Anadolu topraklarında vakıf geleneğinin erken dönemde gelişme gösterdiği Erzincan, yaşadığı şiddetli depremlere rağmen her seferinde vakıflar sayesinde ilim ve kültür faaliyetlerine, sosyal ve ekonomik hayatına kaldığı yerden devam etti.
Özellikle en önemlilerinden olan Erzincan’ın Medine Vakfiyesi 1530’lara dayanıyor. O dönemlerde İnsanlar yardımlaşma ruhuyla bir takım cemiyetler, vakıflar kuruyorlar. Daha sonra Erzincan’lılar bu ruh ile evlerini Medine'yi Münevvere’ye vakfediyor. İşte o dönemlerden sonra Erzincan, Medine’ye vakfiyelik yapan şehir olarak anılıyor.
Erzincan’da Osmanlı’dan önce kurulmuş olan bazı vakıfların vakfiyeleri günümüze kadar ulaşmıştır. Fakat diğer beşerî faktörlerin yanı sıra uzun zaman diliminde vukua gelen doğal afetler sebebiyle vakıf hizmetlerinin kesintiye uğramış olması, hem inşa edilen bütün vakıf eserleri ortaya koymayı önlemiştir. Bu sebeple Erzincan’ın o dönemlerde oynadığı bu önemli rolü günümüze ve gelecek nesillere aktarmak ve devam ettirmek üzere valilik bir çalışmaya imza attı.
Erzincan’da yaptıkları çalışmalarla isimlerinden oldukça söz ettiren Sebahattin Karanlık (Emekli Öğretim Üyesi), Halil İbrahim Özdemir (Gazeteci, Yazar), Dr. Öğr. Gör. Nihat Fırat- (Akademisyen)’ın verdikleri bilgi ve tavsiyeleri ile çekilen Medine’ye Vakfiyelik Yapan Şehir: Erzincan adlı kıssa tanıtımda konuya dair oldukça çarpıcı bilgiler yer alıyor.
"Medine’ye Vakfiyelik Yapan Şehir; Erzincan" adlı çalışmanın paylaşımını sosyal medya üzerinden yapan Vali Hamza Aydoğdu açıklamasında şu sözlere yer veriyor;
“Erzincan, sadece coğrafyasıyla değil, ruhuyla da insanlığa ışık tutan bir şehir…
Yıllar boyunca Medine’ye vakfiyelik yapan, Ensar ruhunu özünden alan bir geçmişe sahip.
Bu aziz şehir, servetini, varlığını ve dualarını mukaddes topraklara armağan ederek gönüllerin sultanı olmayı seçti.
Erzincan’dan Medine’ye uzanan o gönül köprüsü, insanlığa adaletin, paylaşmanın ve kardeşliğin ne demek olduğunu hatırlatıyor.
Burada sadece toprak değil, bir medeniyet konuşuyor. “Hep bana” demeyen, “Hepimiz için” diyen bir vicdan…
Geçmişten geleceğe uzanan bu muhteşem vakıf kültürünü yaşatmak ve anlatmak bizim boynumuzun borcu.
Çünkü Erzincan, sadece bir şehir değil, iyiliğin, merhametin ve fedakârlığın bir timsali.”