Paris’in simgelerinden biri olan Eyfel Kulesi, hem Fransa’nın gururu hem de dünyaca ünlü bir yapı olma özelliği taşır. İnşa edilmesinin 130. yıl dönümünde, bu eşsiz yapının tarihini yeniden gözler önüne seriyoruz. 1887 yılında inşasına başlanan Eyfel Kulesi, 1889’da tamamlanarak, Paris’te düzenlenen Dünya Fuarı’nın (Exposition Universelle) ana giriş kapısı olarak açılış yaptı. Ancak, yapının inşa edilmesindeki en önemli sebep, Fransız Devrimi’nin 100. yılını kutlamaktı.

Kadir Gecesi Ramazan'ın Son On Gününde Saklı Kadir Gecesi Ramazan'ın Son On Gününde Saklı

Eyfel Kulesi, ilk yapıldığı dönemde estetik açıdan pek çok eleştiriye maruz kalmıştı. Dönemin sanatçıları, yapıyı fabrika bacası ya da sokak lambası gibi çağrışımlar yaparak eleştirmişti. Hatta ünlü yazar Guy de Maupassant, Eyfel Kulesi'ni sevmediğini sıkça dile getirmiştir. Bununla birlikte, ilginç bir şekilde her gün öğle yemeğini kulenin tepe katında yemeyi tercih ettiğini belirtmiştir. Bir gazeteci ona neden kulenin üstünde yemek yediğini sorduğunda, Maupassant, "Çünkü burası Paris’te kulenin görünmediği tek yer," cevabını vermiştir.

Eyfel Kulesi’nin tasarımına da çeşitli yanlış anlamalar olmuştur. Genellikle, yapının mimarı olarak Gustave Eiffel anılsa da, aslında asıl mimar Stephen Sauvestre’dir. Eiffel, yalnızca yapının mühendislik tasarımını üstlenmiştir. Kuleyi inşa eden mühendisler ise Maurice Koechlin ve Emile Nouguier’dir. Bu dev yapının yapımında, birçok zorlukla karşılaşılmış olsa da, inşa süreci boyunca yalnızca bir işçi hayatını kaybetmiştir. Bu da o dönemin koşullarında oldukça başarılı bir oran olarak kabul edilmiştir.

Eyfel Kulesi, yapıldığı 1889 yılından 1930 yılına kadar, dünyanın en yüksek yapısı olma unvanını taşımıştır. Bugün, 324 metreye kadar yükselen kule, modern teknolojinin simgelerinden biri olarak radyo vericisi olarak da kullanılmaktadır. Aynı zamanda meteorolojik gözlemler için de önemli bir alan sağlamaktadır.

Bugün hala her 7 yılda bir, kuleyi korumak ve sağlam tutmak amacıyla 50-60 ton boya ile yeniden boyanmaktadır. Kule, zamanla renk değişimi göstermiş ve ilk olarak kırmızımsı kahverengi tonlarıyla inşa edilmişken, günümüzde bronz renge bürünmüştür.

Eyfel Kulesi, her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilmeye devam ederken, Paris’in silüetinde parlayan bir sembol olarak hayatımıza dokunmaya devam ediyor.

Editör: Merve Kiraz