Psikolojik Danışman Nisa Nur Karatepe ve Uzman Psikolojik Danışman Ahmet Emin Arı, açıklamalarında şu ifadeleri kullandılar: “Özgül öğrenme bozukluklarının alt tiplerinden biri olan disleksi, bireyin normal veya üzeri zekâ seviyesinde olmasına rağmen dil becerilerinde meydana gelen öğrenme bozukluğudur. Kelimeleri okuma, heceleme ve yazma gibi çeşitli sorunlarla ilişkilendirilmektedir. Kesin nedeni tam olarak bilinmemekle beraber nörolojik temelli bir problem olduğu bilinmektedir.

Disleksi çocukluk çağlarında, özellikle okula başlama döneminde varlığını hissettirmektedir. Bu dönemde erken tanı alan ve yapılandırılmış eğitim ile destek sağlanmış bireylerin akademik başarılarında somut ilerlemeler kaydedilmektedir. Ancak günümüzde disleksiye dair çeşitli yanılgılar sorunun fark edilmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını zorlaştırmaktadır.

DİSLEKSİYE DAİR TOPLUMSAL YANILGILAR

Disleksi Zeka Geriliği İle İlişkilidir: Yapılan gözlemlerde ve çeşitli araştırmalarda disleksi de dahil olmak üzere diğer öğrenme güçlüklerinin zeka ile ilişkisine rastlanmadığı görülmektedir. Öğrenme güçlüğü olan bireyler düşük zeka seviyesine sahiptir düşüncesi bir yanılgıdan ibarettir.

Gaz sancısı olanların dikkatine! Nedenleri ve çözüm yolları neler? Gaz sancısı olanların dikkatine! Nedenleri ve çözüm yolları neler?

Disleksi İlaç İle Tedavi Edilebilir: İlaç, gerekli görüldüğü takdirde, örneğin disleksiye eşlik eden Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu söz konusu ise, tanılama sürecinin bir parçası olabilmektedir. Ancak disleksinin bir hastalık olmadığı nörolojik bir bozukluk olduğu göz önünde bulundurulmalı ve ilacın sağaltım sürecinin bir parçası olduğu unutulmamalıdır. Tek başına ilaç kullanımı disleksinin çözümü değildir.

Disleksi Tanısı Almış Çocuk Eğitim Hayatında Başarısız Olur: Disleksi nörolojik bir bozukluktur. Bireye hayatı boyunca bireye eşlik eder. Tam da bu noktada özel eğitim hizmetlerinin önemi dikkat çekmektedir. Disleksinin zorlayıcı etkilerinin özel eğitim ile hafifletilmesi mümkündür. Özel eğitimin sadece bilişsel alanda değil sosyal duygusal alanda da etkileri yadsınamaz bir gerçektir.

DİSLEKSİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

·         Okuma yazmaya akranlarına göre geç başlama,

·         Kelimeleri telaffuz ederken benzer kelimeleri karıştırma,

·         "d,b" veya "p,q" gibi harfleri ayırt edememe,

·         Harflerin ve hecelerin sıralarını karıştırma,

·         Duyduğu kelimeleri yazıda ifade ederken güçlük yaşama,

·         Okuma ve yazma ile ilgili sorumluluklardan kaçınma disleksinin belirtilerindendir.

DİSLEKSİNİN BİREYİN YAŞANTISINA ETKİLERİ

Bakıldığında disleksi yalnızca okuma yazma ile ilgili bir problem gibi görünebilir ancak çocuğun eğitim hayatında akranlarını geriden takip etmesi birtakım sosyal duygusal sorunları da beraberinde getirmektedir. Örneğin disleksiye sahip bireyler, arkadaşları arasında alay konusu olma, etiketlenme endişesi taşırlar. Bu endişeleri karşılık bulan çocuklar okula ve derslere karşı ilgilerini yitirebilirler. Ayrıca duygusal olarak beklentileri karşılanmayan bu çocuklar aileleri, arkadaşları ve öğretmenleri ile çatışma yaşayabilirler.

NELER YAPILMALI?

