Erzincan’da vurdumduymazlık nereye kadar sürecek düşünüyorum. Ama devam ettiğinden asla şüphem yok. Çünkü bu önemli şehrin Anadolu’da ki birçok iller gibi tarih boyunca nice manevi büyükler yetiştirmiş bu şehrin şimdilerde ise en önemli dinamiklerden olan basın ve medyaya olan ilgisizliği ne kadar bir önemli bir sorundur. Ne halk ne de kamu da artık önemsiz bir hal almış desem yalan olmaz. Alenen her şey ortada.
     Şimdi diyeceksiniz ki nerden anladın sen bunu. Cevabı çok basit öncelikle halktan başlayalım. Yani sokaktagiller - oynayangiller - oynatangiller ve internetgilleri tanıyalım kim bunlar. Ne yaparlar ne ederler öğrenelim. Hem hafta içi hem de hafta sonu her gün sabahın en erken saatlerinden itibaren tee akşam gece geç saatlere kadar çay ocakları, kıraathaneler ( yani oyun salonları ), internet kafeler ve kafeteryalar vs. bunun gibi bir çok sıhhi müessese yerleri tıka basa dolu. 
      Dışarıdan içerdekilere doğru baktığınızda içerdekilerin hali pür melalleri apaçık ortada bu umumiye i manzara her gün aynıdır asla bozulmaz sanki bir prova gibidir. Selam versen bile yüzüne bakmadan alınır. Öyle bir hal oluşmuş ki oyuna olan ilgi yani dikkat etmeleri şaşırırcasına sorsan o anda oradakilere kendi ailene bu kadar fazla aynı şu oynadığın oyun gibi özen gösteriyor musun diye inanın ya he dese bile muhakkak kararsız bir şekilde söyler. Zaten ne hikmetse herkes mümkün mertebe yok demiyor.  Öğle oluyor yani ezan okunuyor gene oyundayız. İkindi ezanı okunuyor yine oyundayız. Bu sefer akşam oluyor akşam ezanı okunuyor evdekiler ekmek bekler diyoruz.
      Olmaz ııı ıııh kimsede ses yok. Bir bakıyorsun saat gecelere kadar olmuş. esneyerek oynuyor. Uykusu gelmiş  yine de oyun gene de oyun oynayan toplum yani her kes oyun manyağımı desek yoksa oyun hastası mı olmuş desek artık bende ne diyeceğim şaşırtıyorum bazen. Ne olacak şehirde bu kadar çok çay ocağı, kıraathaneler, oyun salonları kafeler. Vs. dışarıdan şehre gelenlerin bile dikkatini çekmiş dedikleri aynen şu bu şehirde o kadar çok çay ocağı, o kadar çok oyun salonu, internet kafeleri, kıraathaneler ve eğlence yerleri var ki sanki dünya sadece bunlardan ibaret sanan zavallı insanlar topluluğu ne kitap okuyacak vakitleri var ne de az da olsa gazete kupürü okuyacak vakti var. Keşke resimlere bakacak vakti olsa gam yemeyeceğim. Ama nafile ben yazıyorum kendime yazı-yorum nedense tuhaflıkta zaten burada yani okuyan toplum ve düşünen toplum değil. oyun ve oynatmış bir toplum oluyoruz. Toplum Allah’a emanet.
      İşte en önemlisi de bu kamu da ise bunun aynısı hiçbir değişiklik yok. Onlarda mesai saatleri içerisinde sabah akşam bilgisayar başında ömrü geçen sırf vakit öldürmek için kitap okumaya gereksinim duymayan kravatlıgiller de aynı sokaktagillerden hiçbir fark yok. Ne gerek var kardeşim kitap okumaya veya en azından gazete okumaya aman boş ver de geç eğer vatandaşta gelirse sorma geç. Ne kadar da hoş bir hayat ne kadar da mutlu bir hayatımız var. Bende diyorum ki neden herkes bu kadar sessiz.
‘’Halk içinde muteber bir nesne yok sıhhi müesseseler gibi,
Olmaya devlet cihanda toplumun bilgi dökümü gibi’’