ERZINCAN

Erzincan’da şifanın sır kapısı “Ali Cerrah”

Onlar diridirler lakin siz bunu sezemezsiniz

Abone Ol

Erzincan’ın bazı noktalarında o kadar manevi değerler mevcut ki oldukça ürperten fakat bir o kadar da huzur veren niteliklere sahip. Özellikle Çatalarmut (Esesi) köyünde anlatılan hikayeler oldukça fazla. Daha öncede yayınladığımız Gelin Bayırı Hikayesinden daha çok öne çıkan hikayeleriyle Ali Cerrah Türbesi yörenin oldukça ziyaretçi akınına uğrayan bölgesi niteliğinde. Bilmeyenler için  asırlar önce Erzincan’da önemli bir zaat olarak adlandırılan (evliya) Ali Cerrah’ın kimliği ve türbesine dair bilgileri ve hikayeleri sizlerle paylaşıyoruz. Ama öncelikle evliyalara dair kıssa bir bilgiyi geçelim;

Kısa ve net olarak “Evliya”, iman ve takva ehlidir. Tüm durumlarında Allah’ı gözetleyen, emirlerini yerine getiren ve yasaklardan sakınan kişilerdir.

Yüce Allah şöyle dedi: “Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. Onlar iman etmiş ve Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlardır. Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır. Allah’ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. İşte bu, büyük başarıdır.” (Yunus 62-64)

İbn Kesir Rahimehullah şöyle dedi: “Allah’ın evliyası iman eden takva sahipleridir. Bunu yüce Allah bu şekilde açıklamıştır. Her kim takva sahibi olursa Allah’ın dostudur. Onlar kıyamet felaketleri ile ilgili karşılaşacaklarından dolayı hiçbir korku olmadığı gibi dünya sorunlarından dolayı üzüntü duymazlar.

Ebu Hureyre (r.a)’den rivayetle Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi:

“Allah'ın bazı kulları vardır ki Nebi olmadıkları halde Nebiler ve şehitler onlara gıpta ederler." buyurunca ashab:

"Onlar kimlerdir? Umulur ki biz de onları severiz." dediler. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem:

"Bunlar akrabalık bağı ve hiçbir yakınlık olmadan birbirlerini Allah için sevenlerdir. Onlar nurdan minberler üzerinde nur yüzlü kişilerdir. Onlar, insanlar korktuğunda korkmayan, üzüldüğünde de üzülmeyen kişilerdir." buyurdu ve: "Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de."

Nefsine zulmedenin makamı:

Günahkâr olan müminin derecesi olup iman ve salih ameller kadar evliyalığı vardır.

Evliyalık kimsenin tekelinde değildir. Belirli bir gurup insanlara özel bir durum olmadığı gibi miras vb. şekillerle de kazanılmaz. Bilakis rabbani bir rütbe olup kalbin sevgi ve saygı ile dolmasıyla oluşur ve gerçek eylemlere yansır. Böylece bu kalbin sahibi Allah’ın sevgisini ve dostluğunu kazanır.

Ali Cerrah’ın kimliği üzerine bugüne kadar gelen bilgiler

Ali Cerrah’ın nerede ve ne zaman yaşadığına dair kesin bilgi bulunmamakta. 12 veya 13. yüzyılda yaşadığı tahmin edilmekte. 16. yüzyıl Osmanlı kayıtlarında Göyne ve Esesi köyleri arasında olduğu tahmin edilen Vank-ı Ali Cerrah adında bir köyden bahsedilmektedir.

Erzincan’da iyi bilinen üç şahsın kardeş olduklarına inanılır ki bunlar Sultan Melik (Melik Gazi), Acepşir Gazi (Sultan Seydi) ve Ali Cerrah’tır. İnanışa göre bu üç kardeş, Erzincan’ın İslamlaştırılmasında önemli roller üstlenmiştir. Sultan Melik Kemah’ta, Acepşir Gazi Binkoç’ta (Cırzını), Ali Cerrah ise Çatalarmut’ta (Esesi), halkı irşat ve manen muhafaza etmiştir.

İyi bir hekim olduğu ve yaşadığı dönemde halkı tedavi ettiğine inanılan bu zatın türbesi, Erzincan ovasının batı kısmında yer alan ve merkeze bağlı Çatalarmut (Esesi) köyü sınırları içinde yer alır.