Her şeyden önce disleksinin zorluklarının bireyin yaşantısında hafifletilebilmesi için en önemli unsur işbirliğidir. Ev, okul, çocuk arasında kurulan sağlam ilişki çocuğun yaşadığı zorlukların üstesinden gelmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca çocuğun duygusal ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Başarı duygusunun tattırılması için çocuğa fırsat tanınmalıdır.

Günümüzde öğrenme güçlükleri ile çalışılırken çeşitli yöntem ve teknikler kullanılmaktadır. Oyun terapisi de bu yöntemlerden biridir. Oyun terapisi ile okuma güçlüğü yaşayan çocuğun kendini ifade etmesi sağlanarak disleksinin hayatındaki olumsuz yansımaları ortadan kaldırılmaya çalışılır.

DİSLEKSİ VE OYUN TERAPİSİ

Özel eğitim ve rehabilitasyon alanında çalışan Psikolojik Danışman Rukiye Bilgiç, oyun terapisinin önemini vurguluyor ve disleksi başta olmak üzere diğer öğrenme güçlüklerinde oyun terapisinin çocuğun yaşantısına ne tür katkısının olduğunu şöyle açıklıyor.

“Gelişim seyri ne olursa olsun her çocuğun oyun oynama hakkı vardır. Özellikle özel eğitime ihtiyacı olan çocuklarda motivasyon, özgüven, dil gelişimi, muhakeme ve değerlendirme gibi bilişsel ve sosyal duygusal gelişim alanlarının desteklenmesi öz yeterlilik inancının kazanılmasında önemli rol oynar.

Çocuklar kendi iç dünyalarını dış dünyayla ilişkilendirirken oyun aracılığıyla bir sağaltım yaşarlar. Öğrenme üzerine bir sürü yöntem varken oyunun bunların tam ortasında kendini göstermesi tesadüf değildir. Oyun aracılığıyla çocuk zayıf ve güçlü yanlarını keşfederek bir farkındalık oluşturur. 

Özel öğrenme genelinde “disleksi” gibi durumlarda çocuk oyunlarda kendi hızında bireyselliğini keşfederek öz güven kazanır. Sosyal duygusal gelişim alanında işbirliğine yönelir ve destek arar. Bütün bu bağlamda oyunun özel eğitime yardımcı değil, özel eğitimin yadsınamaz bir parçası olduğunu kendimize hatırlatmakta fayda var. Çocuk için eksik kazanım yoktur keşfedilmemiş bir benlik vardır. Oyunla bu kapıdan girmek pekâlâ mümkündür. Yoksa hepimizin içinde bir çocuk olduğunu yok saymış değiliz.”

Ailelere ve öğretmenlere bazı öneriler

·         Çocuğunuzda disleksiden şüpheleniyorsanız mutlaka uzman yardımı alın,

·         Ders çalışma rutini oluşturun,

·         Ders çalıştığı ortamda dikkat dağıtıcı eşyaların olmamasına özen gösterin,

·         Görsel ve yazılı materyalleri dengeli kullanın, gerektiğinde teknolojiden faydalanın,

·         Zamana karşı yarış gerektiren etkinliklerde ek süre tanıyın,

·         Arkadaşlarıyla sosyal etkileşimini artıracak etkinlikler planlayın,

·         Duygusal ihtiyaçlarını tespit ederek kendini ifade etmesini sağlayın (spor, sanat gibi faalyetler ile),

·         Üstesinden gelebileceği sorumluluklar vererek başarma duygusunu tatmasına yardımcı olun.

8 Ekim Dünya Disleksi Farkındalık Gününün anlam ve önemine binaen disleksi için farkındalık oluşturmak, zihinlerde yer edinmiş yanılgıları ortadan kaldırmak ve diğer öğrenme güçlüklerinin etkilerini azaltmak için özel eğitimin önemini bir kez daha vurgulamak gerekir. Bizler sahada çalışan psikolojik danışmanlar olarak, özel eğitimin gücüne inanıyoruz. Ve disleksinin bir çocuğun başarısının önünde engel olmadığını biliyoruz.”

Editör: Adem Küçükkaya