2009 yılında Erzincan’ın İliç İlçesi’nde başladı hikayesi. 2010 yılında altın üretimine başladı. Tek arzuları “Bir Bergama Örneği Olmak istemiyoruz” du. Bunun için alımlarının büyük bir kısmını bölgenin insanından yaparak büyük oranda bunu başardılar da. Öyle ya da böyle takımlara destek verdiler, sponsorluk anlaşmaları imzaladılar vb. Anagold’dan, Erzincan’ın güneyinde kalan ve iddialara göre Fırat’ın geçtiği tüm coğrafyayı zehirleyen Anagold ! dan bahsediyorum. Büyük hissesi Kanadalılara ait olan küçük hissesi ise Türkiye’de bir şirketin elinde bulunan Anagold, belki sütten çıkmış ak kaşık değildir. Ama yaşananlara farklı bir gözle bakınca her şeyin göründüğü gibi olmadığını kanaatine varacağınıza inanıyorum.
Bence görünen o dur ki Anagold’un kazandığı Altın külçeleri, Erzincan’da ki faaliyetleri birilerinin dikkatini çekti. Şu an Twitter, Fırat’ın geçtiği tüm bölgelerin zehirlendiğiyle ilgili yıkılıyor. Ama asıl sebep nedir. Gerçekten de suyumuz zehirlendi mi. Anagold’mu bizim aklımızla dalga geçiyor. Yoksa Sosyal Medya mı konuyu şoşartıyor.
GELİN O SEBEBİ İNCELEYELİM
Siyasiler ve bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda vatandaş olayın ilk aktörleri. Bir kişi almış eline sazı önüne geleni mahkemeye vermekte, hakkında suç duyurusunda bulunmakla tehdit ediyor. Sosyal medyayı iyi kullanıyor. Eline sazı aldı mı mangalda kül bırakmıyor. Siyasilerin amaçları zaten belli. Birilerine puan kaybettirip öne çıkmak. Tüm bu amaçlar benim tespitlerim. İnsanların içini bilemediğim için yorum yapmam doğru olmayabilir. O sebeple kısa kesiyorum.
Bir dostumu aradım Kemaliye’den. Yani her yağmurda Kemaliye’nin suyunun kırmızı aktığını biliyorum(Daha önce de haberini çook ça yapmıştım) ama gene de sormak istedim.
Suyunuz kırmızı mı akıyor? Evet Kırmızı
Peki ölen kuş veya balık var mı ? Yooo. Bu güne kadar hiç olmadı.
Peki ala bu kırmızılık neden ? Sivas Divriği Demir Çelik Fabrikası buna sebebiyet veriyor. Daha önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ceza da yazdı. Filtre için arıtma Tesisi kurdular ama enerji fiyatları sebebiyle çalıştırmıyorlar. Ne zaman Yağmur yağsa bunu gözlemliyoruz Kemaliye’de. Muhtemeldir ki suçu yağmura atmak için yağmurlu dönemlerde birikinti havuzlarını boşaltıyorlar.
Yıkılan Twitter’de ki bu paylaşımlar Suya karışan siyanürün etkisi değil. Bu paylaşım bilinçli yayılan bir safsatadan ibaret.
Al işte eski hali. Bu da yeni hali diyorlar ya. Bu koca bir YALAN.
Hatta Bir De Elazığ’ın Keban ilçesi Belediye Başkanı’nın ağzından alalım Keban Barajından alınan siyanürlü su numunelerinin sonuçlarını dedim.
Ama gerek kalmadı. Sosyal medya hesabından paylaşmış Belediye başkanı Fethiye Atlı. Suyun siyanür aktığının tamamen yalan olduğunu belirten Başkana göre 26 ve 27 Haziran tarihinde numuneler alındığını, Diyarbakır İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi tarafından yapılan tetkikler de sudaki siyanürü tespit edemediğini duyurmuş halkına. Hatta bu günkü paylaşımında da “Oltalarınızı alın. Hadi balığa gidiyoruz.” kampanyasının startını vermiş Sn. Başkan.
BİR DE ANAGOLD TARAFINDAN BAKALIM
Şimdiye kadar olayın dışarıdakilerin gözüyle baktım. Anagold tarafında işin rengi biraz değişik. Siyanür sızıntısının ardından konu Anagold tarafından bir basın açıklamasıyla dillendirilmişti. Milyonlarca TL’lik yatırım yapıldığının belirtildiği açıklamada toprağa zerk olan siyanürün sadece 8 Kg olduğuna değinilmişti.
Elime bir dostum vasıtasıyla solda gözüken fotoğraf geçti. Kapalı kutu olan Anagold altın madeni sahası içerisinde yer alan ve 8 kg lik (!) siyanür kaçağının yol açtığı toprak halini gösteren bir fotoğraf bu. Kısacası 8 kg lik sıvı (Siyanür) kaçağının sebep olamayacağı büyüklükte bir yarık oluşmuş toprakta. 8 kg olarak dillendirilen siyanürün serbest kalmasında kasıt mı var, yönetimin yetersiz bilgilendirilmesi mi var bunu bilemiyorum. Ama ortada bize söylenen bir yalan olduğunu düşünüyorum. 8 Kg lik siyanür toprağı bu hale getirir mi ?
Son olarak daha geniş bir açıyla konuya bakmak, Google Earth kullanarak yeri görmek istedim. Acaba nasıl olmuştu da bu su Fırat’a kadar gitmiş, suyu balıkları kuşları zehirlemişti. (!) Hatta dereler oluşmuştu. Bu mesafe kuş uçuşu olarak ölçüldü. Ve yaklaşık 3 km lik bir çizgi oluştu. Eğimler ve tümsekler, küçük tepecikler düşünüldüğünde bu mesafenin 4- 5 km yi bulacağına inanıyorum. Sağda göreceğiniz plastik borunun içerisinden çıkan siyanürün o kadar yolu kat edip Fırat’a ulaşması bana biraz imkansız geldi. Ama değerlendirme gene de sizin.
Doğrusunu yapan Hükümet kaçağın sahibini cezalandırdı. Hem de Çevre Bakanlığı’nın kesebileceği en üst ceza tutarı olan rakamla. Ama bitmedi. Bir de “O kısımda düzeltmeleri yap, bu düzeltmeleri görüp onaylayana kadar sana iş ve çalışma yok.” dedi haklı olarak.
Gönül isterdi ki bu olay hiç yaşanmasın. Gönül isterdi ki bu kaza ile yer altı sularımız zehirlenmesin. Kirlenmesin. Ancak maden kapatılsın demenin mantıksız olduğunu düşünüyor, daha şeffaf ve ulaşılabilir bir Anagold için kolların sıvanması gerektiğini söylemek istiyorum. Yalanın binası olmaz. Şeffaflık Anagold’a + puan katar eksi değil.
Ayrıca bu patlamayla alakalı olduğunu düşündüğüm bir soru sormak istiyorum. Acaba o patlamanın yaşandığı gün Türkiye’ye gelen Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman’ın helikopterleri ve adamları Erzincan’ın İliç ilçesinde, Çöpler altın madeninde ne yapıyordu. ?(Sonraki yazımın konusu bu olacak inşallah)