Cinlere hükmeden peygamber Hz. Süleyman, hayatı, mucizeleri ve kıssasında geçen hüdhüd kuşu… Cinlere hükmeden peygamber Hz. Süleyman, hayatı, mucizeleri ve kıssasında geçen hüdhüd kuşu…

Türkiye'de maalesefki geleneksel birçok meslek yok olmakla karşı karşıya. Ülkemiz ve kültürümüz adına vahim olan bu duruma bir örnekte Sivas'da ün kazanan ve bugünlere kadar gelmeyi başaran Çubukçuluk. mesleğin önem ve değerini anlamlandırmak adına içeriğimizde çubukçuluğa dair bilgileri sizlerle paylaşıyoruz.

Ülkemizin başka il ve ilçelerinde de örnekleri bulunmasına rağmen Sivas yöresinde kendine has bir özellik kazanan bir el sanatıdır. Bu gelneksel bir el sanatı Sivas'a özgü bir el sanatı halinde şekillenip kendisine özgü bir üslup kazanmıştır.
Sivas'ta üretilen bu el sanatımıza ait ürünlerin üzerindeki yazılar, ürünlerin kendilerine özgü stilleri, bçimsel ve el yapımı teknikleri Sivas'a özgü bir üslup kazanmıştır.

Çubukçuluk ince çubuklar üzerinde işlemeler yaparak özellikle ağızlık, kalem, kalemlik ve çubuk kökenli olabilecek diğer araç gereç yapımcılığı halinde şekillenen bir sanat dalıdır. Sivas yöresinde “Ağızlıkçılık” veya “Çubukçuluk” ismiyle anılan bu geleneksel el sanatımızın başlangıcını yöresel kaynaklar 18.yy' kadar uzatmaktadır. Hatta bazılarının iddiasına göre bu el sanatını Şeyh Aziz Baba adında bir zat ortaya çıkarmıştır.

Çubuktan kalem, ağızlık, kalemlik, tığ sapı, şamdan ve minare maketi gibi eşya yapımcılığı olarak şekillenen bu el sanatının kendine özgü, biçim, anlayış ve yapım tekniği ortaya çıkmış Sivas'a özgü bir zevk biçimselliğine dönüşmüştür. Üretilen bu eşyaların türü ne olursa olsun çubuk esasına ve kendine özgü bir üsluba dayanır.
Sivas ağızlıklarının ve çubuk türü mamulllerinin yapımında ana malzeme olarak kullanılan çubuklar Tokat- Erzincan- Kars ve Ağrı yörelerinden temin edilen “Germişek ya da Karamuk” denilen ağaç cinsinden elde edilir.
Germişek ya da Karamuk denilen ağaç 6-7 gün bekletilerek kurutulur. Kuruyan germişek çubukları istenilen boyda kesildikten sonra doğrultuluyor, sonra kabukları soyuluyor ve tornaya bağlanır. Bu çubukların boylarının kesiminde ne üretileği düşüncesi esastır. Çubuklar üretilecek eşyanın boy, ebat ve cinsine göre kesilirler.
"Germişek çubukları istenilen boyda kesilir, bunlar uzunluklarına göre “Lüleli, topcık başlı, yanma başlı, ufak lüleli ağızlık, arabalı ağızlık (birbirine geçmeli)” gibi çeşitli adlar alır." Çubukların kesim boylarına göre verilen bu adlandırmalarla üretilecek malzemelerin cinsi ve şeklinin nasıl olabileceği, yani bu kesimlerden hangi tür, ebat ve biçimde ürün elde edilebileceği anlaşılmış olur. Ürünler çubukların kesim şekilleri ile alakadar olarak ağızlık, kalemlik, kalem veya ne şekilde bir ürün olabileceğini belirler.

"Tomruk makinesinde kabukları soyulan çubuklar tornaya bağlanır, keski yatay yada dikey tutularak desenin dış çizgileri çizilir. Sonra kalemle (ince uçlu işleme ve kakma gereci) desenler oluşturulur. Bu işleme “nakış keskisi” denir. İşlemleri bitirilen ağızlık kezzaba batırılır."
Bu işlemlerden geçen ürünler ateşe tuttuktan sonra zımparalanır. Yeniden tornaya bağlanır ve matkapla ağız bölümü (sigara konulan yeri) açılır. Çakıyla yassılaştıran bu bölüm de kezzaba batırma, kızartma ve cilalama işlemlerinden geçirilir.
Bu işlem de bittikten sonra ürünün uygun yerine " Sivas Hatırası" veya ürünü sipariş veren kişinin adı yazılır. İplerle yazılan bu yazı torna yoluyla yazılır.

