Yaratılmış her canlı türünün bir zarı vardır ve kabuğu vardır, hatta yapılarındaki hücrelerinde dahi ayrıca bir zarı vardır, korunma alanları vardır. İnsan iç deri dış deri, hücre ve organ sınırları içinde muhafazaya alınmıştır. Bir eviniz bir bahçeniz veya bağınız vardır. Onlarına duvarları veya çitleri vardır. Siz bu sınırları kaldırırsanız o derece korumasız kalır ve ihlal edenlerde çoğalır ve sonuçta bozulmaya yüz tutar. Siz tapu dairelerindeki tapuları veya sınırlarını kaldırabilirmisiniz? Kamuya açık her alanında bir ihatası olmalıdır.
         Hızla modernleşen şehrimizde yeni projelerle çok güzel dinlenme ve çocuk parkları, yapılıyor, Her nedense hiç birinin etrafını ihata eden küçükte olsa çitleri dahi yoktur. Mevcut camilerimizin çimenleri, ağaçları ve siper eden küçük duvarları vardı. Bütün bunlar kaldırılıyor ve bahçe tabanlarına beton döşemeler yapılıyor, sanki insanları yeşilden ve topraktan uzaklaştırırcasına. Ama unutmayalım ki o toprak bir gün yine bize kucak açacaktır.
         Geçenlerde Hükümet binası bahçesinin kuzey batı köşesinden geçerken gözlerim ışıldadı, sanki gördüğüm beni ışınlamıştı. Öylece kala kadım oracıkta. Zira o köşeye çiğnenmesin ve hoş görünsün diye demirde çepeçevre güzel bir çit yapılmıştı. Öyle ya bundan böyle o bölgede artık çiğnenmeyecek ve zümrüdi çimenleri göreceğiz, insanın ruhuna ışıklar saçan rengarenk çiçekleri göreceğiz. Düşünenlere ve katkısı olanlara çok teşekkür ederiz.
         Şehrimizin mutena ve en kalabalık yerinde, yediden yetmişe herkesin dinlenme ve uğrak yeri olan Barış Manço ve İnönü parklarımız var. Her türlü modern görüntüye kavuşmuş lakin çevreleyen ve koruyan, alçakta olsa çitleri dahi yoktur. Yürüme bantları yapılıyor, her yıl toprak çekiliyor, çiçekler çimenler ekiliyor ama ayaklar altında yok oluyor. Siz bir çimeni korumak için bir şerit dahi çekseniz insanlar saygı duyuyor ve çiğnemiyorlar. Sınırları kaldırırsanız her şeyi de ayakaltına sevk edersiniz. Ayak izleri ayak izlerini takip ederek yok ederler. O güzelim modern parklarda maalesef ne çimenleri nede göze hitap eden çiçekleri göremiyoruz.  
         Zamanında duvar konusunda bir yetkiliyle görüşmüştüm. Bana aynen şöyle dedi, '' Mustafa Abi hangi devirde yaşıyorsun, duvarlar mağara devride kaldı, insanlar çiğnememeyi öğrenecekler, duvarların arkasında tinercilerden geçilmiyordu'' Duvarları çitleri muhafaza ediniz dediysem yüksek duvarlardan bahsetmedim. Korumaya alan ve ardındaki güzellikleri sergileyen çitlerden bahsettim. Peki öyleyse size bir soru sorsam ''Siz bu parkımızın doğu ve batı yakasını keza çiğnenen cadde kenarlarını beğeniyor musunuz?''
İnsana huzur veren ağaçlar, çimenler, çiçekler ve bir ney eşliğinde derinden gelen monoton bir enstrümantal. O tılsımlı hava içindeki o ses, insanları sessizliğin kollarına atarak mazini kapılarını aralatıyor. Atık dinlenme parklarında yürüme bantları dışındaki parke taşlarını değil çiçekler ve onları ihata eden ve ardındakileri sergileyen güzel çitlerini istiyoruz.