Erzurum'da görev yapan Hakim Necati Daştan'ın geçtiğimiz hafta iki kitabı birden yayınlandı "Adalet ve toplum" diğeri "Hayata bırakılan izler" .
Bu konuda kendisi ile bir röportaj yapmak istedik.
“doğu” - Merhaba Necatibey sizi tanıyabilir miyiz.
Ben bir yaşındayken Gümüşhane'den Erzincan'a göç etmiş esnaf Bir babanın oğluyum.
İlk orta ve lise öğrenimimi Erzincan'da tamamladıktan sonra üniversite hayatına Ankara hukuk fakültesinde devam ettim. Daha sonra Erzincan Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalında yüksek lisans yaptım. Avukatlık ruhsatnamesi aldıktan sonra hakimlik mesleğine girdim.
Sırasıyla Mucur ,Torul ,Ordu, Kayseri, Gaziantep ve Erzurum hakimliklerinde bulundum
“doğu” - Son kitaplarınızla birlikte bugüne kadar kaç kitap yayınladınız ?
Bugüne kadar toplam yayınladığım kitap sayısı 7. Bunların bir tanesi hukuk mesleği ile ilgili. Şiir, aforizmalar ve biraz kişisel gelişim biraz derleme bir diğeri meslek anılarım. Bu ay yayınlanan kitaplarım ise biri adaletle ilgili yazılarımdan son çıkan kitabım ise düşünce yazılarımdan oluşuyor.
“doğu” - Yazma merakınız ne zaman başladı neden yazıyorsunuz.?
Yazmak aslında benim içime atılmış bir alev gibi ben ilkokuldan beri yazıyorum. İlkokulda yaşadığım zorlukları acıları hüzünleri ve sevinçleri not eder günlük şeklinde yazardım.
Bir müddet sonra yazma merakım şiire dönüştü şiir yazmaya başladım zaten ilk çıkan kitabım da şiir kitabı olmuştu.
Çünkü yazmanın bana bir ilaç gibi geldiğini farkettim yazmadığımda ruhumun gerildiğini sıkıntıya girdiğimi ve huzursuz olduğumu anladım.
Aslında yazmak başkaları için farklı olsa da benim için önce kendime ait bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Ebette ki yazdıklarım ihtiyaç sahiplerine ulaşmaktadır. Ancak İnsanın kendisi için yazması insana daha büyük bir özgürlük alanı açıyor.
Yazmanin iki sebebi vardır. İnsanın kendini rehabilite etmesi diğeri düşündüklerini ve ulaştıgi birtakım hakikatleri insanlığin hizmetine ulaştırmaktır.
“doğu” - Yoğun tempo arasında yazmak nasıl bir duygu?
Dediğim gibi yazmak bir ihtiyaç bir ilaç gibi olunca zaten iş yoğunluğunuzun arasında ona mutlaka fırsat buluyorsunuz . O sizin için bir dinlenme aracı oluyor. Yazmanın okumakla eşdeğer olduğunu düşünüyorum Okudukça yazar yazdıkça okursunuz.
Geriye dönüp baktığımda iyi ki yazmışım diyorum yazdığım hiçbir şeyden utanç duymadım. Yazdıklarım benim eserim benim çocuğumdur. Allah'ın bana verdiği düşünme ve yazma kabiliyetinin bir sonucudur bu eserler.
“doğu” - Kitaplarınızın yeterince tanındığını düşünüyor musunuz?
Hayır ben kendimi henüz yolun başında sayıyorum. Ayrıca mesleğimden dolayı kitaplarımda çok fazla Özgür olamıyorum. Belki düşündüklerimin yarısını bile kitaplara aktaramıyorum. Bu nedenle kitaplarım belki bugüne kadar beklediğim yankı'yı oluşturmamış olabilir.
Ancak ben yazmaya devam edeceğim inşallah. Ta ki kafamdaki en güzel kitabı buluncaya kadar.
“doğu” - Mesleğinizde sizin gibi bir kitap çıkaran kaç hakim savcı var?
Mesleğimizde hukuk alanı dışında kitap yazan hakim savcı sayısı tahmin ediyorum 9-10 u geçmez.
“doğu” - Bunun sebebi nedir sizce?
Bilemiyorum ben onlar hakkında konuşamam. Ancak şunu söylemek gerekirse Hakim savcılar çok fazla ortada gözüken bir meslek grubu değildir. Mesleğin çok katı kuralları var o nedenle belki gündemde olmak istememiş olabilirler.
“doğu” - Kitapları çıkarırken bir zorluk yaşıyor musunuz?
Elhamdülillah bugüne kadar hiçbir zorluk yaşamadım. Gerek televizyon programlarında gerek makalelerimde gerek kitaplarımda bir konuda zorluk yaşadığımı söylesem yalan olur.
Bu konuda genellikle özgür bir alan olduğunu ifade etmek istiyorum Ancak bir insan yazı yazarken kendi kendinin freni olmalı ben onu yakaladığımı düşünüyorum.
