Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ufuk Gürkan, sonbahar mevsiminde aynı zamanda tanısı konulmamış veya herhangi bir semptomu olmayan kişilerde de kalp krizi riskinin gelişebileceğine dikkat çekerek, “Sonbahar mevsiminde gerek kalp hastalarının gerekse kardiyovasküler risk taşıyan özellikle hipertansiyon, diyabet veya obezite hastalarının soğuk ve sert rüzgarlı havalar ile enfeksiyon hastalıklarına karşı önlem almaları çok önemli. Ayrıca düzenli kullanılan ilaçların da sonbahar mevsimine göre ayarlanmaları için mutlaka hekime başvurulmalı” diyor.  Uzmanlar, kalp hastalarının sonbahar mevsiminde dikkat etmeleri gereken kuralları anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

 Vücut ısınızı koruyacak şekilde giyinin

Sert rüzgarlı havalar göğüs bölgesinde ısı kaybını artıracağı için koroner spazm, dolayısıyla kalp krizi riskini yükseltebiliyor. Kalp sağlığınız için aşırı rüzgarlı havalarda mümkünse sokağa çıkmayın. Mecbursanız, göğüs bölgenizi koruyacak şekilde giyinmeyi alışkanlık edinin. Ayrıca sokağa çıkarken kıyafetlerinizin altına giyeceğiniz kalın termal çamaşırlar da vücut ısınızın sabit kalmasına yardımcı olacaktır. 

 Rüzgarlı havalarda kapalı mekanlarda spor yapın

Sonbahar mevsiminde de egzersizlerinize düzenli olarak devam etmeniz kalp sağlığınız için büyük öneme sahip. Haftanın en az dört günü yapacağınız 30 dakikalık tempolu yürüyüş, kalp krizi riskini azaltıyor. Ancak soğuk ve rüzgarlı havalarda yürüyüş için dış ortamları değil kapalı mekanları tercih etmeye özen gösterin. 

 Yürüyüş için sabah saatlerini tercih etmeyin

Sonbahar mevsiminde dikkat etmeniz gereken bir başka önemli nokta ise yürüyüş saatleriniz olmalı. Doç. Dr. Ufuk Gürkan, havaların soğuk olduğu günlerde sabah saatlerinde, özellikle rüzgarlı havalarda yapacağınız yürüyüşün kalp sağlığınızı olumsuz etkileyeceğini belirterek, “Bunun nedeni ise koroner damarların sabah saatlerinde elastikiyet özelliklerinin az olması ve bunun sonucunda kalbin yükünün artmasıdır. Dolayısıyla sabah erken saatlerde yapılan yürüyüşler, göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi sorunları, dahası kalp krizini tetikleyebiliyor. Sabahları yürüyorsanız, kalp sağlığınız için düşük tempoyu tercih etmeli ve göğüs bölgesinde gelişen ağrı veya nefes darlığında yürüyüşünüzü sonlandırmalısınız. Sonbahar aylarında yürüyüş için en ideal zaman soğuğun kırıldığı öğle saatleridir” diyor.

 Yemekten hemen sonra egzersiz yapmayın

Yemeğin ardından damarlardan mide ve bağırsak sistemine giden kan miktarı ile kalp hızı göreceli olarak artıyor. Bu fizyolojik bir durumdur. Ancak  kalp damar hastalığında koroner kan akımının az olması nedeniyle ağır yemek sonrasında yapılan egzersizler kalp krizi riskini artırabiliyor. Dolayısıyla kalp damar hastalıkları açısından yüksek riske sahipseniz, egzersizlerinizi çok hafif bir kahvaltıdan en az bir saat veya öğle ya da akşam yemeğinden en az 3-4 saat sonrasında yapmaya özen gösterin. 

