Erzincan’da zaman kardeşlik zamanıdır. Asla unutmamak gerekir makam ve mevkiler geçidir. Her şey birer fanidir. Erzincan’da sosyal hayata girmiş dünya sevgisi o kadar belli bir durum ki il dışından gelmiş bir yabancı gözüyle baktığımız zaman en ufak bir ayrıntı ile gözden kaçmayacak kadar bir hayat tarzı var.
Maalesef geçen ki ‘’ ESKİ EFENDİLER ESKİDİ EFENDİLER’’ başlıklı yazımda bahsettiğim gibi Erzincan insanına ait olmayan yabancı bir hayat tarzı ile sosyal yaşama kapasitesinin yerelden kaynaklanmadığı tam aksine şehir de hayatın artık insanlar arası iletişim yerine çok farklı bir anlayış oluşmuş.
Bu manevi bir gereksinim ihtiyacını da beraberinde oluşturmuş. Tek kanatlı bir kuş türü olmadığı gibi insanlar arasında ki tek taraflı düşünmenin de yarar sağlamayacağı önemli bir meseledir.
Öyle bir hale gelmişiz ki sanki patlamaya hazır bir bomba gibi yani herkes barut gibi olmuş nasıl konuşulacak ve sonucu ne olacak bir durum söz konusu. Genellikle en az iki günde bir veya üç günde bir kavgalar ile ne kadar insanlık ve medeniyetten bahsedilebilir.
Erzincan’da en az bir veya iki saat insanların yoğun olduğu hafta sonlarında gezerek muhakkak bir kavgaya veya bir kargaşaya şahit olabilirsiniz. Peki bu ne demek oluyor. Neden böyle veya niçin oluyor demeye gerek yok. Daha bir ay öncesine kadar Erzincan’da herkesin içerisinde vatandaşın birinin bıçaklanarak öldürülmesinin henüz kırkı bile çıkmadı.
‘’ su testisi su yolunda kırılır ‘’ diyerek veya iplerin kopması ve sigortaların atması ne derseniz deyin her türlü taşkınlık hem kanuni bir suç olduğu gibi aynı zamanda dinen sakıncalı olduğunu bildiğimiz halde nedense bir anlık bir huzur hemen bitiyor.
Genellikle Türkiye’nin tamamında görünen ve küçük şehirlerde çok daha fazla hissedilen bir psikolojik sorunların hızla artışı hem yerel hem de genel olarak tüm yetkililerin sorumluluğundadır.
Artık yetkililerde muhakkak makam ve mevkilerden emekli olduklarında bu tevatüre onlarında katılacağını bilmeleri gerekir.
      İl emniyet müdürlüğü huzur toplantıları ile devam eden projenin sık sık yapılarak daha fazla bilgilenme yapmaları gerekir. Benim en çok beğendiğim toplumsal proje toplum destekli polis departmanı gerçekten toplum destekli polisler diğer polis birimlerinden çok farklı bir intiba oluşturmuş. Halkla iç içe olmaları hem emniyetin hem de devletin işini çok fazla kolaylaştırıyorlar.  
     Keşke il müftülüğü de tıpkı emniyette ki toplum destekli polis gibi bir uygulama ile milletin en çok ihtiyacı olan emri bil maruf ekibi ile farkını gösterse. ama hep söylüyorum fakat yapan yok. Yani bir felaket başını almış gidiyor. Dinini bilmeyen nesil geldiğinde o zaman benim olup olmayacağım ne kadar garanti. Ne muhabbet ne de sohbet olmayınca ortak olarak insanlar arası iletişimi etkilemektedir.
     İşin ehli ortada olsa il emniyet müdürlüğü gibi huzur toplantıları ile paralel bir program ile daha sağlıklı ve daha faydalı olur. Tabi ki yazılarımı tam anlamıyla kavransa en azından somut bir adım atılırdı. İnşallah sizden sonraki makam ve mevki deki Nesil’e nasip olur. Toplumun hem ahlakı hem de dinini yaşamayı öğretmek kadar daha faydalı ne olabilir. Ben eskiden hep Türkiye 2000’lerden sonra daha iyi olacak derdim. Şimdi dediğim sözün günlerinde toplumun her kesimini kucaklayacak ve gerekirse ayağına kadar gidilerek zaman iman kurtarma zamanı düşüncesi ile bıkmadan yılmadan tebliğ edecek makam ve mevki ’ye sahip insanların öncülüğünde bilakis Erzincan halkı için daha yararlı bir etkinlik yapacak öngörüsü içindeyim.
     Erzincan’da ömrünü kurana hizmet ederek geçirmiş şehrimizin büyük alimi allame Şemseddin Uçar gibi üstatlara çok büyük ihtiyaç var. Unutmayın ki dünya fani maalesef ölüm ani her şey biranda oluyor. Bu makam ve mevki de durmakla toplumun gidişatını görmezlikten gelmek. Sadece aydınlıkta karanlıkta kalmaktır. Yetkililerin kendilerine gelerek Osmanlı torunları olan bu milleti ateşten koruması da dinen mesuldür.