Bir ilkbahar mevsimine doğru adım, adım yürüyoruz. Dünyayı aydınlatan güneş daha doğudan doğacak, yeniden tomurcuklarından, çiçekler açacak. Bütün âlemde, yeniden yeni bir hayat başlayacak, her defasında yeniden dirilişi tasdik edercesine. İnsanlar, bayram gününe hazırlandığı gibi hazırlıklarını yapıyorlar. Yol kenarlarına, bahçe ve parklara çimenler çiçekler ekiliyor, yeni ağaç fidanları dikiyor, köylüler tohumlarını ekiyor. Bahar bayramının diğer bir adı da filiz bayramı, yeniden doğuş bayramı olsa gerek.
Her sabah çiğ düşmüş çimenlerin, çiçeklerin etrafında, süslenmiş bir manken edasıyla kuşlar kelebekler dolaşacaklar. Daldan dala dolaşan kuşlar bin bir eda ile sevinç çığlıkları atarak şarkılarını söyleyecekler. Keza güller çiçekler, laleler gelinlikleriyle pozlarını verecekler. Her fecirde yükseklerden akınlar halinde süzülen kargalar sanki yeryüzüne doğru yine alkışlarını tutacaklar.
Şehrimizin merkezinde bulunan hepimizin uğrak yeri, Barış Manço parkımız var. Yoksa bu yılda mı o zümrüdî çimenleri, rengârenk çiçekleri göremeyeceğiz? İnsanın içine ferahlık veren rayihalarını yine mi almayacağız. Bin bir emekle hazırlanan çimenler çiçekler yine bu yılda mı ayaklar altında çiğnenerek kaybolacaklar, yine dıraz, kuru toprakları seyrederek mi geçeceğiz?
Neden yeniden toprak çektiğimiz, gübrelediğimiz, yeniden yeşerttiğimiz göze ve gönle hitap eden çimenleri çiçekleri yüzüstü bırakıyoruz, çiğnetip yok ediyoruz. Etraflarına ‘’Çiçekleri ve çimenleri çiğnemeyiniz’’ levhaları asarken onların hiç, basitte olsa bir ihataya hakları yok mu? Bilhassa bu parkın en fazla göze hitap eden güney ve doğu kısımları çiğnenmiş, bozuk halde hatta su tutmayacak şekilde yamaçlar halindedir. Bu meyanda bu parkın kuzey yakasında yapılan yenilikler şehrimize ayrı bir güzellik katmıştır.
Atatürk, İnönü, Barış Manço vs. ve diğer mahalle parklarımız var. Hiç birinde güzel bir kalıcı mazılaşma, çimlenme ve çiçeklenme yok. Köy piknik ve mesire alanları gibi insanlar yerlerin üzerinde oturuyor. Bilhassa Barış Manço şehir parkımız, bu kadar yapılan yeniliklere ve harcamalara rağmen sanki terk edilmiş ağaçlık alanları gibi. Eskimiş ve çökmüş birkaç oturma masaları. Çay bahçelerinin dışında ailece oturacak, piknik yapacak kameriyeleri yok. Ayrıca çiçekleme çalışmaları sadece dört yol ve refüjlerine özgü olmamalıdır.
Yol veya cadde taraflarından yeni sistem tel örgülerle çevrilebilir. Her yıl yapılan çalışmalara rağmen korunma sınırları olmadığından yine o güzellikleri çiğneterek mahrum etmeyelim. Görevlileri var, fakat parklarımızda evvelce olduğu gibi kolluk takan, yanlışları düdükle ikaz eden güvenlikçileri yok. Bu şehir parkımızın yıllardır güzel bir giriş takı dahi yoktur.
Başka şehirlerin parklarına gittiğimde, sanki o güller, bin bir çeşit çiçekler ve motifli mazılar arasında dolaşırken kendimi cennetteyim gibi hissediyorum.
Bu dinlenme alanımızı daha güzel daha cazip görme umuduyla.