Can Yücel
Bir yolun varsa gidilecek sona bırakma.
Bir sözün varsa dilden yüreğe hiç susma.
Görmen gerekiyorsa birini git yanına.
Okşaman gereken bir yürek varsa esirgeme elini.
Hayat çok zalim.
An gelir;
Elini, Gözünü,
Yolunu,
Yüreğini alır senden.
O zaman istesen de;
Dokunamaz,
Göremez,
Gidemez,
Söyleyemez olursun!"
Orhan Veli Kanık - Kumrulu Şiir
Duyduğum yoktu ne vakittir
Güvercin sesi, kumru sesi, pencerede;
İçime gene
Yolculuk mu düştü, nedir?
Nedir bu yosun kokusu,
Martıların gürültüsü havalarda;
Nedir?
Yolculuk olmalı, yolculuk.
Nazım Hikmet - Bütün Yolculuk Boyunca Hasret Ayrılmadı Benden
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
gölgem gibi demiyorum
çünkü hasret yanımdaydı zifiri karanlıkta da
Ellerim ayaklarım gibi de değil
uykudayken yitirirsin elini ayağını
ben hasreti uykuda da yitirmiyordum
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
açlıktı, susuzluktu demiyorum
sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi de değil
giderilmesi imkânsız bir şey
ne sevinç ne keder
şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz
içimdeydi dışımdaydı
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan
hasretten gayrı
Nazım Hikmet Ran – Bir Yolculuk Üzerine
Açıyoruz kapıları,
kapıyoruz kapıları,
geçiyoruz kapılardan
ve biricik yolculuğun sonunda
ne şehir,
ne liman
Tren yoldan çıkıyor,
batıyor gemi
düşüyor uçak.
Harita çizilmiş buzun üstüne
Elimde olsaydı bu yolculuğa
başlayıp başlamamak
başlardım yine.
Ataol Behramoğlu – Bir Yolculuktu
Bir yolculuktu bu ve yolun sonunda
Ulaşmak istediğim kendimdi
Yalnızlığımın parmak izlerini
Bırakarak geçtiğim yollara
İçimde gitmek mi kalmak mı duygusu
Tenin seslenirken tenime
Ve çekerken beni derinliklerine
Gözlerinin yeşil uçurumu
Yürürdüm aşarak bütün engelleri
Gökyüzü çıldırtan maviliğini
Ve yaz hüzünler biriktirirken
Yürüdüm ölümsüz, büyük bir sabaha
O çocuk düşü bir kez daha
Başlasın diye yeniden
Haydar Ergülen – Yarın Gece
Yarın gece gideceğim bu kentten
Bir ırmağa yolcuyum sular çekiyor beni
Yüreğimden başka taşıyacak yüküm yok
Sayılmazsa göğsümden düşen kuş ölüleri
Sözüm yok işte yüzüm işte akşam
Sesimde anıların sessizliği
İçimde acıyla yürüyorum yolları
Çoktandır yolumu ayırdığım bu kentten
Yorulsam da bir daha binmem o trenlere
Kimse karşılamasın istasyonlarda beni
Gülten Akın
İstediğiyle çıkardı yollara
Giderdi hiç istemediğiyle
Deniz Türküsü, Yahya Kemal Beyatlı
Dolu rüzgârla çıkıp ufka giden yelkenli!
Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli.
Ömrünün geçtiği sahilden uzaklaştıkça
Ve hayâlinde doğan âleme yaklaştıkça,
Dalga kıvrımları ardında büyür tenhâlık
Başka bir çerçevedir, git gide dünyâ artık.
Daldığın mihveri, gittikçe, sarar başka ziyâ;
Mâvidir her taraf, üstün gece, altın deryâ…
Yol da benzer hem uzun, hem de güzel bir masala
O saatler ki geçer başbaşa yıldızlarla.
Lâkin az sonra lezîz uyku bir encâma varır;
Hilkatin gördüğü rü’yâ biter, etrâf ağarır.
Som gümüşten sular üstünde, giderken ileri
Tâ uzaklarda şafak bir bir açar perdeleri…
Mûsıkîsiyle bir âlem kesilir çalkantı;
Ve nihâyet görünür gök ve deniz saltanatı.
Orhan Veli Kanık - Yolculuk
Ne var ki yolculukta
Her sefer ağlatır beni,
Ben ki yalnızım bu dünyada?
Bir sabah kızıllığında
Yola çıkarım Uzunköprü’den.
Yaylının atları şıngır mıngır,
Arabacım on dört yaşında,
Dizi dizime değer bir tazenin,
Çarşaflı, ama hafifmeşrep;
Gönlüm şen olmalı değil mi?
Nerdee!..
Söyleyin, ne var bu yolculukta?
Atilla İlhan – Rüya bu ya
İkimiz otobüsle uzak bir şehre gidiyormuşuz
kars'a mı desek
ardahan'a mı desek
yollarda kar bulut mavisi / dağlar duman
derin bir uykusuzluğa sarkmış yolcular
bir uçuruma sarkar gibi
tedirgin
ürkek
gizli böcek çıtırtıları şoförün radyosundan
camlar buğulandı
sabah oluyor
omuzumda uyuyorsunuz