Çocukluk yıllarımızın en sevilen masallarından biri olan Külkedisi, sadece bir peri masalı olmanın ötesinde, derin toplumsal ve felsefi mesajlar barındırıyor. Masalları masal yapan yalnızca olağanüstü olaylar değil, aksine, olanın olağanüstü hale dönüşmesi, sıkıntıların, zorlukların ve ayrımcılığın aşılabileceği bir dünyanın hayalini kurmamıza yardımcı olmasıdır. Külkedisi masalı da tam olarak bu bakış açısını sunuyor.
Hikâyenin başında, annesinin ölümünden sonra babasının yeni eşiyle yaşamaya başlayan Cinderella, bir taraftan üvey annesi ve kız kardeşlerinin ezici baskısına maruz kalırken, diğer taraftan da tüm bu zorluklara rağmen içindeki umudu kaybetmemektedir. Üvey annesi ve kız kardeşlerinin gösterdiği büyük güç, onların toplumda sahip oldukları üst sınıf pozisyonlarına dayanırken, Cinderella’nın yaşadığı fakirlik ve yoksulluk, onun alt sınıf bir birey olmasının kaçınılmaz sonucudur. Ancak, masalın en önemli noktalarından biri, bu iktidar sahiplerinin kaba, çirkin ve vurdumduymaz olmalarıdır. Masaldaki iktidar sahipleri, eşitsizliği değil, bu eşitsizlikten fayda sağlayan ve buna karşı umudu bozmadan başa çıkmaya çalışan karakterleri temsil eder.
Sınıf Ayrımı ve Umut Veren Peri
Masalın derinliklerine indikçe, feodal toplumun baskıcı yapısı karşımıza çıkar. Cinderella, üvey anne ve kız kardeşlerinin keyifli yaşamları karşısında sürekli olarak ezilir. Ancak burada, kaderini değiştiren, hayatına dokunan bir peri figürü ortaya çıkar. Bu peri, tanrısal bir güçle ona yardımcı olarak, sıradan bir köylü kızını masalsı bir şekilde bir prensese dönüştürür. Peri, aynı zamanda ölen annesinin bir yansımasıdır ve tanrısal bir yardımın simgesidir. Cinderella’nın değişimi, sadece dış görünüşünün değil, aynı zamanda sosyal sınıfının da üst sınıfın olanaklarına yakınlaştırılması anlamına gelir.
Balonun Gizemi: Alt ve Üst Sınıfın Buluşması
Baloya gitme hakkı, Cinderella’nın hak ettiği bir şeydir. Fakat, üvey annesi ve kardeşlerinin engellemelerine rağmen, peri onu bu baloya hazırlamak için sihirli bir dokunuşla ona yeni bir kimlik verir. Burada masaldaki üç sınıfın ögeleri belirgindir: Kral ve Prens soylu sınıfı temsil ederken, üvey anne ve kız kardeşler orta sınıfı, Cinderella ise alt sınıfı temsil eder. Balo, sınıflar arası bir birleşme olanağı sunar, ancak bu birleşme, sadece Tanrı’nın dokunuşuyla mümkün olur. Bunu simgeleyen unsurlar arasında alt sınıfın sembolü olan fareler, soylu sınıfın atlarına, ve alt sınıfın kirli kıyafetleri de zenginlik ve gösterişe dönüşür.
Masal, gece 12'de sona ererken Cinderella'nın hayatındaki bu değişim de kısa süreli olur. Alt sınıfın mutlu anları daima geçici ve sınıfsal sınırlarla belirlenmiştir. Cinderella, geceyi bitirmeden saraydan ayrılmak zorunda kalır, çünkü sınıf atlaması ancak Tanrı'nın yardım ettiği bir büyüyle mümkün olmuştur.
Ayakkabının Sırrı: Sistem ve Eşitsizlik
Prens, Cinderella’yı bulmak için ülkedeki her eve gider ve ayakkabıyı her genç kıza giydirir. Buradaki iki temel soru ise masaldaki derin soruları ve toplumsal mesajları anlamamıza yardımcı olur. Birincisi, ayakkabının kime ait olduğunu bile bile neden genç kızlar bu ayakkabıyı denerler? İkincisi, bu ayakkabı yalnızca Cinderella’ya nasıl uyar?
Bu soruların cevabı, toplumsal sınıflar arasındaki büyük farkları ve eşitsizlikleri anlamamıza ışık tutar. Genç kızlar, daha iyi bir hayat ve zenginlik umuduyla bu ayakkabıyı giyme çabasına girerler. Sınıfsal yapılar, kadınlar üzerinden işler ve bu hayal edilen hayatı kazanmak, ancak Tanrı’nın dokunuşu ile mümkündür.
Masalın Sonu: Sonsuz Mutluluk ve Ebedi Eşitsizlik
Sonuç olarak, Cinderella’nın mutlu sona ulaşması, alt sınıfın yükselmesinin ancak Tanrı’nın bir lütfu ile mümkün olduğunu gösterir. Masalın son cümlesi, "Ve sonsuza dek mutlu yaşadılar," diyor; ancak bu mutlu son, alt sınıfın var olabilmesi için Tanrı'nın dokunuşuna ve üst sınıfın onayına dayanır. Bu, toplumun ezilen kesimlerinin hak ettiği değişimi gerçekleştirmesinin sadece Tanrısal müdahale ile mümkün olduğunu, sosyo-ekonomik yapılarının ise olduğu gibi kalması gerektiğini anlatır.
Külkedisi masalı, derin sembolizmiyle, sosyal yapıları ve eşitsizliği sorgulamadan kabul etmemizi salık veren bir öğreti sunar. Ezilenlerin sessizce bekleyip, "umut"la Tanrı'nın müdahalesini beklemeleri gerektiği, masalın ana mesajlarından birisidir.