“doğu” - Sizde en büyük heyecan yaratan kitabınız *hangisi oldu?
En büyük heyecan yaşadığım kitap ilk çıkardığım şiir kitabıdır . Ordu'da iken çıkarmıştım Çünkü her şeyin ilki çok heyecanlı olduğu için bunda da çok büyük duygu sarmalı yaşadım ve çok heyecanlanmıştım.
Kitabımı evladım gibi görüyor ve bu kitabın herkese ulaşması için çabalıyordum. Şiirlerimden iki tanesi Türk sanat müziği formunda bestelendiğinde çok mutlu olmuş gurur duymuştum.
Şiir insanın iç dünyasını dışarıya aktarma aracıdır kolay bir şey değildir. Her İnsan duygularını başkalarıyla paylaşamaz.
“doğu” - Son kitaplarının içeriği nedir?
Geçtiğimiz hafta önce adalet ve toplum isimli Gülnar yayınları'ndan bir kitabım çıktı. Bu kitabım 21 yıllık meslek hayatımda yaşadığım gördüklerimi Türk Adalet sistemindeki gedikleri, Kara delikleri yazdım. Bu konuda neler yapmamız gerektiğini Adalet olmadığında başımıza neler gelebileceğini tek tek izah etmeye çalıştım.
Örneğin adaletsiz bir ekonominin nasıl tökezleyeceğini, adaletin ekonomiye neler kattığını anlattım. Adaletin arızalarını belirttim ve bunların bir an önce düzeltilmesi gerektiğini tüm mesleki birikimim ile ortaya koydum.
Kısa bir kitap oldu 100 sayfalık. Herkesin bir oturuşta keyifle okuyacağı bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Diğeri uzun zamandan beri yazdığım düşünce yazılarından oluşuyor.(Hayata bırakılan izle ismi ile) Hayata dair birikimlerimi, okumalarımı, analizlerimi sentezlerimi burada topladım. içeriğinde çok fazla konular var.
Dostluktan aşka; Cehaletten gaflete; ölümden vicdana kadar değişik konulardan oluşuyor.
Sığlığın ve ideolojik saplantıların bizleri sürüklediği çıkmazları anlatmaya çalıştım yer yer.
Son kitabımda arkadaşlarımın kas gevşetici olarak değerlendirdiği bir makalem var ki onu şiddetle tavsiye ederim.
"Hayatın 4 Katmanı"
“doğu” - Meslek dışında neler yapıyorsunuz?
Pek çok sosyal faaliyetlerin içinde oldum aslında meslekle yürütülmesi zor olsa da pek çok okuma faaliyetleri ve sanat faaliyetlerinin içinde oldum. Erzurum'da kitap okuma kulübü kurduk . 20'ye yakın Kitap okuduk ve çeşitli hocalarla meslek gruplarıyla bunları Beyin fırtınası şeklinde mütala ettik çok istifade ettiğimizi düşünüyorum. Erzurum'da ve Erzincan'da yazarlar Birliği ile beraber bürokrat şiir geceleri tertipledik ve şiirle insanları buluşturduk.
“doğu” Türkiye'de kitap okuma alışkanlığı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kitap okuma alışkanlığı sorunlu maalesef. Aslında bu ülkede yeteri kadar kitap var hatta çok fazla basılıyor diyebilirim. Ancak okuma oranı çok düşük. Yayınlanan kitapların belki %98 inin 'ikinci baskısı yok. Okuyucunun çoğunlukla neyi okuyacağını bilmediğini düşünüyorum.. Ben en sevdiğim kitaplardan birini 44 yaşında tanımış olmanın büyük üzüntüsünü yaşadım. Üniversitelerimizin bu konuya eğilerek toplumdaki kitap okuma alışkanlığını geliştirmek için projeler yapması gerektiğini düşünüyorum.
Kanaatimce bir çocuğa verilmesi gereken alışkanlıkların en başında kitap okuma alışkanlığı geliyor.
“doğu” - Kitaplarınızla ilgili bize anlatmak istediğiniz bir anınız var mı?
Bir gün Kayseri'de Ramazan sokağında geziyorum kitaplarımın satıldığı bir Kitabevi sahibi bana seslendi. Hakim Bey bakar mısınız ben de şaşırdım. Hayırdır dedim.
Ya burada birisi var sizin kitabınızı inceledi kitaptaki bir bölümü çok beğenmiş. Bu kitabın yazarıyla tanışmamız mümkün mü acaba dedi.
Ben de kaderin cilvesi olsa gerek tam o esnada sizin yoldan geçtiğinizi görünce tanıştırmak istedim dedi. Yine birgün kitaplarımı İngilizce kursuna gittiğim bir dershanenin kantinine bırakmıştım başkaları istifade etsin diye.
