Van'da 180 cerrahın katılımıyla "Tümörler ve Epilepsi Cerrahisi" eğitim kursu başladı Van'da 180 cerrahın katılımıyla "Tümörler ve Epilepsi Cerrahisi" eğitim kursu başladı

Mavi Marmara Saldırısı üzerinden 14 yıl geçti. 2010 yılında yola çıkan geminin yolcularından biri olan Araştırmacı-Yazar Ramazan Kayan, gemideki 63 yaşındaki bir İngiliz’in nasıl Müslüman olduğunun detaylarını konuk olduğu bir youtube kanalında anlattı. Gecenin bir yarısı Akdeniz’in derin sessizliğinde merhametle harmanlanan bir yolculuğun, Müslümanlığa varan hikayesi  oldukça ibretlik nitelikler taşıyor.

Bilmeyenler için öncelikle Mavi Marmara Saldırısına kıssaca değinelim;

“Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım” kampanyası kapsamında Gazze'ye doğru yola çıkan “Mavi Marmara” adlı yolcu gemisi ile diğer üç gemi;  ilaç, tıbbi malzeme, çimento, demir, oyuncak, çocuk oyun parkı ve okul gereçlerinin bulunduğu yardım malzemelerini ulaştırmayı hedefliyordu. Bu kutsal amaçla 22 Mayıs 2010'da İstanbul'dan yola çıktı. Fakat yolculuk sırasında Mavi Marmara gemisine telsiz üzerinden tehdit mesajları gönderen İsrail ordusu, filoda bulunan gemilere havadan ve denizden tacizde bulundu. İsrail ordusuna bağlı komandolar helikopterler ve zodyak botlarla sabaha karşı filoya saldırı başlatırken, Mavi Marmara gemisindeki sivillere önce sis ve ses bombaları attı, ardından hedef gözetmeksizin ateş etti. Ölen, yaralanan ve rehin alınanlar o dönem gündeme adeta bomba gibi düştü.

800 yolcusu bulunan Mavi Marmara gemisinde ise 10 yolcu gemiye çıkan İsrailli komandolar tarafından öldürüldü. Saldırıda 10 İsrail Savunma Kuvvetleri komandosu ve yaklaşık 60 aktivist yaralandı.

Türkiye, bu olay üzerine İsrail ilişkilerini sona erdirmiş ve ilişkilerin tekrar normalleşebilmesi için 3 şart koymuştu; İsrail'in yaşanan olay üzerine özür dilemesi, saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödenmesi ve İsrail'in gazze abluksını sona erdirmesi.

İsrail, olaydan 3 yıl sonra Türkiye'den resmi özür dilemiş ve saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödemeyi kabul etmiş, olaydan yaklaşık altı buçuk yıl sonra 20 Milyon Dolar tazminatı ödemişti.

Bu olayın yaşandığı Türk gemisinde öyle bir olay gerçekleşti ki dönemin en ilgi çeken olaylarından biri haline geldi. İngiliz aktivistlerden biri Kelime-i Şehadet getirerek gemide Müslüman oldu. Gazze’ye yardım eli uzatmak için Mavi Marmara gemisinde o dönem yolcu olarak bulunan Araştırmacı-Yazar Ramazan Kayan, yolculardan 63 yaşındaki İngiliz Peter Venner’in nasıl Müslüman olduğuna şahitlik edenlerden biriydi. Çınaraltı adlı youtube kanalına konuk olan Kayan Mavi Marmara’da yaşanan bu enteresan olayın detayları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Başpiskopos bir papazın Müslümanlığa giden yolculuğu oldukça enteresan detaylar içeriyor.

