Dünya Kültürel Mirasları listesinde yer alan Kapadokya, sadece görsel güzellikleriyle değil, binlerce yılın birikimiyle şekillenen tarihi yapılarıyla da dikkat çekiyor. Bölgenin simgelerinden olan peribacaları, zamanla eriyip şekil alan volkanik tüflerin eseridir. Ancak Kapadokya'nın zenginlikleri yalnızca bu muazzam doğal oluşumlarla sınırlı kalmaz. Peribacalarının büyüsü, her mevsimde farklı bir görsel şölen sunarak, ziyaretçilerini etkilemeye devam eder. Ancak asıl gizemli tarafı, bölgedeki yeraltı şehirlerinde saklıdır.
Kapadokya, yeraltı şehirleriyle de ünlüdür. Bu yapılar, tarihi boyunca pek çok saldırıya uğrayan halkın hayatta kalmak için inşa ettiği sığınaklardır. Bizans, Arap ve Roma akınlarından korunmak amacıyla oluşturulan bu şehirler, günümüzde birer mühendislik harikası olarak ziyaretçilerini karşılamaktadır. Şu anda açık olan yeraltı şehirlerinden Kaymaklı ve Özkonak, her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır.
Kapadokya'nın yeraltı şehirlerinin tarihçesi, yaklaşık M.Ö 4. yüzyıla kadar gitmektedir. Ancak, bu yapılar M.Ö 8. yüzyıldan itibaren varlıklarını sürdürüyor olabilir. Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirlerinde yapılan kazılar, bu bölgelerde Hititler'e ait kalıntıların bulunduğunu göstermektedir. Yeraltı şehirlerinin büyüklüğü ve kapasitesi de hayrete düşürecek boyutlardadır; bazı yeraltı şehirleri 30 bin kişiye kadar barınma kapasitesine sahiptir.
Bu yeraltı yapılarının inşa edilmesinin temel nedeni, bölgenin sürekli saldırıya uğraması ve halkın hayatta kalma içgüdüsüdür. Volkanik tüflerin yumuşak yapısı, insanların bu bölgeyi kazmalarına ve korunaklı yaşam alanları inşa etmelerine olanak tanımıştır. Kapadokya'nın yeraltı şehirleri, sadece birer savunma mekanizmaları değil, aynı zamanda sosyal yaşamın sürdüğü yerlerdi. Bu yapılar, çeşitli yaşam alanlarının yanı sıra, kiliseler, mezarlıklar ve hayvan barınakları gibi çeşitli fonksiyonları da içinde barındırır.
Yeraltı şehirlerinin yapılarını gezerken, her koridorda farklı bir tarihi dokuyu hissetmek mümkündür. Kapadokya halkı, geçici olarak da olsa saldırılardan korunmak için bu şehirlerin her köşesine tuzaklar yerleştirmiştir. Geçmişte bu şehirler, sadece savunma amaçlı değil, aynı zamanda halkın yaşamını sürdürebileceği gizli alanlar olarak kullanılmıştır. Her şehirdeki havalandırma ve iletişim sistemleri, dönemin şartlarına göre son derece gelişmişti.