Kantinci bana dedi ki Ya Hakim Bey bir çocuk var gelip gelip bu kitabı inceliyor sanırım parası yok alamıyor dedi. Ben de bu duruma çok üzüldüm.
Ben de ona o çocuk geldiğinde kitabımı ona hediye et dedim sonra çocuk geldi bana teşekkür etti abi dedi Bu kitabı köyde bütün akrabalarıma okuttum..
“doğu” - Kitap okuma alışkanlığı olmayan insanlara ne tavsiye edersiniz?
Bu çok derin ve yaralayıcı bir soru. Müsaade ederseniz Bu soruya uzunca cevap vermek istiyorum. Ben kitap okumayan insanları hayatın bir yönünü kaçıran insanlar olarak görüyorum.
Bu insanların yaşlılık dönemleri için üzülüyorum çünkü insan yaşlandığında her ortamda dost bulamayabilir eşi ile ve çocukları ile muhabbet ortamı bulamayabilir. Ancak kitaplar en iyi arkadaştır gençliğinde bu arkadaşları edinemeyen insan yaşlılıkta zorlanacaktır.
O yüzden elimde bir imkan olsa bütün milletime kitap okuma alışkanlığı kazandırırım. Ancak ben bu kabahati sadece bu insanlarda bulmuyorum eğitim sistemimizden ailelere, okullarımızdan medyamıza kadar herkesin bunda bir kabahati vardır.
İnsanları okutmaya yanlış kitaplarla başlatıyoruz bir insana yanlış kitap verdiğimizde o insanın okuma Şevki’ni yok ettiğimizi bilmemiz gerekir. Bir gün ilkokul 4 sınıfta okuyan oğlum bana bir kitap getirdi. Baba dedi öğretmen bu kitabı verdi ama ben anlayamıyorum.
Kitabı aldım inanın hayatımda bu kadar soyut bu kadar cümle ve anlam kurgusu bozuk bir kitap görmedim.
Hoca'yı aradım hocam siz bu kitabı okuyarak mı bu çocuğa verdiniz. Hayır dedi benim okuma fırsatım olmuyor.Hocam dedim biliyor musunuz bu kitabi okuyan bir çocuğun kesinlikle okuma Şevki kaybolur ben bile anlamakta zorlanıyorum dedim bu kitabı. Sonra anladım ki ilkokullarımızda yapılan hatalar sonucu çocuklarımızın okuma hevesleri maalesef kayboluyor.
Her insana her kitap verilmez her insana okuyacağı okuma alışkanlığı kazanacağı kitaplar çok iyi seçilerek verilmeli. Belki küçük küçük kitaplarla başlatılmalı belki önce özeti anlatılmalı kitabın.
Kitaplardan ne öğrendiğimizi insanlarla paylaşmak gerekir, insanlar kitaplarda ne olduğunu bilmiyorlar nasıl bir fayda elde edebileceğini bilmiyorlar.
Bir gün Kayseri'de bir zengin esnafla konuşuyorum ona şu soruyu sordum. Kitap okuyor musunuz
Bana şu cevabı verdi: Neden kitap okuyayım ki sizin en yüksek maaş alan memurunuz kim: Vali . Vali ne kadar maaş alıyor. Ben bu valinin aldığı maaşın 5 katı kazanıyorum niye kitap okuyayım ki .
Anladım ki insanları kitaba farklı bir gözle bakıyorlar kitaba maddiyat gözüyle bakan insana kitabın ne olduğunu anlatamayız.
“doğu” - Kitap yazmanın size yaşattığı en büyük duygu ve haz hangisidir.
Kitaplarda yaşadığın en güzel duygu hiç tanımadığın insanlarla dostluk kurabilmem onlardan aldığım mailler ve mesajlar bu beni çok mutlu ediyor ve okuma ve yazma şevkimi daha çok kamçılıyor bu şekilde çok dostluklar kurduğumu ifade edebilirim.
“doğu” - Bir insan neden kitap yazar?
Kitap bir derdin bir ızdırabın bir ateşin varlığına alamettir. İçinizde bir sıkıntı yoksa kitap yazamazsınız sizi dürtükleyen sizi kamçılayan sizi huzursuz eden bir şey vardır ki kitap yazıyorsunuz .
Ya yaşadığınız bir acı, üzüntü, yıkıntı, keder, sevinç veya umut vardır onları paylaşacak birilerini ararsınız bu düdüklü tencerenin içindeki hava basıncına benzer. O havayı dışarı aktarmazsanız düdüklü tencere patlayabilir.
Yazmak paylaşmaktır. Mutluluğunuzu başkalarına yansıtmaktır. Bir ayna gibi ben kitapları bir aynaya benzetiyorum. Nasıl ki ayna güneş'ten aldığı ışığı ve ısıyı başka bir tarafa yansıtıyorsa kitaplarda insana ait fikir ve düşünceleri başkalarına olduğu gibi yansıtırlar.
Teşekkür ederim röportaj için