı Bese, mürüvvetini görme bahtiyarlığına kavuşuyor.