Beklenen felaket geldi desem herhalde kimse inanmayacak. Bu ülkede iç ve dış odaklı karanlık güçler malzemeyi elde ederek ülke genelinde kıvama gelmiş bazı yerleri şimdiden hazır paket halinde biranda fırsat bu fırsat gibi uygulamaya geçiyorlar.
Kimileri mutlaka komplo teorisi veya uydurma deyip geçiştirecek ama maalesef göstergedeki ibre kontrolsüz şekilde yükseliyor. Aslında sağduyulu ve soğukkanlı olunması en başta yapılacak tek seçenek.
Çünkü gizli dünya devleti bünyesinde bulunan yeni dünya düzeni konseptinde yer alan paylaşım metodunda belirtilen çok gizli oyunların bölüm bölüm belli başlı gündem içerisinde uygulamaları için şimdiden butona bastılar galiba. Ben bir teorisyen olarak böyle düşünüyorum.
Önce 29 ekim yürüyüşü ile başlayan bu kıvılcım yavaş yavaş ülke geneline doğru yayılmasından kaygım yok. Bu münasebetsizce yürüyüşün diğer yerlere doğru gitmesi öncelikle Başkent’teki ODTÜ kampüsü karışması, Bursa’nın da karışması ve diğer doğu illerinde PKK korkusu sendromu yaşayan iller tam anlamıyla ülkeyi içinden çıkılmaz bir felakete doğru götürmektedir.
Daha doğrusu bunların hepsi de önce cezaevlerinde başlayan açlık grevleri ile oluşması karanlık dış mihrakların bir oyunun başlangıcı bunun sonrasında daha sancılı ve uykusuz geceler zamanı olduğu anda benim dediğim gibi komplo teorisi olduğu doğru çıkacak ve hatta bu istikrardan rahatsız olanlar da bunu fırsat bilip halk ve devletin karşı karşıya getirmek için acaba ne tür planlar yapacaklar. Karanlık güçler bu ülkede öyle bir ortam hazırlamak istiyorlar ki Türkiye’yi bölmek parçalamak çabasında olanlar nerdeyse çocuklar gibi hareket ederlerse hiç şaşmam zaten.
Son dönemlerde zor günler geçiren Türkiye’nin küçük çaplı yoğunluklarla uğraştırarak dış politikada saf dışı bırakmak ve terörle mücadelede dikkatleri dağıtmak için olur olmaz densizlerin tamamen dış odaklı karanlık güçlere hizmet ettiklerini bilmiyorlar. Aslında sağlıklı olarak düşündüklerinde tam bir beyin yıkama ile istikrar istemeyenlerin elinde maskara olduklarını anlayacaklar ama iş işten çoktan geçecek.
Tavsiyem devletten üstün olamazlar. Çünkü bu istikrarı istemeyen isteyenlerin en azlarıdır. Üstelik bu istikrar ve huzuru kaçırmak isteyenlerin esamesi bile yok bunların sayısı mübalağa gibi on parmağı nerdeyse geçmez diyebilirim. Bunların şeytanca oyunlarına Anadolu’nun mümtaz insanları inanmayacaktır.
Karanlık güçlerin kirli oyunlarına ortak olmadan şimdiden istikrarın muhasebesini yaparak huzura katkıda bulunmak aynı zamanda vatandaşlık görevidir. Kimse Türkiye devleti uğraşmaya muktedir değildir. Bu devlet dünkü devlet değil. özgeçmişi tarihte yazılıdır. Bu derin kökleri olan devlet elbette ki ne sıkıntıları gördü. Muhakkak bu karanlık diziyi reklama çevirecek kudrettedir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Demokrasi çığırtkanlığı yapmak isteyen karanlık güçlerin emrindeki yürüyüşle bu devlete korku veremezler. Demokrasi sınırsızlık demek değil. bir kurallar bütünüdür. Herkes bu kurallara uymak zorundadır. Bunun aksini düşünmek bu ülkeye hainlikten başka değildir.
Aklıma gelmişken son zamanlarda ulusal gazete köşe yazarlarında ne hikmetse hükümete karşı yaza yazma moda oldu zannediyorlar. Bu köşe yazarları da unutmasın ki istikrarı ve huzuru kaçırmak isteyen karanlık güçlerin birer pasif destekçisi olduklarını bilmelerini isterim. Önemli olan hükümete karşı yazılar değil. toplumu yönlendirecek ve faydalı olabilecek yazılar yazmaktır. Merak etmeyin hükümet yanlısı yazar sayılmazsınız. Önemli olan bu millete uzun zaman yetecek kadar eski hatalardan koruyucu sağlık tipi yazıları ile iyi bir eser bırakmaktır. Millet siyaset değil ekmek parası kazanma derdindedir.