Yolculuk nereye, niyetin ne, yol için donatıldığın, her türlü nimetle kuşatıldığın, en çok ihtiyacın olanların en bol ve ücretsiz verildiği hazır ve hazırlanmış ortamdasın.Yol üzerinde olduğun, telaşından bir yerlerden bir yerlere yolculuk için donatılıp gönderildiğin her halinden belli.
Güneşe gitmekte ısrarcı mısın, duruşuyla cehennemi hatırlatsa damı. Dünya ve içindekiler, dostların, elinden tutmaya çalışanlar, sana yol gösterenler, yoldaki işaretler,düşeceksin diye çırpınanlar, En büyük dostun, terbiyecin, seni sana emanet eden, sana arkadaş, yoldaş göndereni, en yakınındakiler seni cennete, ebedi beraberliğe davet ederken, sen neden başına buyruk, nefsine köle, şeytanın rehberliğinde ateşe yolculuktasın……
Çok ısrarcı olursan haydi git , sen istedin, bizden günah gitti, kendi düşen ağlamaz demezler mi. O kadar sadık haber getiren Enbiya, yolda ellerini kaldırmış durun, o yoldan gitmeyin ateş var diyen evliya, asfiya, mürşit, tebliğci, davetçi,doğru duranlar,doğru söyleyenler senin için feryat ederken, onların arasından sıyrılıp, ateşe yolculuk neden…
Bak Allah ın Kitabı her satırında uyarıyor, elinde, baş ucunda sana çok yakın. Senin istikamet vesilen, belki de senin için dua eden ,hor gördüğün camiye giden komşundur, belki mahallenin cami imamı, belki işyeri arkadaşındır. Bak kulak ver dinle ne diyorlar ateş var yanacaksın, yapma etme diyorlar, bütün bunları görmezlikten mi geleceksin, ateşe yolculukta inat mı edeceksin…
Dur; bari kendini, vicdanını dinle, gözüne inen aklını başına al. Düşün, nereden geldin, nereye gidiyorsun, hiç kimsenin iman, amel, hayırdan başka bir şey götüremediği aleme sen ne götürüyorsun. Nereye gitmek istiyorsun, sen ve birlikte oldukların mı doğru, yoksa kendini unutup, yola koyulup, sana el uzatan, senin için dua edip ateşi gösterenler, yolu tarif edenler mi. İnadından, nefsinden, geçemiyorsan dur dinle henüz tamamen kaybetmemişsen ruhunu sana bu yakışır, bir kez olsun dinle. Aklını yitirdinse bari işitmenin hakkını ver. Elini tuttuğun, yolundan gittiğin şeytanı bırak, o seni kıskanıyor, kendisi emre karşı geldi, senide kaydırmak istiyor. Hasedinden yemin etmiş insanları yola oturup cehenneme götüreceğim diye. Çoğunu saptıracağım diye………
Yok idin, yokluğun karanlıklarında hiç bir şey değilken, insan takdir edildin, sana varlığın, var oluşun kapıları açıldı. Dünya ayağına serildi, nefes almaya başladın, her şey kâmil insan olmak içindi. Hazır bulduğun nimetler sana hizmet etti, ediyor. Yaşanır hale getirilen çevren, ailen, mahallen, diyarın sana hizmette kusur etmedi. Ya bilip, şükredip kurtulacak ya da nankörlüğün karanlıklarında ateşe yürüyeceksin, unutma ki yolda yolculuk ve sorumluluk senin, dışındakilerin ki sadece görev arzu ve istek onlarda bir yere kadar………
Gün gelir tüm sesler kesilir sadece sen kalırsın, seninle sen ve birde ellerinin yapıp ettikleri. İnat nereye kadar…Gidişin nereye yolculuk ateşe mi?.....