Eskiden kemane veya çark denilen tamamen elle kullanılan aletin yerini bugün torna almıştır. Tornada şekillendirilen kalemler, ağızlıklar, vb. sonrasında iplerle örülür. Eskiden ibrişim kullanılırken, ibrişim ipler yerini naylon ipe bırakmıştır.
Sivas'taki ağızlıkçıların kalemlik, isimlik, tığ sapı, şamdan, tükenmez kalem gibi ürettikleri eşyaların hepsinde biçimsellik, renklendirme ve kullanılan iplerin yazımında ortak bir uslup vardır. Genellikle ağızlık yapımcılığı halinde seyr eden bu el sanatı kalem ve tükenmez kalem üretimi için de hayli şekillenmiştir. Buna rağmen en karakteristik yönü ağızlıklarında kendisini belli eder. Normal ebatlı ağızlıkların yanı sıra boyları bir metreye kadar yaklaşan devasa ağızlıklar da vardır. Gündelik kullanım için üretilen ağızlık, kalem veya tığ başlıklarının yanında süs eşyası olarak üretilen ağızlıklar ve kalemler kullanım amaçlı olmaktan ziyade süs eşyası ve ya turistik amaçlı olmaktadır. İyi bir usta yaklaşık 1 metre uzunluğunda bir ağızlığı torna makinesi desteğiyle 5-6 saatte yapabilmektedir.

Sivas'ta üretilen bu eşyaların hepsinde bulunan diğer bir karakteristik özellik ürünlerin siparişe göre de yapılabilmesi, yaptıran kişinin üzerine o kişinin adının yazılabilmesidir. Genel olarak üretilen bu tip ürünlerin üzerinde ise "Sivas Hatırası" yazılmaktadır. Bu yazılar ise ağızlık, kalem vb. gibi üretilen bu ürünlerin üzerine ipek iplerle yazılıyor olmasıdır. Parlak ve farklı renklerle yapılan bu işlemde iki renk ip kullanılır. Bu iplerden birisi zemini oluştururken diğer renkli iple sipariş sahibinin adı yazılmaktadır. Bu ipler çubukların üzerine bir makina yardımıyla sardırılarak yazılmaktadır.

Sivas'a özgü bir el sanatı olarak şekillenen bu el sanatımız bu gün için ayakta durmaya çalışan bir görüntü içindedir. Üretilen ürünlerin pazarlama sorunu olmamasına rağmen bu ürünlerin yapımı için ana malzeme olan germişek veya karamuk ağaçlarının git gide doğal sebeplerden dolayı azalıyor olması ve kalitesinin düşmesi bu el sanatımız için en belli başlı bir prolem olmaktadır. "Germişek veya karamuk" olarak bilinen ağaçların yeterli düzeyde gelmemesi, gelen ağaçlarında ağızlık yapımcılığında istenilen kalitede olmaması sanatı yok ediyor. Ağızlık yapımcılığı yapan usta sayısı her geçen gün azalırken, vitrinleri maharetli ellerden çıkan ağızlıklar yerine makinelerde yapılan ve normal ağaçlarla bezenen ağızlıklar süslüyor. Bu yazılardan da anlaşılacağı gibi bu el saantımız makinalaşmaya başladığı gibi ana hammadesi yerine başka tür ağaçlara yönelmeye başlamıştır. Zaten bu el sanatımızı yaşatmayı sürdüren bir iki dükkan ile bir kaç usta kalmıştır. Bir kaç metrekarelik atölyelerinde bu işi yaparak ayakta durmaya çalışan bir kaç çubuk ustasının kalmış olmasına rağmen bu ustalar mesleklerini öğretecek, gelecekte yaşatacak çırak da bulamamaktadır. Görünen o dur ki bu el sanatımız da son ustalarıyla birlikte maziye karışacaktır.

Kaynak; http://www.sivas.gov.tr/

Editör: Merve Kiraz