Türkiye’de her yıl 44 milyar ekmek üretiliyor ama ne yazık ki 4 milyar ekmek çöpe gidiyor. Bu 4 milyarın yarısının da İstanbul’da israf edildiği söyleniliyor. Sofraların vazgeçilmez lezzeti olan ekmeğin israfı Türkiye’nin kanayan yarası olmaya ve ekonomiyi olumsuz etkilemeye ramazan ayında da devam ediyor. Özellikle Ramazanda somundan daha fazla tüketilen pide yarına kaldığında daha erken bayatlamış oluyor ve yine israfa yol açıyor. Müslüman âlemi için oldukça bereketli olan bu ayda yapılan israf  ilim adamlarının konu hakkında ki uyarılarına sebep olmakta. Konu ile ilgili oldukça ibretlik 3 hikaye ekmek israfının ne kadar anlamsız olduğunu  anlamamıza yardımcı olacak nitelikte.

Tarihte askerlerimizin harplerde çektiği açlık hakkında, arşivlerde yüzlerce bilgi ve belge mevcut. Bunlardan 3 hikâyeyi kıssaca hatırlatalım;

Balkan Harbi'nde Trakya'da savaş muhabiri olarak bulunan Fransız gazeteci Stephane Lausanne, şöyle yazıyor: "Bir subay açlıktan bayılacak hale gelmişti. Son tedbir olarak paltosunun iç cebine bir ekmek kabuğu saklamıştı. Sabahleyin bitkin bir şekilde  ekmeğini çıkarmış, atın üstün-de doğrulup yemeye hazırlanmıştı. Ancak, tam o anda yolun kenarında, donuk bir hâle gelmiş bir yaralıyı fark etti. Yaralı doğrulmuş, öylesine yal varan bir tavırla elini uzatmış tı ki subayın yüreği parçalanmıştı. Elindeki ekmeği, bu zavallı ( yavrunun eline bırakmak istemiş, tam o anda da atı hareketlenmiş ve ekmek elinden kayıp çamurların içine düşmüştü. 0 esnada yaralı asker kendisini yere atıp, insan kanları ile karışmış çamurlar içinde, bulunan bu ekmek parçasını alıp ağzına götürmüştü…

Birinci Dünya Savaşı'nda yedek subay olarak askere giden Sivaslı Rıfat Erdal da hatıralarında; "Erzurum ve Erzincan düştükten sonra, Erzincan-Sivas arasındaki dağlarda mevzilendik. Kış çok şiddetliydi.  Askerlere yiyecek için haftada ancak zayıf bir sığırı bulabiliyorduk. Sığırların derilerini de askerlerin çarıklarını tamirleri için parçalayarak dağıtıyorduk. Askerlerin niçin çarıklarını tamir etmediğini sorulduğunda çavuş boynunu büktü ve; "Efendim biz sığır derilerini erlere dağıtıyoruz. Ancak karınları aç olduklarından hemen közleyip yiyorlar." ifadelerini kullanıyor... Rıfat Erdal-Hayat Tarih Mecmuası

Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddet Artışını Tetikleyen Faktörler: Toplumsal, Ekonomik ve Psikolojik Etkenler Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddet Artışını Tetikleyen Faktörler: Toplumsal, Ekonomik ve Psikolojik Etkenler

 1919 yılında İngilizler Antep'i işgal ettiklerinde ileri gelenleri yakalayarak Mısır'daki esir kamplarına gönderdiler. Bunlardan birisi olan Eyüb Sabri (Akgöl) esaret hâtıralanda diyor ki: "İngilizler kamptaki asker ve sivil esirlere ölmüş katır, beygir eti veriyorlardı. Ağustos sıcaklarında kokmuş bu etleri yemek mecburiyetinde kalan pek çok mazlum askerimiz dizanteri ve uyuza benzeyen palağra hastalığına yakalanarak öldüler.

Editör: Merve Kiraz