Erzincan’ın en önemli din adamlarından olan büyük allame ve kurra hafızlardan Şemseddin Uçar Hoca Efendi’nin halkın davetli olduğu anma programı ile Kuran’a adanmış bir ömrün efsanesinden bendeniz acizane yazabildiğim kadarı ile aynı zamanda eski bir talebesi olarak anlatmak isterim.
      Şems yani güneş isim çoğulu ile birlikte dinin güneşi sanki şehrimizin güneşi gibiydi. Şemseddin Hoca efendi 1937’de Gümüşhane ilimizin Kelkit İlçesi’nin sağyazı köyü eşrafından olup babası Ethem Uçar Hoca efendi aynı zamanda sağyazı köyünde hem hafız hem de imamlık yaparak binleri aşan talebe yetiştirmiştir. Bununla birlikte Ethem Uçar hoca efendi bir gazidir. Altı dene yemende ve iki senede balkanlarda savaşırken esir düşerek Sibirya ‘yaya götürülmüş 10 sene esir kalmıştır. Şemseddin Uçar Hoca efendi altı kardeşlerin en küçüğüdür.
      Şemseddin hoca efendi Kuran’ı ilk olarak altı yaşlarında iken Erzincan’ın vanki köyünde imamlık yapan babası Ethem hoca Efendi’den öğrenmiştir. Daha küçük yaşlarda hafızlığa başlamış babası Ethem hoca Efendi’nin vefatından sonra 12 yaşlarında hafızlığını bitirir. Şemseddin Uçar hoca efendi 1952 yılında İstanbul’a giderek 50 yıldan fazla süren binlerce talebe yetiştirmiş ve son devrin büyük din alimlerinden ve dönemin Reisü’l kurrası olan Gönenli Mehmet Hoca Efendi’nin talebesi olur. Kesik bacaklı lakabı ile tanınmış İsmail Efendi’den kıraat dersleri alır. Bir taraftan kıraat dersleri alırken diğer taraftan Hattat Muhammed Şevket Efendi’den hat dersleri alır. Ayrıca Libyalı Arap hocadan Arapça dersleri alırken askerlik vazifesi gelmiştir ve askerlikten sonra Erzincan’a gelerek inşaat işlerinde çalışır.
      Aynı zamanda 1990 yılına kadar taşçılık yapar. Taşçı hoca denmesi bir taraftan taşçılık yaparken diğer taraftan talebe okutur. Bundan dolayı halk arasında taşçı hoca diye anılmaya başlar. Evlendikten iki yıl sonra kıraat eksikliğini gidermek için tekrar İstanbul’da ki İsmail Efendi’nin yanına gider. Üç aylık bir kıraat eğitiminden sonra icazet töreni için fatih Camii’nde bulunan kalabalık ve alimlerin karşısında ihlas-ı şerif suresinden Asım kıraati ile başlayarak diğer sureleri de kıraat sırası ile okuduktan sonra bir zat tarafından ‘’50 senedir böyle kıraat görmedim.’’ Diyerek Şemseddin hocanın mükemmel kıratına hayran olurlar ve zamanın müftüsü Ali Fikri Yavuz hoca Efendi’den icazetini alır. Şemseddin hoca efendi kıraat hocası İsmail Efendi’nin elini öperek helallik ister. Fakat İsmail efendi ömrünün sonuna kadar Kuran’a hizmet ve talebe okutmak şartı ile hakkım helal der. Hocası İsmail efendi isterse kendisine Bursa merkezinde imamlık kadrosu alabileceğini söyler. Şemseddin hoca efendi ise Erzincan’da talebe okutacağını söyleyerek hocasının teklifini nazikçe kabul etmez.
