Özellikle gençlerde görülen yeme bozukluğu altında bir çok nedeni barındıran bir sağlık problemi olarak görülüyor. Yaşa, zamana ve psikolojik bazı durumlara bağlı olan yemede değişkenlik durumlarının hepsini yeme bozukluğu olarak tarif etmek de çok doğru bir tutum değil. Peki yeme bozukluğu kapsamına giren yeme içme şekli neler? Uzmanların konu hakkında yaptıkları bilgilendirmeler şu şekilde;
Yeme Bozukluğu Nedir?
Yeme bozukluğu olan kişiler, sağlığını tehdit edecek kadar olumsuz beslenme alışkanlıklarına sahip olurlar. Hem erkeklerde hem de kadınlarda görülür, ancak kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır. Genellikle sosyoekonomik düzeyi yüksek olan kişilerde görülen bir sağlık problemidir.
İnceliğe önem verilmesi, şişmanlamaktan korkulması ve bunun yanında evde bol yiyecek içecek bulunması kişilerin yeme bozukluğuna sahip olması için zemin hazırlar.
Yeme bozukluğu, sağlıksız yeme alışkanlıklarının gelişmesine neden olan bir dizi psikolojik durum olarak tanımlanabilir. Yiyecek, vücut ağırlığı veya vücut şekline olan bir takıntıyla başlayabilir. Ağır vakalarda çok ciddi sağlık problemleri görülür ve tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir.
Yeme bozukluğu çeşitli belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtilerin en sık görülenleri;
• kişinin bir anda aşırı yemek yemesi veya yemesini aşırı kısıtlaması,
• yemek sonrası kusma
• yemek sonrası ağır egzersiz yapması, şeklinde sıralanabilir.
Yeme bozukluğu, yaşamın herhangi bir evresinde ve herhangi bir cinsiyette görülebilir. Ancak çoğunlukla adölesan çağdaki genç kızları ve genç kadınları etkileyen bir sağlık problemidir.
Yeme Bozukluğuna Neden Olan Risk Faktörleri Nelerdir?
Bireysel Risk Faktörleri
• Erken olgunlaşma,
• Şişman olmak,
• Flörte başlama (Kendini beğendirme isteği),
• Kilolu olma endişesi,
• Düşük benlik saygısı,
• Mükemmelliyetçilik,
• Depresyondur.
Ailesel Risk Faktörleri
• Ailede şişman bireylerin bulunması,
• Fiziksel veya cinsel istismar,
• Aşırı korumacı ebeveynler,
• Psikolojik hastalık varlığı,
• Çatışma,
• Aşırı dominant ebeveynler’dir.
Sosyokültürel Risk Faktörleri
• Alay konusu olma,
• Akranlar arasındaki kilolu olma endişesi,
• Grup içinde zayıf olma idealistliği,
• Toplumsal güzellik dayatmaları,
• Başarı için fiziksel görünümün önemli olduğu düşüncesi,
• Medya etkisi
Yeme Bozukluğu Belirtileri
Her bireyin beslenme alışkanlıkları ve yeme davranışı yaşamın farklı dönemlerinde, farklı koşullara göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle beslenme düzeninde ortaya çıkan her değişim, yeme bozukluğu olarak değerlendirilmemelidir. Ancak yeme davranışında görülen herhangi bir bozukluk kişinin hem fizyolojik hem de ruhsal sağlığını ciddi anlamda etkileyeceği için bu bozukluklara yönelik belirti ve bulguları erken dönemde fark etmek kritik önem taşır. Kişide yeme bozukluğuna işaret eden belirtiler 3 grupta incelenebilir:
TIKINIRCASINA YEME BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ:
• Belli zaman dilimlerinde kişinin yemek yeme ile ilgili kontrolünü kaybettiğini ifade etmesi tıkınırcasına yeme bozukluğu varlığında en sık görülen belirtilerin başında gelir.
• Kişi normalden çok daha hızlı şekilde ve kendisinde rahatsızlık yaratacak şiddette tokluk hissi oluşana kadar yemek yeme eğilimindedir.