Türbenin Fiziksel Özellikleri

Türbe, şehir merkezine yaklaşık 17 km mesafededir. Türbe, Çatalarmut Barajı’na da yakındır. Türbe, Çatalarmut merkezindan yaklaşık bir iki kilometre sonra; yolun sağ tarafında, birkaç tarlanın ortasında bulunmaktadır. Yolun devamında Göyne ve Baltaşı (Zaza) köyleri vardır.  Yıllarca yıkık halde olan türbe, 2007 yılında bugünkü şekliyle inşa edilmiştir. Türbenin ön ve arka kısmına, istinat duvarı çekilmiştir.

Türbenin bulunduğu yer fazla dikkat çeken bir yerde olmasa da bulunduğu yer itibarıyla Erzincan ovasını görecek şekildedir. Ovanın büyük bölümü, türbenin görüş alanındadır. Türbe’ye 2017 yılında bir ek yapılmış ve yemek pişirip lokma dağıtmak için kullanılacak bir ardiye ve tuvaletler eklenmiştir. Bu kısım türbenin hemen yanına, bağımsız olarak inşa edilmiştir. Türbeye sadece çatı ile bağlanmıştır.

Lahit, altıgen mimariyle inşa edilmiş bir odanın içindedir. Bu odanın her iki tarafında ve birbirinden bağımsız iki küçük oda bulunmaktadır. Odalardan biri kadınlar, diğeri de erkekler içindir. Ali Cerrah türbesini ziyaret edip türbede yatan hastaların şifa bulacağına inanıldığı için bu odalar yapılmıştır. İki odada da gelen hastaların kullanması için yatak, Kur’an ve abdest ibriği gibi eşyalar vardır.

Lahitin üstünde küçük bir sarık vardır. Her iki konaklama odasından da lahitin olduğu kısmı gören birer pencere mevcuttur. Türbe ve etrafı bakımsız hâldedir. Burası, Erzincandaki diğer türbelere nazaran daha az ziyaret edilen bir yerdir. Doğal bir sonuç olarak da bakımsız kalmıştır.

Ali Cerrah Türbesi Hakkında Tespit Edilebilen İnanç ve Anlatılar

“Babaannem anlattı. Eskiden Türbe’nin olduğu yerde iki katlı taş bir bina varmış. Bir gün bir çocuk getirmişler. Çocuk günlerdir ağır hastaymış, öyle ağızsız dilsiz yatıyor, dünyadan haberi yok, şifa bulsun diye getirmişler. Çocuğu ikinci kata çıkarıp yatırdılar. Sonra da aşağı inip kurbanı kestiler. Kesilen eti kazanda kaynattıkları sıra birden çocuk ikinci katın balkonundan sarkıp, anne ben çok acıktım dedi. Türbe günlerdir hasta yatan çocuğu iyileştirdi.

Bu Ali Cerrah, Selçuklu zamanında buraların büyük doktoruymuş hem de evliyasıymış. Öldükten sonra da himmeti devam etmiş. Öbür kardeşleri de (Acepşir Gazi ve Sultan Melik) kendisi de Allah’ın izniyle darda kalmışlara yardımı hâlâ devam ettiriyormuş. Çocukluğumda duymuştum; yılda bir kere bu üç kardeş Beytahtı’nın orada buluşup görüşürmüş. Sonra her biri kendi türbesinin olduğu yere gidip dua sahiplerine himmet edermiş.

Ali Cerrah, yaşarken şifa dağıttığı gibi öldükten sonra da şifa dağıtırmış. Kim türbesine gidip ondan medet isterse Allah’ın izniyle onun hastalığı geçermiş. Benim çocukluğumda mahallemizdeki sara hastasını oraya götürüp dua etmişlerdi. Hasta, geriye sapasağlam döndü. Zaten bu üç kardeşin kerameti sayısızmış. Melik, Gazi ve Cerrah üç kardeşin yüzü suyu hürmetine kim ne istese Allah onların hatırını geri çevirmez. Komşumuzun vücudundaki yaralar da Ali Cerrah’a gidip orada bir gece kaldıktan sonra geçti. Sara nöbeti geçirenler, deliler, sevda çekenler orada sağlık bulur, yeterki o zata inansınlar.

Ali Cerrah’ın türbedarından dinlemiştim. Bir akşam Ali Cerrah Türbesi’nde otururken türbeden mavi bir ışığın yükseldiğini gördüm. Benzer bir ışığın da Kemah tarafından geldiğini gördüm. Bir ışık da Cırzını tarafından geldi. Türbenin biraz ilerisinde bu üç ışık buluştu. Bir saate yakın bir arada kaldılar ve ardından her ışık geldiği yöne gitti.

Kaynak; https://erzincankulturatlasi.com/ - https://islamqa.info/tr