Gemide müslüman olarak İsrail'in müdahalesinden çekinmediğini ve gemideki herkes gibi tüm olacaklara karşı hazırlıklı olduğunu söyleyen Peter Venner ‘ın hikayesine şahit olan Araştırmacı-Yazar Ramazan Kayan olayı şöyle anlatıyor;

“O dönem Filistin’e yardım götürmek için gemide yerimizi aldık. Gemide 36 farklı ülkeden katılımcı vardı. İçimizde Müslüman olmayanlarda mevcuttu. Vatikan’dan katılan başpiskopos bir papaz da bizimle birlikteydi. Filistin davasındaki yerini almak için oradaydı. Bir elinde baston, bir elinde İncil ayakta zor duruyor ama siyonizm zulmüne karşı duyarsız kalmamak için Filistin halkından yana olduğunu gösteriyordu.

Bir gün gemide bir haber aldık Peter Venner müslüman oldu diye. Çok mutlu olduk 50 civarında medya mensubu gemideydi. Herkes İngiliz’e yöneldi. Gemiye binerken ataistim demişti gemiden inerken Müslüman olarak indi. Soru şuydu; duygularınızı bizimle paylaşır mısınız? Bu gemide Müslüman olmanızı etkileyen ne oldu?

Peter Venner; ‘Bu gemide Müslüman olmama sebep olan bu gemideki Müslümanların gece kıldıkları namaz oldu.’ diyor.

 Gemide her gece teheccüt namazı kılıyorduk. Gece 3 denince ayaktaydık. Akdeniz’in sessizliğinde rabbimizle beraber oluyor dua ediyorduk. Daha çok Arap kardeşlerimiz Kuran okuyordu. Biz kaptırmışız kendimizi gözyaşlarımız akıyor ama bu yaşlar kendimiz için değil yeryüzünün mazlumları içindi. Namazdan sonra kunut dualarımız başlıyor, ayakta yarım saat sürüyordu. Biz bu namazları kılarken Müslüman olmayan yol arkadaşlarımızda uyumamış bizi izlemişler. Kendi aralarında biz bu Müslümanlarla aynı yola çıktık, bu insanlar gecenin bu saatinde ibadet ederken bizim uyumamız saygısızlık olur, bari bunları kenardan izleyelim demişler. Birlikte yolculuğun bir adabı olur diyip bizi izlerken namazda ağladığımızı görüyorlar tabi. İngiliz Peter Venner ise düşünüyor. Koca koca adamlar ne diye ağlıyor. Erkek adam ağlar mı? Durup durup kendini sorguluyor. Belli ki bu insanlar kendileri için değil Filistinli yetimler ve tüm mazlumlar için ağlıyorlar. Bende Filistin için bu gemideyim ama neden ağlayamıyorum. Başkası için ağlayacak bir erdeme erişen bu insanlar bu erdeme nereden ulaşıyor. Bu şekilde kendini sorgularken ulaştığı netice ise şu;

Bunların başkası için ağlamaları, merhametli olmalarından geliyor. Bu merhamet ise inançlarından kaynaklanıyor. Benimde daha merhametli olabilmem için Müslüman olmam gerekli diyerek Müslüman olmaya karar veriyor. Kelimeyi şahadet getiriyor ve Müslüman olarak Fatih ismini alıyor.

 Bu insanın Müslüman olduktan sonraki ilk talebi ne oldu dersiniz?

‘Hayatımda ilk kez Kuran-ı Kerim dinledim ve çok etkilendim. Müslüman olduğuma göre rabbimin kitabını öğrenmem gerekir. Bana kim öğretir. Hemen öğrenmek istiyorum.’ Dedi.

 Bir arkadaşımız aldı, 63 yaşındaki İngiliz’e Kuran dersi verdi. Abartı gibi gelecek ama 3 saat içinde harfleri çözdü, 3 gün sonra Kuran cüzü okumaya başladı. Samimiyet ve ciddiyet budur.

Bazen Müslüman kardeşlerimle seminerlerde konuşuyoruz. 30 yıldır namaz kılıyor fakat kuranı düzgün okuyamıyor. Niçin diye soruyorum. Yaş ilerledi kafa almıyor diyor. Müslüman kardeşimiz 30 yıla kuranı sığdıramamışken elin İngiliz’i 3 güne sığdırdı. Peter Venner’dan utanmak gerekmez mi? diyorum.”

Editör: Merve Kiraz