 Ağır eşya taşımayın, dik yokuşlardan kaçının

Soğukla birlikte kalbin iş yükü arttığı için ilave zorlayıcı faaliyetler semptomları tetikleyebiliyor. Öyle ki yaz aylarında hiçbir şikayeti olmayan ve orta derece kalp damar tıkanıklığına sahip hastaların soğuğa maruz kaldıklarında nefes darlığı ile göğüs ağrısı gibi semptomları başlayabiliyor, bu tablo kalp krizine kadar ilerleyebiliyor. Bu nedenle soğuk havalarda gerekmedikçe ciddi efor gerektiren ağır eşya ve yük taşımak gibi faaliyetlerden kaçının, dik yokuşlu yolları kullanmamaya da özen gösterin. 

 Sonbahar mevsimine uygun beslenin 

Düşen sıcaklıklarla birlikte vücudumuzun enerji ihtiyacı da artıyor. Doymamış yağdan ve karbonhidrattan zengin gıda alımı nedeniyle reflekslerimiz uyarılıyor ve daha kolay kilo almamıza yol açabiliyor. Kilo alımının hipertansiyon ve kalp damar hastalıklarının gelişme riskini artırması nedeniyle diyet ve egzersiz faaliyetlerinizi sonbahar mevsimine uygun olacak şekilde devam ettirmeniz gerekiyor. Besin değeri açısından zengin, düşük kalorili meyve ve sebzeleri bolca barındıran öğünlerle beslenmeye önem verin. Karbonhidrattan görece fakir, proteinli gıdalarla dengelenmiş, doymamış yağ asitlerini içeren yiyeceklerin sofranızda bulunmasını da alışkanlık edinin.

 Enfeksiyonlara karşı korunun! 

Soğuk havalarla birlikte vücudumuzun direnci düşüyor ve grip ile Covid-19 gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riskimiz artıyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ufuk Gürkan, bu enfeksiyonların da kalp krizi riskini ve kalp yetmezliği semptomlarını artırdığına işaret ederek, “2019 yılında başlayan Covid-19 enfeksiyonunun düşük yoğunlukla da olsa devam ettiği günümüzde; hijyen kuralları, maskeyle korunma, dezenfektan kullanımı gibi gribal enfeksiyonlarda korunma yöntemlerini uygulamanız ve hekiminizin görüşünü alarak uygun aşılarınızı yaptırmanız kalp ve damar sağlığınız için çok önemlidir” diyor. 

D vitaminini unutmayın 

Yapılan çeşitli çalışmalarda, vücudumuzdaki D vitamini seviyesinin yaz mevsimine nazaran sonbahar ve kış aylarında azaldığı gösterilmiş.  Bilimsel araştırmalar, D vitamini eksikliğinin koroner kalp hastalığı riskini anlamlı olarak artırdığını gösteriyor.  Bu nedenle sonbahar aylarında gerek güneş ışınlarından faydalanarak gerekse gıdalarla D vitamini takviyesi yapmanız oldukça önem taşıyor. 

Soğuk havanın göz kapağı egzamasına etkileri ve tedavisi Soğuk havanın göz kapağı egzamasına etkileri ve tedavisi

 Grip aşınızı yaptırın 

Viral enfeksiyonlar özellikle de covid-19 enfeksiyonu, immün sistemi zayıf ve yaşlı hastalarda daha ağır bir tablo oluşturabiliyor, altta yatan kalp hastalığını alevlendirebiliyor. Özellikle diyabet, koroner kalp hastalıkları veya kalp yetersizliği gibi kronik immün sistemini zayıflatan bir hastalığınız varsa hekiminizin görüşünü alarak mevsimsel grip aşınızı yaptırmayı ihmal etmeyin. 

 Hava kirliliğine dikkat! 

Sonbaharla birlikte araç yakıt ve ısınma amaçlı tüketilen hidrokarbon ürünlerine ait partiküller hava kirliliğini artırıyor. Artmış olan hava kirliliğinin kalp damar tıkanıklarını, hipertansif ataklar ile kalp yetersizliği ataklarını artırdığı bilimsel olarak kanıtlandı. Dolayısıyla ciddi kalp damar hastalığınız veya kalp yetersizliği sorununuz varsa bu havalardan kaçınmanız, mümkünse görece olarak daha temiz havaya sahip bölgelerde yaşamanız öneriliyor. 

Editör: Saliha Kara