Elimizin içindeki çizgiler kaderimizi belirliyor! TV Programlarına sık sık katılarak avuç içi çizgileri hakkında bilgiler veren Araştırmacı - Yazar Mehmet Ali Bulut, elimizin içindeki her çizginin ne anlama geldiğini ve kaderimizle ilişkisini tek tek anlattıyor. Bulut, el çizgilerinin kişiye özel olduğunu, şekillere göre farklı anlama gelebileceğini söylüyor.

Sağ avuçtaki çizgiler ile sol avuçtaki çizgiler her insanda bir dereceye kadar farklılık gösterir. Sol taraftaki çizgiler programlanmış çizgilerdir. Sağ avuç içindeki çizgiler, insanın hayatı boyunca yaptığı faaliyetler sonucunda ortaya çıkacak olan çizgilerdir.

Elleri iri olanların çok düşünen, çok zaman harcayan insanlar oldukları, küçük elleri olan birinin ise çok aktif, spontane ve huzursuz olduğu rivayet edilir.

Sol elimizin geçmiş yaşamımızı temsil ederken sağ elimizin şimdiki yaşamımızı temsil ettiği söylenir. Ancak, daha aktif olan el hangisiyse o okunur. Yani sol elle yazanlar için sol, sağ eliyle yazanlar için sağ el.

Peki İslam dinine göre böyle bir şey mümkün mü?

Deri Çizgilerinin Adlandırılması

Parmak ucu, avuç içi ve ayak tabanındaki dermal çıkıntılar sayı, yapı ve şekil bakımından değişik özel örnekler oluştururlar.

1) Avuç içi: Avuç içi hipotenar ve tenar bölgelerine ayrılır. Her parmağın dibinde triradivs denilen bir delta (üçgen) şekli vardır. Parmak diplerinden gelen çizgilerin bilek çizgisine yakın oluşturdukları açıya da atd açısı denir. Atd açısı yaşa bağlı olarak uzun veya dar olabilir.

2) Parmaklar: Parmak uçlarında kemer, ilmek ve düğüm yapılan vardır.

Kemer: Deri çizgilerinin kemer biçimi alacak şekilde üst üste dizilmesinden oluşur. Değişik türleri vardır.

İlmek: Bir üçgenin bulunduğu yapı.

Düğüm: İki ya da daha fazla üçgen bulunduran ve iç içe geçmiş halkalardan oluşan desenin simetrik, spiral ve çift ilmekli düğüm gibi türleri vardır. Doğu toplumlarındaki düğüm tipi desenler Avrupalılardakinden daha fazladır.

3) Bükülüm çizgileri: Derinin daha altta bulunan dokulara tutunma yerlerini gösteren bu çizgiler cenin hayatının 6-10. haftalarında oluşur. Falcılar tarafından da kullanılan bükülüm çizgileri baş, kalp ve ömür çizgisi diye adlandırılan üç enine çizgiden oluşur.

4) Ter bezi delikleri: Parmak ucu ve avuç içinde bükülüm çizgileri üzerinde bulunan ter bezi delikleri röntgen filmi tekniği ile incelenerek değerlendirilir. Kulak zarı, dudak kenarı gibi derinin bir çok yerinde bulunan ter bezi delikleri vücuttaki dağılımları bakımından farklılık gösterir ve embriyonik hayatın 20. haftasında oluşmaya başlarlar. Bu deliklerin sayısı kişiden kişiye değişebildiği gibi, değişik hastalıklarla da bir münasebet göstermektedir.

5) Ayak tabanı: Ayak tabanında baş parmağın arkasındaki bölgede bulunan (hallukal bölge) deri desenleri incelenir.

Desen Çıkarma Teknikleri

Deri çizgileri incelenecek şahsın sahip olduğu deri desenini çıkarmak için değişik teknikler kullanılabilir, bunlann başlıcaları:

a) Röntgen filmi tekniği,

b) Kâğıt-mürekkep tekniği,

c) Walker-favrot tekniği,

d) Selobant tekniğidir,

Bütün metotlar genel olarak çizgilerinin kalıbı alınmak istenen yerin boyanarak veya bir kimyevî madde ile ıslatılarak, izinin, röntgen filmine veya kâğıda çıkarılması esasına dayanır.

