Sanal ortamda kendini var etmeye alışkın bireylerin gerçek ortamda etkileşimde bulunmayı tercih etmediğine dikkati çeken Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, cep telefonlarının artık birey ile yemek masasına, tuvalete, spora, yatağa kısacası her alana eşlik ettiğini kaydetti.

Telefonsuz kalma korkusu

Modern çağın en önemli katkılarından birinin şüphesiz cep telefonları olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Hayatımızı kolaylaştırmak ile hayatımızı ele geçirmek arasındaki farkı değerlendirirken ‘nomofobi’ kavramına da değinmekte fayda var. Nomofobi kelimesi ‘no-mobile-phone phobia’nın kısaltmasıdır ve telefonsuz kalma korkusu anlamına geliyor.” dedi.

Gelen herhangi bir bildirimi kaçırma korkusuyla sıklıkla ekranı kontrol ediyorlar

Cep telefonlarının sosyal medya kullanmak, iletişim sağlamak, bilgiye erişmek, eğlence, vakit geçirmek gibi çeşitli amaçlarla hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, şöyle devam etti:

Lezzetli Bir Tehlike: Dubai Çikolatası ve Aflatoksin Lezzetli Bir Tehlike: Dubai Çikolatası ve Aflatoksin

“Öyle ki bazı bireyler cep telefonundan ayrı kaldığında sıkıntılı bir hal ortaya çıkıyor. Peki herhangi bir zamanda cep telefonunuzdan uzak kaldığınızda huzursuz hisseder misiniz? Nomofobiden söz ediyorsak bu soruya vereceğiniz cevap ‘Evet’ olacaktır. Birey telefonunu bir an önce tekrar eline alma beklentisi içinde olur. Şarjı azalan veya biten telefon bu kişiler için endişe kaynağıdır. Gelen herhangi bir bildirimi kaçırma korkusuyla sıklıkla ekranı kontrol ederler. Sanal ortamda kendini var etmeye alışkın bu bireyler gerçek ortamda etkileşimde bulunmayı tercih etmezler veya ortamda yalnızca bedenen bulunurlar; tüm ilgileri akıllı telefonlarındadır.”

Hayatın her alanına eşlik ediyor

Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, sosyal ortamlardaki olumsuz etkisinin yanı sıra üretkenlik açısından da verimin düşmesine neden olduğunu ifade ederek, “Bir öğrenci veya çalışan kimse, odağını telefondan uzaklaştıramadığı için kendi işine odaklanmakta güçlük çekiyor. Yanından ayıramadığı bu nesne, artık birey ile yemek masasına, tuvalete, spora, yatağa kısacası her alana eşlik etmeye adaydır.” dedi.

Çocuk ve ergenlere sınır koymak önemli

Cep telefonlarının en yaygın kullanıcılarının ergenler ve genç yetişkinler olduğunu ve nomofobinin de bu yaş gruplarında sık görülebileceğini söylemenin mümkün olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, şunları dile getirdi:

“Öte yandan işi nedeniyle mobil cihazları ve sosyal medyayı yoğun kullanan kitle de bu anlamda riskli gruptur. İş, eğitim veya iletişim kurma zorunlulukları nedeniyle belirli bir grubun cep telefonundan uzak kalması çok elverişli olmasa da ergenler için aynı şeyi söyleyemeyiz. Ebeveynlerin gençlere sağlıklı bir alan açmasını desteklesek de bu alanın elbette bir çerçevesi olmalıdır. Cep telefonunun hangi amaçla, hangi ortamlarda ne kadar süre ile kullanılacağının sınırı önemlidir.

Bu durumu yasaklar, nasihatler üzerinden izah etmek yerine doğru iletişim ile onları yönlendirmek daha uygun olacaktır. Sanal ortama daha kısıtlı yer verildiği, gerçek deneyimlerin kıymetli olduğu dünyayı tanıtma konusunda ailelere aktif bir rol düşmektedir. Teknoloji ve cep telefonunda da diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi aileler ve gençler arasındaki sağlıklı iletişim, ilgi ve alaka çoğu sorunun fark edilip yönetilmesinde kritik bir öneme sahiptir.”

Nomofobi nasıl tedavi edilir?

Nomofobi tedavisine de değinen Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Nomofobi tedavisinde bu davranışın sıklaşmasının ve işlevselliği olumsuz etkilemesinin altında yatan diğer meseleleri ele almak gerekecektir. Bireylerin gereksinimlerini, hayatta kalmaya dair kaygılarını, cep telefonunun onun için nasıl bir anlam ifade ettiğini doğru değerlendirmeden cep telefonundan uzaklaşmasını beklemek çok gerçekçi değildir. Bu noktada ruh sağlığı profesyonellerinden, özellikle bağımlılık uzmanlarından yardım almak faydalı olacaktır.” dedi.

Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, bireyin iş birliği ve ailenin-sosyal çevrenin desteğiyle birlikte tedavi planı oluşturulması gerektiğini dile getirerek, “Psikiyatri değerlendirmesi, çeşitli psikoterapi yöntemleri, dijital detoks, riskleri azaltma, sosyal desteğin yapılandırılması gibi müdahalelerden yararlanılabilir.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Editör: Saliha Kara