Hayatımızın her noktasında sıkça kullandığımız kimyasalların bizde ne gibi tahribatlara yol açtığını biliyor musunuz? Konu hakkında bilgilenip ona göre bu kimyasalları hayatımızdan çıkartmanın veya kullanımını azaltmanın tam vakti. Konu hakkında uzmanların verdikleri bilgileri sizler için bir araya getirdik.

Temizlik malzemeleri, boyalar, böcek ilaçları ve plastik kapların içinden yiyeceklere karışan maddeler gibi pek çok kimyasalla gün boyu iç içe yaşıyoruz. “Endokrin bozucu” olarak adlandırılan bu kimyasallar, sadece hormon sistemini etkilemekle kalmıyor; aynı zamanda kansere ve kalp hastalıklarına da zemin hazırlıyor. Endokrin bozucu kimyasal maddelerin olumsuz etkilerinden korunmak için bazı önlemler almak gerekiyor. Memorial Ankara Hastanesi Endokrinoloji Bölümü uzmanları, vücudun hormon dengesini korumak için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Şampuan, oje ve kokulu mumlar her zaman masum olmayabilir

“Endokrin bozucular” hormon sistemini etkileyen, vücuda dışarıdan giren maddeler ve madde karışımlarıdır. Gıda maddelerinin içindeki bozulmayı önleyen kimyasal katkı maddeleri, boyalar, plastik mutfak eşyalarındaki maddeler, duvar kağıdı, boya, şampuan, oje, kozmetik malzemeleri, kokulu mumlar, çocuk oyuncaklarındaki boyalar, kıyafetlerdeki kimyasallar ile vücudumuza giren maddeler bunlardan bazılarıdır. Hatta çoğu kişinin sevdiği ‘’yeni araba kokusu’’ fitalat denilen kimyasal madde kaynaklıdır. Bu kimyasallar hormon sistemine zarar vermelerinin yanı sıra; savunma sistemini zayıflatır, obezite, tip 1 ve 2 diyabet ve anne karnındaki bebeklerde anomalilere sebep olabilmektedir. Farklı kimyasal maddeler, farklı biyolojik basamaklarla, hücrelerin çalışmasını etkileyerek bu hastalıkları tetikleyebilmektedir.

Bu maddelere dikkat edin!

1. Bisfenol-A (BPA): Plastik kapların ve boyaların içinde bulunur. Östrojen benzeri etki gösterebilir. Obeziteyi, nörolojik hastalıkları, üreme sistemi ile ilgili hastalıkları, astımı, hormon bağlantılı kanserleri tetikleyebilir. Tiroit testlerini bozar ve kalp-damar hastalıklarında rol oynayabilir. Pek çok plastik eşya BPA içermese de güneşe maruz kaldığında ortama vücuda östrojenik etkisi olan maddeler salar.

2. Di-(2-etil heksil)-fitalat (DEHP) ve diğer fitalatlar: PVC gibi sert plastik eşyaların yapımında esnekleştirici olarak kullanılır. Ayrıca besin takviyeleri, bitkisel ilaçlar, kozmetik malzemeler ve oyuncaklarda da bulunabilir. Süt, peynir ve suya karışabilir. Obezite, üreme sistemi, karaciğer ve kalp hastalıkları ile ilişkili sorunlara yol açar. Erkeklik hormonu, tiroit hormonu ve kortizol hormonunun etkisini değiştirir. Kolesterol değerlerini yükseltir, kan basıncını artırıcı etkileri vardır.

3. Nonilfenol (NP): Böcek ilaçları, boyalar, yağ katkı maddeleri, temizlik malzemeleri, deterjanların içinde bulunur. Östrojen benzeri etki yapar.

4. Poliklorlu bifeniller: Boya-yapı malzemelerinde bulunur. Testis üzerine olumsuz etkileri vardır.

5.Polisiklik aromatik hidrokarbonlar(PAH): Odun, kömür ve diğer organik maddelerin yanması sonucu ortaya çıkar. Testosteron üretimini bozar.