      Erzincan’a dönmeden önce Gönenli Hoca efendiyi ziyaret eder. Şemseddin hoca efendi Hocası İsmail efendinin vasiyetini yerine getirmek için Erzincan’da Kuran ve Talim Hizmetine başlar. Erzincan’da hocalık yaparak Kuran hizmetini hiç aksatmamaya özen göstermiştir. Zamanla ünü Erzincan ve yakın illere yayılarak gün geçtikçe talebesi artar. Gündüzleri sabahın erken saatlerinden başlamak üzere kız çocuklarını akşamları da gece geç saatlere kadar erkek talebelerini okutmaya çalışmıştır.
      Kendisinin sürekli söylediği ‘’ Eğer ben derse gelmemişsem ya ağır hastayımdır yada ölmüşümdür ‘’ ifadesini kullanırdı. Yaklaşık en az on kişiyi birden bir anda okuyanları dinlemesi hiç kimsenin dikkatinden kaçmamıştır. 1968 ve 1995 yılları arası resmi görev yapmıştır. Hizmetinden üstün başarılar elde eden Şemseddin Hoca efendi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ‘’Hizmet Teşekkür Belgesi’’ ve zamanın Erzincan valisi tarafından ‘’Takdir Belgesi’’ ile ödüllendirilir.
      Ayrıca Türkiye ilk özel kuran kursu veya medrese hamlesini Şemseddin hoca efendi uygulamıştır. Atatürk mahallesinde dört katlı bodrum katı cami ( tatbikat cami ), zemin katı işyeri olan diğer üç katı yatılı öğrenci yurdu olmak üzere bizzat kendisi tarafından inşa etmiştir. Hem mühendis, hem de işçisi olarak inşaatı bitirdi. İnşaat süresi boyunca kimseden zorla bir şey istemez. Yardımı yapanı da kabul ederdi. Yaklaşık 40 yıldan fazla süre ile Erzincan’da irşat vazifesi sırasında sayısı binleri aşan talebe okutmuştur.
       Erzincan’da ki tüm Ailelerin en az bir ferdi Hoca Efendinin risale-i rahleyesin den ders okumuştur. Kuran talimi konusunda kendisinden sonra kıraat okutabilecek ciddi talebeler bırakmıştır. Şemseddin hoca Efendi’nin Kuran’a hizmet aşkını şu sözler ile daha iyi anlamaya yeterli bence ‘’ Allah beni beş yüz defa Dünya’ya getirse kuran öğreten bir din görevlisi olmak isterim ’’ demiştir.
     Gerçekten de talebesi olduğum Şemseddin hoca efendiyi acizane tam olarak anlatamasam da bildiğim kadarı ile anlatmaya çalışmış olmam tıpkı ateşe atılan İbrahim ( a.s ) peygambere ağzıyla su götürmeye çalışan bir karınca misali olabildiysek eğer bu bizim için Hoca efendiyi biraz olsun tanımamıza yardım eder düşüncesi içerisinde olmak en iyisini yazana kadar en iyisi yazmak için daha iyi temennisindeyim.
     Bir keresinde benim şahit olduğum bir güzel ahlakı ve edebi ile Kuran’a ne kadar önem verdiğini anlamıştım. Öyle Kuran ile iç içe olmuş ki gecelere kadar süren derslere geç kalanları bekleyerek okutur. Hatta tam ders biterken kapıya doğru çıkarken geç gelen bir talebe gördüğünde hiçbir şey demeden sanki ders bitmemiş gibi dersini okutmaya devam ederdi.
     Hem inşaat çalışması ile yorgunluğu dinlenmeden Kuran okuyanları bekletmemek ve Kuran hizmetini aksatmadan sürdürmeye devam etmesi tam bir ibret tablosu ve muhteşem bir irşat vazifesi ile hayatını Allaha ısmarladı.
     Erzincan’ın son zaman Büyük alimlerinden olan Şemseddin hoca Efendi’nin ibret dolu ilim ve Kuran’a hizmet hayatı hafızalarımızdan silinmeyecek kadar en güzel örneklerdendir.
     Herkeste büyük emeği olan büyük allame Şemseddin hocam kabr-i şerifiniz nurla dolsun.