Birçok kişi, normal bilimsel yöntemlerle açıklanamayan paranormal deneyimler yaşadığını iddia eder. Hayalet görmeleri, psişik önseziler, telekinezi, telepati ve daha pek çok paranormal yetenek, birçok insanın inandığı fenomenler arasında yer alır. Bununla birlikte, tanımlanamayan uçan nesneler (UFO'lar) ve uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia eden pek çok kişi, bu tür deneyimlerin dünyadışılığına inandıklarını belirtmektedir. Ayrıca, Sasquatch (Bigfoot), chupacabra ve Loch Ness canavarı gibi kriptozoolojik canavarlara dair binlerce anlatı da mevcuttur.
Paranormal olayların bilimsel dünya ile farkı, bu tür deneyimleri yaşayanların çoğunlukla doğaüstü güçlere ya da folklorik unsurlara dayandırmasıdır. Ancak bu tür olayların birçok durumda insan algısının yanıltıcılığından kaynaklandığı veya bilimsel olarak henüz keşfedilmemiş fenomenlerle açıklanabileceği görüşü de vardır.
Bilim, paranormal olayların tamamını açıklamakta zorlansa da, insanların bu deneyimlere inanmalarının nedenlerine dair birçok mantıklı açıklama sunmaktadır. Psikologlara göre, insanlar bazen telkinlere daha duyarlı olabilirler ve korkutucu olaylar yaşadıklarında bu deneyimleri paranormal olarak nitelendirirler. Uyku felci gibi bir durum da, kişilerde halüsinasyonlara ve yanlış algılara yol açarak hayalet görme iddialarının artmasına neden olabilir.
Psişik fenomenler konusuna baktığımızda, geleceği önceden görme ya da kaybolan yakınlarla iletişim kurma gibi yetenekler sunduklarını iddia eden kişilerin, aslında soğuk okuma gibi psikolojik manipülasyon teknikleri kullandıkları ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan, kriptozoolojik canavarların görüldüğüne dair iddialar çoğu zaman hayvanların yanlış tanımlanmasıyla açıklanabilir, örneğin chupacabra'nın uyuz hastalığına yakalanmış hayvanlar olabileceği gibi.
Paranormal olgular, uzun yıllardır okült topluluklar ve batıl inançlar tarafından incelenmiştir. Ancak modern bilim, batıl inançlardan uzaklaşarak, bu fenomenleri daha objektif bir şekilde araştırmaya yönelik adımlar atmaktadır. Parapsikoloji gibi bir alan, psişik yetenekleri bilimsel açıdan incelemeyi amaçlamakta ve hala şüpheyle karşılanmaktadır, çünkü elde edilen sonuçlar genellikle tekrarlanabilir kanıtlar sunmakta zorluk çekmektedir.
Son yıllarda ise, UFO'lar (ya da günümüzde UAP olarak bilinen Tanımlanamayan Hava Olayları) konusundaki araştırmalar bilimsel camiada daha fazla ilgi görmeye başlamıştır. 2010'ların sonlarına doğru, ABD hükümeti tarafından tutulan ve daha önce gizli tutulan belgeler, gökyüzündeki garip ışıklarla ilgili söylentilerin belki de somut gerçekliklere dayandığını öne sürmüştür. UAP'ler, dünya dışı varlıklara ait olmasa da, askeri teknolojilerle ilişkili olabilir ve bu durum, NASA gibi bağımsız araştırma kuruluşlarının bu fenomeni daha bilimsel bir şekilde incelemeye almasına yol açmıştır.