Uzmanlara göre anne-çocuk ilişkisinde veya partnerlik durumunda istek ve ihtiyaçların görünmemesi veya görmezlikten gelinmesi kişilerin bazı davranışlarıyla tetiklenebiliyor.
Buna göre uzmanlar kişinin ilişkisini daha sağlıklı tutmak adına sergilediği davranışların, ilişkiyi tek taraflı hale getirdiğini ve bireyleri yıprattığını belirtiyor.
Konu bir anne-çocuk ilişkisi üzerinden değerlendirildiğinde annelerin bir kısmı, çocuklarıyla olan ilişkisinde kendilerini dinlemediklerini, sürekli ona karşı çıktıklarını veya öfkelendiklerini söylüyorlar. Bu anneler, çocuklarının fiziksel, duygusal ve akademik bakımıyla oldukça fazla ilgileniyorlar ve kendilerine az vakit ayırarak genellikle yorgun oluyorlar.
Annenin kendine vakit ayırmaması, istek ve ihtiyaçlarını ikinci plana atması, kendini eve veya çocuklarına adaması sonucu çocuk gözlemleriyle ‘annem kendine değer vermiyor’ şeklinde bir olgu oluşuyor. Saçını süpürge eden anne yorgun bakışlarıyla çocuğuna yaklaştığında, çocuğuna kendisine değer vermesi gerektiğini öğretemiyor.
Uçaklarda herhangi bir problem anında bile maskeyi önce kendinize sonra çocuğunuza takın derler. Kendine iyi gelemeyen ebeveyn çocuğuna iyi gelemiyor.
Partner ilişkilerinde de ‘Sürekli onu düşünüyorum, ona hediyeler alıyorum fakat o bana hiç kulak vermiyor ve benimle ilgilenmiyor’ ifadeleri sıkça kullanılıyor.
Bazıları karşı tarafı koşulsuz kabul ediyor. İş yerindeki yöneticisini, çocuğunu, partneriyle olan ilişkisini. Koşulsuz kabulün aşırı bir tutum olduğunu kişiler kabul etmiyor. İlişki dengesindeki bu tutarsızlıklar ilişkide problemlerin yaşanmasına neden oluyor.
Bu nedenle her ilişkide karşı taraftan ne bekleniyorsa önce kişinin kendisine o değeri vermesi gerekir.