.
YUSUF ÖÇALAN
Filistin'de, Gazze'de aylardır süren soykırım ve zulmü dünya izlemekle yetiniyor. Aslında aylardır süren zulüm dememiz de doğru olmaz çünkü zulüm yeni başlamadı. 1948 yılında siyonist İsrail Devleti'nin kurulması ,hatta 1917 yılında Kudüs sancağının Osmanlı'nın elinden çıkmasıyla bu topraklarda barış ve huzurun yerini kan ve göz yaşı aldı. Nitekim Osmanlı zamanında barış ve huzurun timsali (darusselam) olan Kudüs bugün Müslümanların ve insanlığın kanayan yarası. Gazze’deki zulüm Bugün Avrupa'nın ne kadar ikiyüzlü olduğunu Müslümanların uzun süreli gaflet uykusundan hala uyanamadığını göstermektedir
57 müslüman ülke ve nüfusu yaklaşık 2 milyar olan İslam âlemi yaklaşık 10 milyon nüfuslu İsrail'in yaptığı zulümlere hiçbir ses çıkaramamış, bir avuç katile dur diyememiş, imanının gereğini yerine getirememiştir. İslam âlemi içindeki tefrikaları bir kenara atıp zulme karşı tek yürek olamamıştır Alem-i İslam’ın parçalanmışlığından güç alan katil İsrail zulümlerini her geçen gün artırmış, kadın çocuk demeden masum canları dünyadan koparmaya devam etmiştir. Kundaktaki, kuvözdeki bebeklere dahi acımamış kanla kurduğu saltanatını kanla sürdürmeye çalışarak İsrail'in bir Terör devleti olduğunu herkese bir kez daha kanıtlamıştır. Gazze’deki kardeşlerimiz ise yalnız bırakıldıkları bu mücadelede canlarını ortaya koymuş, insanlığa insanlığı hatırlatmışlardır. İmkânları çok kısıtlı olmasına rağmen ‘ inanıyorsanız üstünsünüz’ ilahi mesajından aldıkları güçle zulmün karşısında dimdik durmuş, Dünya’ya gerçek Müslümanlığı göstererek nice insanın İslam'la şereflenmesine vesile olmuş ve insanlığa kaybettiği değerleri bir nebze de olsa hatırlatmışlardır.Yaşları küçük çocuklar dünyaya büyük dersler vermiş, ihtiyar ana babalar evlatlarını toprağa verirken dahi büyük bir sabır ve metanet örneği göstermişlerdir.
İslam âleminin ise Bütün bunlardan alabileceği çok büyük dersler vardır. Tüm Müslümanlar yol arkadaşı Hz Ebubekir'e Hicret'in en sıkıntılı zamanında “Üzülme Allah bizimle beraberdir” diyen Hazreti Peygamberin yolundan şaşmadan gitmeli, tüm mazlum coğrafyaları ve özellikle Kudüs'ü özgürlüğüne kavuşturmalıdır. Tüm bu zulümler elbet bir gün son bulacak, zulüm ile abat olan İsrail'in sonu mutlaka berbat olacaktır. Müslümanlar özgür Mescid-i Aksa'nın avlusunda saf tutacakları gün için durmadan çalışmalı, mazlumların umudu ve koruyucusu olarak Dünya’yı barış ve huzura kavuşturmak için var güçleriyle çaba göstermelidirler.