Sosyal medyaya gezindiğinizde; gördüklerinize şaşırıp kalıyorsunuz. Ve şöyle düşünmek zorunda kalıyorsunuz: “Kadınlarımızın çoğunluğu ruhsal problemler içinde boğuluyorlar” Bu nasıl bir durum…
Bir kısmı sunum delisi olmuş, sürekli bardaklarının, tabaklarının, evlerindeki tertip ve düzenin. güzelliklerin resimlerin çekiyor ve samimi aile pozları veriyorlar... Ev kusursuz, halılar perdelerle uyumlu(!) evde küçük yaşlarında çocuklar olmasına rağmen ev derli toplu... İnsanlar bu evde yaşayanları merak etsinler, beğensinler ve takdir etsinler diye, bu hanımefendinin nasıl ve nice olduğunu görsünler diye, kılıktan kılığa girilerek çekilmiş resimler, verilmiş pozlar...
Amaa! Ne bakışlar da samimiyet, ne duruşlarda asalet ve ne de bir derinlik var… Her şeyin gösteriş ve teşhir için olduğu besbelli… Aklı başında çoğu insan bu hallere; zaten gülüp geçiyordur...
Tabii ki sosyal medyayı çok iyi kullanmak; bir beceri, bir meziyet, bir görgü ve bilgi işidir. Ancak iyi ve faydalı bir amaca hizmet ettiği ölçüde… Böyle gösteriş için, teşhir için kullanıldığında; inanın ki çok çirkinlikler, çok komik haller sergileniyor…
Bu komikliklere bakıp eğlenmek; çok güzel oluyor ama toplumumuzun ne hale geldiğini görmek de; insanın içini acıtıyor.
Ablamızın, kendi boyunda kızları, kendi boyunda oğulları var o; hala en güzel resimlerini seçip sosyal medya da yayınlıyor… Hala kendini teşhir etmenin peşinde…
G0ünümüzde çocuklar; sokaklarda oyun kuramıyorlar. Beton blokların içine gömülmüşler. Park olsa dahi çok rahatça koşup oynayamaz hale gelmişler…Çocuğun oynamaya ihtiyacı varmış, yaramazlık onun fıtratında varmış… Kimin umurunda?
Bak Hanımefendi!!! Bir de ana olarak sizler; çocuklarınızla yeteri kadar ilgilenmez, onlar yerine, sosyal medya ile oyalanırsanız, evinizde onlara yer açmazsanız; ilerde bu çocukların nasıl bir psikoloji içinde olacaklarını tahmin bile edemezsiniz… O zaman ne verdiğiniz bu pozlar, ne de sergilediğiniz misafir takımları(!) hiçbir işe yaramayacaktır… Çok pişman olup ah, vah etseniz de… “Geçmiş olsun”
Ya bazı kartaloz hanımefendilere ne demeli… Gençlik fotoğraflarını sergileyip kendilerini teselli ediyorlar… Vah ki! Vah!!!
İnsan durup düşünüyor: “Bu ne kadar eziklik… Bu ne kadar basitlik… Bu ne kadar yüzeysellik ve doyumsuzluk… Bu ne kadar alıklık… Bu ne kadar inanç zayıflığı…”
İnsanın diyesi geliyor ki: “Bak güzel kızım! Bundan sonra sen böyle basit şeylerle beğeni toplayamazsın… Sen herkesi kör ve sağır mı zannediyorsun? Küçücük kurnazlıkları, küçücük şeyleri bir üstünlük veya bir değer mi zannediyorsun? Sadece kendini kandırıyor, çok kötü ve çok komik durumlara düşürüyorsun. Akif’in dediği gibi: “ Dostlarının yüzkarası, düşmanlarının maskarası oluyorsun…”
Değerli Anne!!! Sen beğeniyi ve takdiri: Evin de oluşturabildiğin sıcaklıkla, samimiyetle, çocuklarına ve eşine verebildiğin sevgi ve şefkatle toplayabilirsin… Çocuklarına kazandırdığın davranış, terbiye, güven ile toplayabilirsin… Eşine verdiğin güven ve destekle toplayabilirsin… Çocuklarına hazırladığın gelecekle toplayabilirsin… Dürüstlüğünle, eş ve dostlarına yapabildiğin iyiliklerle toplayabilirsin…
Kısacası hanımefendiliğinle toplayabilirsin…
İşte o zaman; resimlerini sosyal medyada sergilemene gerek kalmaz. İşte o zaman herkes seni beğenir ve takdir eder… Tüm ailen ve yakınların da seni baş tacı yapar... İşte o zaman saygın bir hanımefendi olursun ve saygı, sevgi, beğeni toplarsın…
Aklı başında bir hanımefendi, eşi ve çocukları ile mutlulukla yemek yerken bu anı ölümsüzleştirmek için fotoğrafını çekebilir. Ama bunu sergilemek, ona, buna göstermek aklına bile gelmez. Çünkü o, mutluyken, o anına odaklanır…
Bu nasıl iştir?.. Bazen misafirlikte dahi herkes telefonuyla alakadar oluyor. 50 yaşındaki adama bakıyorsun telefonla online okey oynuyor, Kadınlarımız instagramda geziniyor, çocuklarımız sonu bunalıma/intihara/isyana giden sitelerde dolaşıyorlar ve ellerinden gelse nefes bile almayacaklar.
Korkunç bir durum değil mi bu?
Kendimizi hiç sorgulamaz mıyız acaba… Bir kaç övgü için mi yaşıyoruz? Hem de robot gibi.
Eğitilmemiş, inancı zayıf, bu dünyada niçin yaşadığının, niçin dünyaya geldiğinin bilincinde olmayanların hali; gerçekten de çok perişan. Çoğu ruh hastası. Çoğu depresyonda. Çoğu şeker gibi antidepresan tüketiyor.
Bizler Allah için, ailemizin saadeti için değil de 3-5 beğeni için yaşarsak; bir amacımız yoksa… Hem dünyamızı, hem de ahretimizi berbat ediyoruz demektir.
Gerekirse bir tas çorba getirin sofraya, lakin gözlerinizin içi gülsün, ailenizi mutlu etmenin gayreti için de olun… Sevdikleriniz sizin şefkatinizle güç bulsun…Yemekten çok muhabbetle doyulsun sofranızda…