6. Vinklozolinler: Kadınlarda kıllanma artışı, yumurta olgunlaşmasında problemler, erkekte testosteron düzeyi ve sperm azalması gibi ters etkilere yol açabilir.

Bu maddelerin olumsuz etkilerini azaltmak için…

• Özellikle gıda malzemelerinde plastik yerine, cam kap içindeki ürünler tercih edilmelidir.
• Plastik poşet ve kapların kullanımını en aza indirilmeli, bez veya karton çanta gibi alternatifler üretilmelidir.
• Karton-kağıt bardaklar ve plastik kaplar sıcak içecekler için mümkün olduğunca kullanılmamalıdır.
• Çocuk oyuncaklarında plastik yerine, ahşap gibi doğal malzemeler tercih edilmeli, kurşunlu boyalar içeren oyuncaklardan uzak durulmalıdır.
• Yeni boya yapılmış ya da yapıştırıcı uygulanmış kokulu ortamlarda uzun süre kalınmamalıdır.
• Gerekmedikçe kapalı mekanlarda oda parfümü, kokulu mum gibi ürünler kullanılmamalıdır.
•Uzun süre vakit geçirilen yaşam alanları sık sık havalandırılmalıdır.
• Plastik ürünlerin ve tekstil ürünlerinin etiketleri içerik açısından kontrol edilmeli, uygun fiyatlı diye içeriğinde zararlı kimyasallar bulunan ürünler kesinlikle alınmamalıdır.
• Plastik kaplar bulaşık makinesinde yıkanmamalıdır.
• İlaçlama yapılan ortamlardan mümkün oldukça uzak durulmalı, cilde temas ettiyse en kısa sürede bol sabunlu suyla yıkanıp durulanmalıdır.
• Bitkisel ve kimyasal takviye ürünleri içeren tabletler doktora danışılmadan, fazla miktarlarda, gereksiz şekilde ve uzun süreli kullanılmamalıdır.
• Basit temizliklerde kimyasal ürünler ve deterjanlar kullanmamak yerine; limon, sirke veya karbonat tercih edilmelidir.
• Katkı maddeli, dondurulmuş, işlenmiş yiyecek ve içeceklerden kaçınılmalıdır.
• Şeker ve yağ tüketimi azaltılmalıdır.
• Elektronik aletlerin bulundukları odalarda uzun vakit geçirilmemelidir.
• Hafta sonu veya tatillerde fırsat buldukça kapalı mekanlardan çok açık hava ve doğal ortamlar tercih edilmelidir.

Bu bilgilere de bir göz atalım;

Endokrin bozucu maddeler birçok hastalığın nedeni olabiliyor

Damar Sağlığını Koruyan Besinler Damar Sağlığını Koruyan Besinler

Hormonlar vücuttaki birçok hayati süreçte önemli rol oynuyor. Çeşitli dış etkenler ise hormonal dengeyi bozup fiziksel ve psikolojik birçok hastalığa davetiye çıkarabiliyor. Günlük hayatta sürekli kullanılan eşyalarda, elektronik cihazlarda, tüketilen besinlerde ve hatta solunan havada bile bulunan kimyasal maddeler vücutta birikerek hormonal dengeyi ve sağlığı olumsuz etkiliyor. Uzmanların, endokrin sistemi bozan maddeler ve alınması gereken önlemler hakkında verdiği bilgiler şöyle; 

Anne karnından itibaren vücudu hormonlar yönetiyor

Endokrin sistemin bütün kontrolünü beyinde bulunan hipofiz bezi, salgıladığı hormonlar aracılığı ile yapmaktadır. Endokrin sistem iç salgı bezlerinden oluşur, hormon sentezi ve salgısı yapar. Hormonun etki ettiği organa ise hedef doku denmektedir. Anne karnında fetüsün büyümesi ve gelişmesinden itibaren vücut hormonların kontrolü altındadır. Hormonlar, bir organın işlevini yapması için gerekli komutları ileten aracılardır. Boy uzaması, kemiklerin büyümesi, ergenlik dönemine giriş ve doğurganlık özelliklerini hormonlar belirlemektedir. Ayrıca hastalık halinde beyni uyarma görevini de yine hormonlar yapmaktadır. 

