Erzincan şehir merkezine 50 km uzaklıktadır. Şehir merkezi ile bağlantı karayolu ve Demiryolu ile sağlanmaktadır. İstanbul - Kars arası demir yolu ilçe merkezinden geçmektedir. Fırat Nehri'nin bir kolu olan Karasu Nehri Kemah'ın yanı başından geçmekte olup her türlü su sporunun yapılmasına olanak sağlamakta.  Kemah Kalesi'nin tarihte önemli bir yeri var. 
Ama tüm bunların dışında o kadar zengin bir mutfağa sahip ki yemek kültürü sizi kendine hayran bırakacak. İşte Kemah yöremize ait yemek kültürü;

Erzincan Kombina Müdürlüğü’ne Aktürk atandı Erzincan Kombina Müdürlüğü’ne Aktürk atandı

Erzincan Kemah ilçesi yemek kültürü bakımından oldukça zengin ve çeşitlilik gösterir. Köyde her türlü yemek, lezzetli bir biçimde yapılmaktadır. Yapılan bu yemeklerin bazıları, diğer bölgelerde yapılan yemeklerden ya isim veya yapılış biçimindeki küçük farklılıklarla ayrılır. Yemekleri genelde kadınlar yapar. Köyde her işin insan gücüne dayalı olması, daha çok enerji gerektirdiğinden, insanların beslenmeye önem vermelerine neden olmuştur. Ayrıca eve gelen her misafire sofra kurma geleneğide yemek kültürünün gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. “Ekmeğine bol, pişirdiği yenir” gibi deyimler aileleri yemek konusunda itinalı davranmaya yöneltmiştir. Eve gelen bir misafire en kısa zamanda sofra kurmak, hünerli bir kadının işidir. İşte bu nedenle evin kadını her zaman temkinli (hazırlıklı) olmak zo¬rundadır. Evin dolabında misafir için birtakım gıda maddeleri devamlı hazır bekle¬tilir.

Köyde her tür yemek yapılmakla birlikte, en çok yapılan ve yöreye özgü isimlerle adlandırılan bazı yemekleri şöyle sıralayabiliriz: Ayranlı soğuk çorba (Katıklıaş), tarhana çorbası (şalgamlı), yarma çorbası, haşlama, kızartma, paça, sırın, türlü (cılvıra), dügülcük, pılpıh, bulgur pilavı, haşıl, şalgam dolması, lahana ve biber dolması, evelik dolması, patates mıhlası, ıspanak lapası, pırasa, patates yemeği, kuru ve yeşil fasulye, mantı, erişte, saç böreği, hoşaflar, tatlılar (baklava, kadayıf, helva], sütlaç, salatalar, turşular, reçeller, konserveler…
Yaz ve sonbaharda kış için çeşitli yiyecekler hazırlanır. Meyve ve sebzeler kış için kurutulur. Dut pekmezi, pevlerde (aluça marmelatı), kuşburnu gorabası, bastık, elma ve armut gahı, basmaca, çemiç (dut kurusu), köme, tarhana en çok yapılanlardır.

Köy ekonomisinin temeli hayvancılığa dayandığı için beslenme kültüründe, hayvan ürünlerinin yeri ve önemi de büyüktür. Salamura ve tulum peyniri, çökelik, karıştırma, lor, tereyağı, kaymak, kavurma hem yaz mevsiminde hem de kış mev¬siminde sofraların baş tacıdır.

Köyde bütün kadınlar yemek ve diğer ürünleri yapmayı az çok bilir. Fakat bu alanda isim yapmış kadınlar vardır. Onların yaptığı daha iyi olur ve usta-çırak fikrinden hareketle, özel günlerde yapılacak yemekler, bu kadınlara yaptırılır. Özellikle düğün ve ölü yemeklerinde “Keyveni” adıverilen bu kadınlar çağırılarak sorumluluk bu keyveniye verilir. Çünkü düğün ve ölü yemekleri büyük kazanlarda pişirilecektir. Pişirilen bu yemekler büyük bir kitleye verileceğinden, hata yapılma¬ması gerekecektir. Bu alanda uzmanlaşan kadınlar çağırılarak yemek pişirme yetki ve sorumluluğu bu keyvenilere verilir.
Yine tarhana yapımında, tulum peyniri yapımında, turşu yapımında “sen daha iyi bilirsin, senin yaptığın daha güzel oluyor” fikrinden hareketle bu alanda yetenekli kadınlar, komşular çağırılarak evin kadını ile birlikte bu yiyecekler hazırlanır.
Köyde ekmek yapımı oldukça zordur. Ekmek günlük olarak değil, birkaç aylık olarak birden yapılır. Bazen 4-5 aylık birden yapılır. Ekmek yöreye özgüdür.

Kaynak; http://www.kemahpazari.com/

Editör: Merve Kiraz