Türkiye, giderek artan kadın cinayetleriyle sarsılmaya devam ediyor. Toprağın altındaki kadın mezarları, yaşarken ölüme terk edilen kadınlar ve her geçen gün yenisi eklenen cinayetler, ülkenin en büyük sorunlarından biri haline gelmiş durumda. 2024 yılı itibarıyla sadece bilinen kadın cinayetleriyle 296 kadın hayatını kaybetti. Ancak bu sayı, yalnızca kayıtlara geçmiş ve fiilen ölmüş kadınları kapsıyor. Duyulmadığı için istatistiklere giremeyen, şüpheli ölümler ve baskı altında yaşarken ölen kadınlar da hesaba katıldığında tablo çok daha karanlık.
Yaşarken Ölen Kadınlar: Tehdit ve Şiddet Altındaki Yaşamlar
Kadın cinayetlerinin arkasında sadece fiziksel öldürme değil, aynı zamanda psikolojik ve duygusal şiddet de var. Sevgilileri veya eşleri tarafından tehdit edilen, özgürlükleri ellerinden alınan, şiddet gören ve toplumdan dışlanan kadınların sayısı da bir o kadar fazla. Bu kadınlar, fiilen ölmüş olmasalar da, yaşarken ölüyorlar. Çocukları, aileleri, sevenleri ise bu süreçte büyük acılar içinde. Sosyal baskılar ve tehditler nedeniyle seslerini duyurabilen kadın sayısı ise çok az.
Kadın Cinayetlerinin Artmasının Sebepleri
Kadın cinayetlerinin artmasındaki en önemli faktörlerden biri, şiddet ve tehdit kültürünün toplumsal olarak yaygınlaşması. Eğitim durumu, ekonomik statü veya etnik köken fark etmeksizin her kesimden kadınlar şiddet ve cinayetle karşı karşıya kalabiliyor. Özellikle erkek egemen toplum yapısının hâkim olduğu yerlerde, kadınların yaşam hakkı her gün daha fazla ihlal ediliyor.
Toplumsal Yapıda Değişim İhtiyacı
Kadın cinayetlerine karşı ceza yasalarının daha ağır olması gerektiği sıklıkla dile getirilen bir konu olsa da, cezaların tek başına sorunu çözmeye yetmeyeceği de bir gerçek. Kadın cinayetlerinin köklerine inebilmek için toplumun genelinde, çocukluktan itibaren, köklü bir sosyolojik dönüşüm sağlanması gerekiyor. Eğitimin, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve şiddetle mücadele kültürünün her yaşa aşılanması, bu sorunun çözülmesinde önemli bir rol oynayacaktır.
Çözüm İçin Sosyal ve Hukuki Reformlar Şart
Kadınların yaşam hakkını ihlal eden ve cinayetle sonuçlanan olayların önüne geçebilmek için sadece cezai tedbirler değil, aynı zamanda sosyo-kültürel değişimler ve yasal düzenlemeler gerekmektedir. Toplumda kadınların eşit haklara sahip olduğu, şiddet ve tehditten arınmış bir yaşam kurabilmek için köklü adımlar atılmalıdır. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için, sadece hukuki değil, aynı zamanda toplumsal bir seferberlik başlatılması elzemdir.