Hormon dengesindeki bozulma vücuttaki bütün sistemleri olumsuz etkiliyor

Hormonların olumsuz etkilenmesi ve hormonal dengenin bozulması vücut işlevlerinin bozulmasına yol açabilmektedir. Örneğin pankreastaki endokrin hücrelerin hasar görmesi, vücuda şeker girdiğinde buna verilmesi gereken insülin cevabının bozulmasına yol açmaktadır. Ya da tiroidi bozan faktörler buradan salgılanan hormonları da olumsuz etkilemektedir. Hormonları olumsuz etkileyen ve işlevlerini bozan durumların başında endokrin bozucu kimyasal maddeler gelmektedir. Endokrin bozucu maddeler meme, prostat ve testis kanserlerine, obezite, diyabet, üreme ile ilgili hastalıklara, ergenlik bozuklukları, otizm, hiperaktivite ve bağışıklık siteminin zayıflamasına neden olabilmektedir.

Kimyasal maddeler vücutta birikerek hormonları taklit ediyor

Sanayileşmenin yaygınlaşması ve teknolojik alandaki gelişmeler insanların şehir hayatını tercih etmesine ve doğal yaşamdan giderek uzaklaşmalarına neden olmaktadır. Kimyasal maddeler içeren birçok ürün hayatın ayrılmaz parçaları haline gelmiştir. Endokrin bozucu olarak da adlandırılan bu kimyasal maddeler vücudun ürettiği hormonların salınımını, miktarını hedef organa ulaşmasını ve orada yaptığı etkilerde değişikliklere neden olmaktadır. Üreme sistemlerini, tiroid ve pankreas fonksiyonlarını etkilemektedir. Bazı endokrin bozucular östrojene benzer etkiler göstererek kadınlarda adet düzensizliklerine neden olabilmektedir. İyotu taklit ederek iyot etkisi yaratan kimyasallarda tiroit fonksiyonlarını bozabilmektedir. Spor yapan kişilerin kas yapımını hızlandırmak için kullandığı ilaç ve gıda takviyeleri de kortizon ve büyüme hormonu içeriklerinden dolayı endokrin sistemi bozabilmektedir. İnsülin salınımını bozarak diyabete neden olan maddeler de vardır. Çevre kirliliği de yine endokrin bozucular arasında yer almaktadır. 

Endokrin bozucular doğal ve kimyasal olarak ikiye ayrılıyor

Fitoöstrojenler doğal endokrin bozucular arasında bulunmaktadır. Sarımsak, soya fasülyesi, tahıllar, maydanoz, elma gibi sebze ve meyveler bu fitoöstojenlere örnektir. Dokularda birikme yapmadan vücuttan atıldıkları için yan etkileri yok denecek kadar azdır. Yoğun bir şekilde tüketilmeleri halinde belirgin bir etki gösterebilirler. Doğal endokrin bozucular en çok östrojeni taklit ettikleri için kadınlarda üreme sistemini olumsuz etkileyebilmektedir. Fitoöstrojen içeren bitkilerden elde edilen zayıflama çayları ya da gıda takviyeleri doğal endokrin bozuculara örnek olarak gösterilebilir.