• Fiziksel olarak herhangi bir açlık hissi duymazken normalden çok fazla miktarda yiyecek tüketme davranışı görülebilir.
• Kişi “tıkınırcasına” yemekten utandığı için genellikle yalnız başına yemek yemeyi tercih eder.
ANOREKSİYA NERVOZA VARLIĞINDA YAYGIN GÖRÜLEN BELİRTİLER:
• Yaşına uygun enerji alımını kısıtlama eğilimi, kilo almaktan ve şişmanlamaktan aşırı korkma durumu ve belirgin düşük vücut ağırlığına rağmen sürekli zayıflama çabası gibi beden algısında bozukluk belirtileri yaygındır.
• Özellikle ergenlik döneminde görülen anoreksiya olgularında, kişide yaşıtlarına oranla ciddi gelişim geriliği görülürken erişkin dönemde ortaya çıkan olgular kişinin yaşından küçük göstermesine yol açar.
• Beden ısısının normalden düşük olması, aşırı cilt kuruluğu, vücudu saran koyu renkli tüylenme durumu (lanugo), saçkıran, el ve ayaklarda morarmaya yol açan dolaşım problemleri, anoreksiya nervoza varlığında yaygın görülen fiziksel muayene bulguları arasında yer alır.
• Kalp atış hızının ve kan basıncının normalden düşük olması yine bu hastalarda sık karşılaşılan belirtilerdir. Kişinin enerjisiz, halsiz, yorgun hissetmesine yol açabilir.
• Bağırsak hareketlerinin normalden yavaş olması ve ilerleyen evrede kronik kabızlık durumu görülür. Karaciğer enzimleri bozulur ve hem sindirim sistemi hem de endokrin sistemle ilişkili ciddi sağlık sorunları meydana gelir.
BULİMİYA NERVOZA VARLIĞINDA YAYGIN GÖRÜLEN BELİRTİLER:
• Bulimia nervozanın en yaygın belirtisi, tekrarlayan tıkınırcasına yeme ve sonrasında gelen zorlayarak kusma davranışıdır. Ancak bu davranışın bir veya birkaç kez sergilenmesi, tanı için yeterli değildir. Bulimia nervoza tanısını koyabilmek için tıkınırcasına yeme sonrasında kendini zorlayarak kusma davranışının yaklaşık 3 ay boyunca, haftada en az 1 kez tekrarlanması gerekir.
• Kilo almaktan aşırı korkma durumu ve normalin çok altında vücut ağırlığına rağmen sürekli zayıflama çabası gibi anoreksiya nervozada göze çarpan beden algısında bozukluk belirtileri, bu yeme bozukluğu sırasında da yaygın görülen semptomlar arasında yer alır.
• Bununla birlikte diş minesinde aşınma, yüzün iki yanında yer alan tükürük bezlerinde şişme, cilt kuruluğu, kusmaya bağlı boğaz tahrişi ve elin üst kısmındaki deride kendini kusturma sırasında ortaya çıkan yara izleri, bulimia nervoza sırasında görülen fiziksel muayene bulguları arasındadır.
Yeme Bozukluğu Tedavisi
Yeme bozukluklarının tedavisinde öncelikli amaç kişinin fiziksel sağlığını iyileştirmek, bozukluğa bağlı organ hasarı ve ölüm gibi komplikasyonları kontrol altına almaktır. Ancak özellikle anoreksiya ve bulimia gibi psikiyatrik temelli yeme bozukluğu tanısı almış kişilerin büyük çoğunluğu, hastalığı reddetme eğilimindedir. Bu nedenle fiziksel tedavi sürecini başlatmak sanılandan daha zor olabilir. Yeme bozukluğu tedavisinin mutlaka alanında uzman ve deneyimli psikiyatri hekimleri ile planlanması, aile terapisi, bilişsel-davranışçı terapi veya kişilerarası terapi gibi yöntemler arasından kişiye uygun olanın seçilmesi gerekir.
Konuyu ciddiye alarak bu problemlerin çözümü için harekete geçmeniz hayat kalitenizi üst seviyelere taşımanız için önemli bir adım olacaktır.