Rüzgar, kuru hava, UV ışınları, sigara ve alkol gibi faktörler, cildin daha hızlı yaşlanmasına yol açarken, aynı zamanda vücutta kolajen, elastin ve hyalüronik asit gibi yapılar da azalır. Sonuç olarak cilt, kuru, ince, sarkmış ve kırışık bir hale gelir. Ancak, son yıllarda geliştirilmiş olan Somon DNA tedavisi, bu yaşlanma etkilerini tersine çevirmeye ve cildin eski sağlığına kavuşmasına yardımcı olan etkili bir çözüm sunuyor.
Somon DNA Tedavisi Nedir?
Somon DNA tedavisi, kaynağını somon balığı spermlerinden alan polinükleotidlerin ve hyaluronik asidin birleşimiyle uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi, ciltteki yaşlanma belirtilerini hedef alırken, cildi derinlemesine besler, nemlendirir ve yeniler. İçerdiği B vitaminleri, mineraller, peptitler ve antioksidanlar sayesinde cildin daha genç, canlı ve sağlıklı görünmesini sağlar. Çoğu kişi, bu tedaviyi mezolifting olarak bilse de, aslında bir antiaging (yaşlanma karşıtı) tedavisi olarak kabul edilir.
Somon DNA’sının Cilt Üzerindeki Etkisi
Somon DNA tedavisinin en önemli özelliklerinden biri, hyaluronik asit içeriği sayesinde uygulama yapılan alanda yüksek miktarda su tutabilmesidir. Bu da cildin nem dengesini hızla iyileştirir, kırışıklıkların görünümünü azaltır ve ciltte belirgin bir canlılık sağlar. Polinükleotidler, fibroblastların (cilt hücreleri) yenilenme süreçlerini hızlandırarak, kolajen, elastin ve hyalüronik asit üretimini artırır. Sonuç olarak ciltte sıkılaşma ve germe etkisi görülür. Tedavi sonrasında, cildin kuruluğa karşı daha dirençli hale gelmesi ve genel görünümünün daha elastik ve parlak olması sağlanır.
Ciltte Gözle Görülen Değişiklikler
Somon DNA tedavisinin etkileri, genellikle birkaç seanstan sonra belirginleşir. İlk seansta bile, ciltte nemlenme ve canlanma fark edilebilir. 3-4 ay sonra, cilt daha sıkı, dolgun ve genç bir görünüm kazanır. Kırışıklıkların azalması, cildin daha elastik ve parlak hale gelmesi tedavi sürecinde yaşanan olumlu değişikliklerdir. Somon DNA’sı ayrıca, cildin bağışıklık sistemini güçlendiren antioksidan etkisiyle de dikkat çeker.
Somon DNA tedavisinin cilde kazandırdığı bu olumlu sonuçlar, tedavi seanslarıyla giderek artar. Cilt her geçen seansta daha nemli, daha pürüzsüz ve daha canlı görünür.
Uygulama Alanları
Somon DNA tedavisi, cildin ihtiyaç duyduğu yenilikçi destek için çeşitli alanlarda uygulanabilir. En yaygın kullanım bölgeleri arasında göz çevresi, ağız kenarları, yanaklar, çene, alın ve boyun yer alırken, saçlı deri, el sırtı ve göğüs dekoltesi gibi bölgelerde de etkili sonuçlar alınabilir. Bu tedavi, aynı zamanda botoks, dolgular, radyofrekans, hifu ve ip asma gibi diğer yüz gençleştirme yöntemleriyle kombin edilebilir.
Saç dökülmesi yaşayan kişiler için de saçlı deri uygulamaları sayesinde saçları güçlendirir ve dökülmesini engellemeye yardımcı olur. Ayrıca, gözaltı morlukları tedavisinde ışık dolgusu ile birlikte kullanıldığında, göz çevresindeki kararmaların ve yorgun görüntünün azalmasına katkı sağlar.
Somon DNA Tedavisi Seansları ve Etkileri
Somon DNA tedavisinin etki süresi, cilt tipine ve yaşa bağlı olarak değişir. Genellikle tek seanslık tedavi, cilde nem takviyesi ve antiaging etkisi sağlamak için yeterlidir. Ancak ağır cilt yıpranması durumunda, 4 seanslık bir kür önerilebilir. Seans aralıkları, kişinin cilt yapısına göre 1-4 hafta arasında değişebilir.
Özellikle düğün veya kutlamalar öncesinde cildin daha parlak ve sağlıklı görünmesini isteyen kişiler için seans sayısı artırılabilir. İlk seanstan sonra, etkiler hızla gözlemlenmeye başlar, ancak her yeni seansın etkisi bir öncekinin üzerine eklenir. 4 seanslık kürler genellikle bir yıl boyunca etkili olur ve bu süreçte elde edilen sonuçları korumak adına mevsim değişimlerinde tekrar edilmesi tavsiye edilir.
Uygulama Süreci
Somon DNA tedavisinin uygulama süreci oldukça rahat ve konforludur. Seans öncesinde cilt temizlenir ve lokal anestezik kremler ile uygulama bölgesi uyuşturulur. Bu sayede tedavi sırasında ağrı veya rahatsızlık hissi minimuma indirilir. Somon DNA, ince iğnelerle cilt altına enjekte edilir. Uygulama ortalama 10-30 dakika sürer. Seans sonrasında, iğne deliklerinden dolayı hafif kızarıklık veya noktasal morluklar oluşabilir; ancak bunlar geçici olup birkaç saatte kaybolur.
Tedavi sonrası herhangi bir alerjik reaksiyon beklenmez ve normal yaşantınıza devam edebilirsiniz.
Sonuçlar
Somon DNA tedavisi, cildin gençleşmesine yardımcı olurken aynı zamanda daha sıkı, elastik, parlak ve sağlıklı bir görünüm kazandırır. İçerdiği polinükleotidler ve hyaluronik asit sayesinde cilt, nem dengesini bulur, kırışıklıklar azalır ve ciltteki yaşlanma belirtileri yok olur. Ayrıca, cildin bağışıklık sistemi güçlenir ve serbest radikaller ile savaşarak cilt hücrelerinin yenilenmesini hızlandırır.
Somon DNA tedavisi, modern antiaging yöntemlerinin öncüsü olarak cilt bakımı ve gençleştirme alanında en etkili ve doğal çözümlerden biridir.