Endokrin bozucular hayatın her alanında bulunuyor

Kimyasal endokrin bozucular tarımda, endüstride ve gıda maddelerinde bulunur. Paketli gıdalar, temizlik malzemeleri, ilaçlar, ağır metaller, elektronik eşyalar, kir ve leke tutmayan kumaşlar, yanmaz, yapışmaz tencere ve tavalar, makyaj malzemeleri ya da bu ürünlerin ambalajlarından alınan kimyasallardır. Günlük hayatta kullanılan hemen her şeyde bulunmaktadır. Bu maddeler dokularda birikim yaparak vücuda zarar vermektedir. Etkileri uzun süreli ve kalıcı olabilir. Gen yapısını bozarak nesilden nesile aktarılabilirler. Bu maddeler çok düşük dozlarda bile endokrin sistemi olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Özellikle anne karnında maruz kalınan kimyasal maddeler bebekte ciddi ve kalıcı sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Bu maddeleri içeren ürünlerden mümkün olduğunca kaçınmak özellikle çocukları uzak tutmak gerekmektedir. İşlenmemiş doğal beslenme alışkanlıkları edinilmeli, kimyasal içeriği temiz olan ürünler tercih edilmeli ve bu ürünlerden mümkün olduğunca az faydalanılmalıdır. 

Hormonlarımızı doğal yöntemlerle nasıl dengeleriz?

Hormonlar tüm vücut sağlığımızı doğrudan etkileyen çok önemli vücut kimyasallarıdır. Östrojen, testosteron, insülin, adrenalin ve daha pek çok hormon kendilerini salgılayan iç salgı bezlerinde üretilirler. Hipofiz, pankreas, böbrek üstü bezi, tiroid, kadında yumurtalık, erkekte testis, hormon salgılayan iç salgı bezlerine örnek olarak verilebilir. Hormon salgılayan iç salgı bezlerinin birbirinden farklı vücut bölgelerinde yerleşmiş olması bunların birbirinden bağımsız olarak çalıştığı anlamına gelmez. Tüm endokrin sistem (hormon sistemi) bir bütün olarak çalışır ve hormonlardan bir tanesinin bile dengesizliği uzun dönemde diğer hormonların da dengesini bozar.
Günümüzde hormon dengesizliği veya eksikliğiyle ortaya çıkan hastalıkların tedavisinde sentetik hormon ilaçları kullanılmaktadır. Doğum kontrol ilaçları, insülin enjeksiyonları, tiroid hormonu içeren ilaçlar bunlara örnek olarak verilebilir. Hormonal düzensizlikten şikayeti olan hastaların büyük bir kısmı bu ilaçları kullandıklarında aslında aşağıda sıraladığımız 3 durumla yüzleşirler;

1- Bu hastaların büyük bir kısmı şikayetlerini kontrol altında tutabilmek için hayatlarının geri kalan kısmında sürekli olarak bu ilaçları kullanmak zorunda kalırlar. 
2- Sentetik hormon ilaçları hastalığın belirtilerini maskelemekte ama kökendeki asıl sorunu çözmemektedir. Şikayetler baskılanmış olsa bile hastalık tam anlamıyla tedavi olmadığı için sinsi bir şekilde ilerlemekte ve uzun dönemde başka sorunlara yol açabilmektedir. 
3- Kullanılan hormon ilaçlarının felç geçirme olasılığını artırma, kemik erimesi yapma, psikolojik sorunlar ve üreme sistemi ile ilgi sorunlara yol açma ve kanser gelişme olasılığını artırma gibi pek çok yan etkileri olabilmektedir.
Karamsarlığa kapılmayın! Bütün bu ihtimallerin yanı sıra size bir de iyi haber vereceğim. Hormonlarınızı dengelemenin doğal yolları da var. Şimdi size söyleyeceklerime bakarak şikayetlerinizin bir hormonal bozukluğun belirtisi olup olmadığına karar verebilirsiniz.

Yukarıdaki tüm bilgi ve tavsiyeleri dikkate alarak sağlığınıza önem vermeniz sizin için kaliteli bir yaşamın anahtarı olacaktır.
 

Editör: Merve Kiraz