Deri Çizgilerinin Kullanıldığı Yerler

En küçük noktamızın bile bir ilim, hikmet ve kudrete tercüman olduğunu başta söylemiştik. Bu durumda sahip olduğumuz deri çizgilerinin de abes olarak veya boşuna yaratıldığını kimse iddia edemez. Hiç bir atomun başıboş dolaşmadığı kâinatta, elimize ve yüzümüze çizilmiş bu çizgilerin muhakkak bir peşin ve görünen faydası olduğu gibi, bir de görünmeyen ve herkesin okuyamayacağı gizli mânâlarının olması gerekir.

Tıpta bilindiği ve uygulandığı kadarıyla;

a) İkizlerde benzerlik teşhisinde.

b) AnomaliIerin embriyonik hayat döneminde olup olmadığının belirlenmesinde,

c) Hastahk sebebinin ve ortaya çıkışının embriyonik hayatın hangi döneminde olduğunun belirlenmesinde,

Malatya'da Cumhuriyet konseri düzenlendi Malatya'da Cumhuriyet konseri düzenlendi

d) Genetik hastalıkların teşhisinde, yardımcı metot olarak kullanılırlar.

Kimlik Kartlarımız: DNA ve Parmak İzi

Parmak uçlarımızdaki dermal çıkıntıların meydana getirdiği deseni çok eski yıllardan beri kişileri ayırmada kullandığımız gibi, son yıllardaki teknik gelişmelerle parmak izi deseni gibi, DNA desenini de suçluların tespitinde kullanmaktayız. Ayrıca ilâve olarak DNA deseni; babalık testi, doğum öncesi teşhis, gen haritalanması gibi sahalarda kullanılmaktadır.
Okuma-yazma bilmeyenlerin imza yerine parmak izlerini basmalarının sebebi de herkesin şahsına ait hususî parmak izlerine sahip olduğunun keşfedilmesidir. Bu hususa Yüce Kitâbımız'da şu şekilde dikkat çekilmiştir. Kıyâmet sûresinin 3. âyetinde

"İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?"
denildikten sonra, hemen arkasından 4. âyette cevabı veriliyor:
"Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski hâline getirmeye gücümüz yeter."
Burada hem parmakların, en ince sanatlardan en ağır işlere kadar her türlü faaliyetteki hassasiyeti ile birlikte yapılışlarındaki mükemmeliyete dikkat çekilmiş, hem de yeniden yaratılışta insanın parmak ucundaki çizgilere varıncaya kadar herkesin hususî vasıflarıyla tekrar diriltileceği anlatılmıştır. Diğer bir anlatımla; Allah (c.c)'ın ilim ve kudretinin sonsuzluğunu nazara vermek için. "Sizin parmak uçlarınızdaki en ince detayı bile onları yaratan bilir! Çünkü herkesin bu hususî çizgileri tesadüfen değil, O'nun ilim ve kudretiyle çizilmiştir!" denilerek, dikkatimiz çekilmiştir.

Henüz DNA şifresinin bilinmediği dönemlerde el ayası, parmak ucu ve alın çizgileri insanoğlunun dikkatini çekmiş ve bunları mânâlandırmaya çalışmıştır. Her insan özel olarak yaratıldığına ve üzerinde binlerce harika sanatlar bulundurduğuna göre, bu antika sanat eserinin üzerindeki çizgilerin tesadüfi ve boşuna olduğunu söylemek, meseleyi çok basitleştirmek olur. Ama bunu mânâlandırırken de işi bir oyun hâlinde falcılığa dökmek, gaipten haberler vermek, aksine, suistimal etmek olur. Zira bu çizgilerden tıbbî olarak istifade etmek, maddî bir ilim olsa bile, bu çizgilerin -perde arkasında gizli- mânevî yönünü okuyabilmek, falcılıkla alâkası olmayan, özel ihtisas gerektiren bir alana ait olduğundan, bugünkü tıp ilminin sahasına girmemektedir.
Kaynak; https://sorularlaislamiyet.com/
 

Editör: Merve Kiraz